Bugün 29 Mart 2024 Cuma
  • Antalya23 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2325.482
    %0.81
  • Dolar
    32.3736
    %0.13
  • Euro
    34.9977
    %0.00
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
“Alemde şer, Oğuz’da er tükenmez”
04 Mart 2018 Pazar 17:36

“Alemde şer, Oğuz’da er tükenmez”

100 yıl önce yapılan planların bölgede uygulanmaya çalışıldığına dikkat çeken Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, küresel emperyalizme karşı “Alemde şer tükenmeyebilir ama unutmayın Oğuz’da da er tükenmez” diye seslendi.

Memur Sen Antalya Buluşması, Mimar Sinan Kongre Merkezi’nde yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Buluşmaya Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın yanı sıra, Memur Sen Antalya İl Başkanı Mustafa Çoban, İl Milli Eğitim Müdürü Yüksel Arslan, Saadet Partisi Antalya İl Başkanı Ramazan Düzen, Memur Sen’e bağlı sendika başkanları, temsilcileri ve çok sayıda üye katıldı. Saadet Partisi Kurucu Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın da anıldığı buluşmada katılımcılar Fetih Marşı’yla coştu. Bölge üzerinde planlı bir şekilde büyük oyunların oynandığını ifade eden Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, asıl hedefin Türkiye olduğunu söyledi. Performans sistemine karşı olduklarını da belirten Yalçın, ‘Kariyer Sisteminin’ devreye sokulmasını istedi.

“SORUMLU MÜCADELENİN ADIYIZ”

Memur Sen’in sorumlu bir sendikacılık yaptığını dile getiren Antalya İl Başkanı Mustafa Çoban, “Memur Sen, 23 yıldır sorumlu mücadelenin adı oldu. Kamu çalışanları, insanlık, ülkemizi yeniden imar etmek adına mücadele eden bir sendikayız. Kamu çalışanlarının özlük haklarının iyileştirilmesinden insan hakları ihlallerinin son bulmasına kadar geniş bir alanı kapsıyoruz. Özelde kamu çalışanlarının özlük haklarını, genelde ise ülkemizi demokratik özürlü olmaktan kurtaracak her türlü adımın atılmasını, bir tek insan hakkı ihlali bile kalmamasını önemsiyoruz” dedi.

 

mustafa-coban-002.jpg

 

“SENDİKAL VE ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ BİRLİKTE YÜRÜTÜLMELİ”

Sendikal mücadele ile özgürlük mücadelesinin birlikte yürütülmesi gerektiğini ifade eden Çoban, “Yarın için vereceğimiz en önemli mücadele özgürlük ve emek mücadelesidir. Önemli olan insanca, inancımızla, değerlerimizle, kültürümüzle yaşayabildiğimiz bir çerçeveyi oluşturabilmektir. Sendikal mücadele özgürlük mücadelesiyle birlikte yürütülmesi gereken bir durumdur. Adil paylaşımın olmadığı, dünyada büyük çoğunluğun sefalet içerisinde olduğu bir zamanda hak ve özgürlük mücadelesi veren örgütlenmelere çok iş düşmektedir. Bunun için görev ve sorumluluğumuz son derece büyük. Sendikacılığı sadece maddi kalkınmanın değil, manevi kalkınmanın da önemli aktörü olması gerektiğini söylüyoruz. Dünyevileşmeyi merkeze alan anlayışın bütün karşı çıkmalarına rağmen sendikal hareketin her zaman ötelerin ötesine yatırım yapma hizmeti olduğunu, kimsesizlere, mazlumlara ve mağdurlara sahip çıktığımızı gösteriyoruz” diye konuştu.  

