Tuğçe Öztürk Almaç / Avukat

Boşanma ölümden sonra insanlar için ikinci sıradaki stres kaynaklarından biridir. Bu evliliğin insanlar için ne anlama geldiği ile ilgili bir durumdur. Aile, ekonomik güvenlik, toplumsal konum, ortaklık, kimlik…Ama bunlardan da öte boşanma sürecinin stresli olması eşlerin bu süreci nasıl geçirdikleri ile de ilgilidir.

Türkiye’de birçok çift boşanma kararının alınmasının ardından bu konuda uzman bir avukat ile görüşmeye başlarlar. Çünkü bu kararla sadece evlilik sona erdirilmez, evlilik dışında çocuğun durumu, giderleri, malvarlığının ne şekilde paylaştırılacağı gibi konular da gündeme gelmektedir. Bu konular eşlerin tek başına üstesinden gelebileceği kadar basit değildir. Bu nedenle konunun uzmanı tarafından takibi gerekmektedir. Ama dava açmanın yanı sıra bir durum da vardır ki boşanma sürecini daha huzurlu ve daha az maliyetle tamamlamak açısından idealdir. AİLE ARABULUCULUĞU

Boşanma kararı alıp da avukat arayışına girenler boşanma davası açmak için gerekli harç ve masrafların ve avukata ödenecek vekâlet ücretinin maliyetinin ne olduğunu çok iyi bilirler. Bu maliyet 2019 yılı avukatlık asgari ücret tarifesi ve yasal harç miktarları dikkate alınarak en az 10.000 TL’den başlamaktadır. Hâlbuki aile arabuluculuğunda tarafların katılımı ve katkıları ile yaklaşık 4-5 toplantıda boşanmaya bağlı ihtiyaç ve talepler sonuca bağlanabilmektedir. Bu maliyet ise dava açmanın gerektirdiği başlangıç maliyetinden çok daha düşüktür. Bu durum aile arabuluculuğunun önemli faydalarından biridir. Zira boşanma ile hâlihazırda taraflar ekonomik olarak beklenmedik birçok durumla karşılaşmakta ve ek masraflar gündeme gelmektedir. En basitinden boşanan her eş artık ayrı evlerde yaşayacak olduğundan her ikisi açısından da kira ve ev masrafları gündeme gelecektir. Bu nedenle aile arabuluculuğu masrafların azaltılması konusunda elverişlidir.

Mahkeme kararıyla boşanma tarafların birbirleri arasındaki uyuşmazlıkları çözmesinde etkili bir yöntem değildir ancak yasal olarak taraflar boşanmış olur. Buna rağmen kırgınlık, öfke, nefret ve affedememe gibi duygular devam eder. Bu da mahkeme kararına direnç gösterme şeklinde kendini gösterebilir. Örneğin velayeti kaybeden taraf birkaç kere velayet için dava açabilmektedir. Bu da mevcut maliyetleri daha da artıran bir durumdur. Fakat tarafların sonuçlara etki edebildiği ve kendi ihtiyaçları doğrultusunda bir anlaşmaya vardıkları durumda bu anlaşmaya daha çok bağlı kaldıklarını ve ekonomik olarak ekstra maliyetlerin ortaya çıkmadığı görülmektedir.

            Bunun yanı sıra arabuluculuk mahkeme kararından öte yaratıcı çözüm yöntemleri konusunda başarılı olduğu için taraflar yargısal yollarda olduğu gibi kısıtlı değildir. Örneğin eşler edinilmiş malları ikiye bölmek zorunda kalmaz, kendilerince başka adil çözümler de bulabilir. Örneğin edinilmiş mal olarak kabul edilen evin ikiye bölünmesi ya da satılması yerine çocukların velayetini alan tarafa bu ev verilmek suretiyle nafaka talebi tamamen geri çekilebilir. Yargısal yollarla boşanmada ise taraflar %80 oranında hayal kırıklığı yaşamaktadır. Çünkü boşanma konusunda kendileri değil bir başkası kanuna ve kurallara bağlı olarak karar vermektedir.

            Siz hangisini tercih ederdiniz? Bir başkasının sizin adınıza karar vermesini mi, insan hayatındaki en stresli ikinci durum hakkında sizin karar verebilmenizi mi?