“2010’DAN ÖNCESİ MİSAFİR KOLTUĞUYDU”

“Çalışanlarımızın temel hak ve menfaatleri, statüleri, mesleki kariyerleri, gelişim ve motivasyonları açısından bizim üzerimize düşenler var. Bizim için özelde üyemiz, genelde ülkemiz, evrensel anlamda yer yüzünün bütün mazlum ve mağdurlar mücadele alanımız içerisinde” diyen Memur Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ise, “Memur sendikacılığının kendini bulması, elinin güçlenmesi 2010 referandumunun peşinden 4688 sayılı yasada değişiklik yapılıp toplu sözleşme hakkıyla masada eşit şekilde oturma hakkını elde etmesiyle başladı. Çünkü, ondan önceki süreç misafir koltuğuydu. Türkiye’nin demokratikleşmesi, özgürleşmesi, vesayetten arınması bakımından bundan sonraki süreç çok kıymetli adımlara vesile oldu. Üniversite kapılarındaki turnikeler söküldü, üniversite bahçeleri kışla olmaktan çıktı, katsayı barikatı yıkıldı, meslek liselerinde uygulanan bariyer söküldü, din öğretimine vurulan zincir kesildi” ifadelerini kullandı.

sam_0439.jpg

“PERFORMANS SİSTEMİNE KARŞIYIZ, KARİYER SİSTEMİNİ DEVREYE SOKUN”     

Aralarında öğretmenlerin fazla sayıda olduğuna dikkat çekerek sorunlarına değinen ve performans sisteminin öğretmene itibar kaybettirdiğini kaydeden Yalçın, “Öğretmenlik mesleğini paçavraya dönüştürecek, öğrenciyi öğretmene parmak sallatacak, velinin öğretmene yumruk sallayacak bir zeminde öğretmeni performans diye o dişlinin ağzına atacak tasarılar konuşuluyor, kamuoyuyla paylaşılıyor. Bu konuda duruşumuz net. Tartışılmayan, konuşulmayan, ve mesleğin itibarına gölge düşürme tehlikesi bulunan her şeyin karşısındayız. Öğretmenlik mesleğine ilişkin iyilik yapmak istiyor musunuz? 2006’dan beridir beklediğimiz ‘Kariyer Sistemini’ devreye sokun. Ödülü, başarıyı teşvik edin. Öğretmeni örseleyecek, toplum nazarında değersizleştirecek işleri yapmayın. O zemin kaydığında, bu toplumun geleceği kaymış olur” dedi.

KAMUDA YAPILANMA UYARISI

Kamudaki yeniden yapılanma sürecine de dikkat çeken Yalçın, “Kamuda yapılandırma süreci sivil toplumla çalışılmak, danışılmak, paylaşılmak suretiyle yapılırsa kabul katsayısı olur. Değilse düzenlemelerin getireceği sosyal maliyet bu ülkeye çok şey kaybettirir. Bu tip konuların ortak akla havale edilmesi, beraber çalışılması, tartışılması net halinin bulunması ve kabul katsayısı yüksek uygulamalar olarak sahaya sürülmesi son derece önemli. Değilse, üreteceği sosyal maliyetler 3-5 bürokratın fantazisi olmaktan öteye geçmez” diye konuştu.

“KENDİMİZİ BU ÜLKEYE BORÇLU HİSSEDİYORUZ”

Başarının ödüllendirilmesi gerektiğini vurgulayan Yalçın, “Memur Sen olarak biz bu ülkenin hiçbir zaman hilafına hareket etmedik. Hiçbir zaman bu ülkenin zemininin kaymasını istemedik. Çünkü, biz bu ülkeye kendimizi borçlu hissediyoruz. Bu ülkeden alacaklı hissetmiyoruz. Söz konusu ülkeyse gerisi teferruattır sözü bizim yasal vazifemiz. Fakat ülkeyi düşünmek ortak, katılımcı, demokratik, kabul katsayısı yüksek uygulamaları sahaya sürmekle olur. Yoksa bir adım ileri, bir adım geri uygulamalarla toplumu kışkırtmak, toplumun huzurunu kaçırmakla olmaz. Kamuda performans sistemi tartışılıyor. Başarıyı ödüllendirin işin yolunu açarsınız” ifadelerini kullandı.            

“TÜRKİYE, AYAKTA KALMA MÜCADELESİ VERİYOR”

Yalçın, bölgede oynanan oyunlara dikkat çekerek İsrail planına ve hedefin Türkiye olduğuna işaret etti. Tarihi kesitler birleştirildiğinde büyük resmin daha net görülebildiğini kaydeden Yalçın, Türkiye’deki darbelerin ve darbe girişimlerinin büyük oyunun bir parçası olduğuna dikkat çekti. Yalçın, “Ülke olarak 1946 NATO’ya dahil olduğumuz tarihten bugüne kadar 10 yılda bir sistemli olarak demokratik zemine müdahale, oluşan iklimin bir şekilde linç edilmesi, sıfır noktasına çekilip sayacın yeniden başlaması, bunlar asla tesadüfi değil. Menderes’in asılmasından, 1971’de muhtıra çekilmesine, 12 Eylül’de darbe yapılmasına, 28 Şubat’ta dışarıdan gelen talimatla millet iradesine çökülmesine, 381 milyar dolar bu ülkenin kaynaklarının iç edilmesine ve memura maaş ödeyemeyecek hale getirilmesine. Gölcük depremine gelen yardım paralarıyla zamanın hükümeti memura birer maaşı ödedi, öbür ay ne ödeyeceğiz diye IMF’ye elini açtı. Bunların tamamı birbirinin devamı. Süreçlerin tamamı planlı ve kurgulu. Sadece oyuncu, piyonlar, darbeyi yaptırmak istedikleri taşeronlar değişik” ifadelerini kullandı.   

“BÖLGE DİZAYN EDİLMEK İSTENİYOR”

Bölgede yaşananların 100 yıl öncesi planların bir parçası olduğunu vurgulayan Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mesele Suriye ise hedef Türkiye’dir diye tarihe not düşülmesinin ve geldiğimiz noktada meselenin Türkiye olduğunun çok net görülmesinin nedeni tarihi kesiti birleştirebilmek ve işleyen planı çok net fark edebilmekte. Türkiye şuan, 100 yıl sonra yeni bir ayakta kalma, devlet olabilme mücadelesi veriyor. Bölgede yaşananları kimileri etnik farklılıklardan ve heyecanlardan değerlendirebilir ama bu bir akıl tutulması. Bir terör koridoru açarak, bir İsrail oluşturarak uzun vadede 100 yıllık plana uygun hale getirip, Türkiye’yi parçalayarak amaca ulaşma stratejisi güdülüyor. Çekiç gücün Türkiye’ye geldiği tarihten bugüne kadar atılan bütün adımlar buna makul. Helikopterlerden PKK’ya atılan silahlar, 3000 TIR silahın YPG, PYD’ye verilmesi. DAEŞ’in bölgede aldatmaca olarak kurgulanıp, mühendislik ürünü olarak sahaya sürüldükten sonra onunla alan açıp, sonra alanları teker teker terk ederek çekilmeler. 19 çok uluslu gücün DAEŞ’le mücadele adı altında bölgeye silah aktarması. Bölge yeniden dizayn edilmek isteniyor.”  

“ALEMDE ŞER, OĞUZ’DA ER TÜKENMEZ”      

Temel hak ve özgürlükler noktasında dünyada emsali olmayan serbestlikleri tanımış, adil yaşam standardını sağlamış 600 yıllık medeniyetin yeniden dizayn edilmek istendiğini söyleyen Yalçın, “Bu medeniyeti ayakta tutan 5 şehir var. Kudüs, Bağdat, Şam, Kahire ve İstanbul. Kudüs, Bağdat ve Şam’ın durumu ortada. Kahire ipotek altında. Geriye bir tek İstanbul kalıyor. Onun içindir ki küresel emperyalizm, vahşi kapitalizm bölgeye ilişkin yeniden yutma stratejisiyle en ağır şekilde saldırırken, Türkiye Fırat Kalkanı’yla Siyonist planın şah damarını kesip, Zeytin Dalı Harekatı’yla bölgede bunu başaramayacaksınız diye meydan okuyor. Vatan, insanlık, ümmet için canlarını feda eden şehitlerimize rahmet diliyorum” diyerek, küresel emperyalizme karşı “Alemde şer tükenmeyebilir ama unutmayın Oğuz’da da er tükenmez” diye seslendi. HABER: YUSUF KATRAĞ

sam_0444.jpg

Bu haber toplam 8263 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim