Bugün 29 Mart 2024 Cuma
  • Antalya17 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2324.229
    %0.76
  • Dolar
    32.3599
    %0.11
  • Euro
    34.9268
    %-0.37
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
"Antalya'nın su kaynakları tehlikede!"
28 Temmuz 2017 Cuma 23:57

"Antalya'nın su kaynakları tehlikede!"

Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şubesi, Antalya'nın su kaynaklarını değerlendirme toplantısı düzenledi.

Yer altı sularının devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu ve mutlaka korunması gerektiğini  söyleyen Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Keleş;  Antalya Su Atık Su İdaresi'ne de bu yönde suçlamalar yöneltti.

SUALANLARI MUTLAKA KORUNMALI

Adonis Otel'de gerçekleştirilen toplantıda konuşan Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Keleş,  Türkiye ve Antalya'da ki yer altı kaynak sularının yeterince korunmadığına dikkat çekti.   "Su, canlıların yaşaması için hayati öneme sahiptir ve yaşamın temel öğelerinden biridir. En küçük canlı organizmadan en büyük canlı varlığa kadar, bütün biyolojik yaşamı ve bütün insan faaliyetlerini ayakta tutan sudur. Su hayattır, doğanın biz insanlara sunduğu en etkili, en basit, en yan etkisiz ilaçtır. Bu nedenle susuz hayat düşünülemez. Su canlının ve canlılığın her şeyidir. Suyun olduğu yerde canlılık vardır, huzur vardır. Onun için suyun olduğu yerlerde tarih vardır. Kültür vardır. Medeniyet vardır. Bunu en çarpıcı olarak görebildiğimiz yer Antalya’dır. Bu önemde olan ne olursa olsun mutlaka korunması için bir yasası olmalıdır" diyen Keleş,  halen yürürlükte olan ve 1960 yılında çıkarılan YAS kanunun dikkate alınmadığından dert yandı.

 

Kanunda yer alan maddelerle,  yer altı ve umumi suların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğuna dikkat eken başkan Ali Keleş; bu suların her türlü araştırılması, kullanılması, korunması ve tescilinin kanun hükümlerine tabi olduğuna vurgu yaptı. Keleş,  7 Nisan 2012'de çıkan ve Resmi Gazete'de  yayınlanan, yeraltı sularının kirlenmeye ve bozulmaya karşı korunması hakkında yönetmeliğin hükümlerine de değindi. "Bu Yönetmeliğin amacı, iyi durumda olan yeraltı sularının mevcut durumunun korunması, yeraltı sularının kirlenmesinin ve bozulmasının önlenmesi ve bu suların iyileştirilmesi için gerekli esasları belirlemektir" diyen  Keleş; dünyadaki toplam su miktarının 1.4 milyar metre küp olduğunu, suyun yüzde 97 sinin tuzlu, yüzde 2.5'inin de tatlı su formunda bulunduğunu anlattı. 

TÜRKİYE SU FAKİRİ OLMA YOLUNDA!

Konuşmasında, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nün (DSİ) verilerine de dikkat çeken başkan Ali Keleş; Türkiye'nin hızla su fakiri olma yolunda ilerlediğini, önlem alınmazsa 30 yıl sonra Türkiye'nin ciddi ölçüde su sıkıntısı çekeğini anlattı. Keleş;  "Ülkemizin 193 milyar m3 yerüstü suyu, 41 milyar m3 de yeraltı suyu potansiyeli olmak üzere toplam yenilenebilir su potansiyelimiz brüt 234 milyar m3’dür.  Ancak tüketilebilecek yerüstü suyu potansiyeli yılda ortalama toplam 98 milyar m3’tür. 14 milyar m3 olarak belirlenen yeraltı suyu potansiyeli ile birlikte ülkemizin tüketilebilir yerüstü ve yeraltı su potansiyeli yılda ortalama toplam 112 milyar m3 olup, bunun 44 milyar m3’ü kullanılmaktadır. Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 8-10 bin m³ olan ülkeler “su zengini” , 2000m³ den az olanlar “su azlığı çeken” , 1000m³ den az olanlar ise “su fakiri”  ülkeler arasında kabul ediliyor. Türkiye, kişi başına ortalama 1430m³  ile su azlığı yaşayan bir ülke sınıfına giriyor. Türkiye’de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarı 4000m³ den, 1430m³e düştü. Devlet İstatistik Enstitüsü 2030 da nüfusumuzun 100 milyon olacağını öngörüyor. Mevcut kaynakların tamamının bozulmadan korunduğunu varsayarsak bile 2030 yılı için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 1000m³ civarında olacağı söylenebilir. Türkiye su fakiri bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor" diye konuştu.

 

EN ÖNEMLİ SORUN, SU KULLANIMINDAKİ PLANSIZLIK

Türkiye’de su kaynakları ile ilgili en önemli sorunun, sektörel su kullanımlarındaki plansızlık ve su kaynaklarının korunmaması olduğuna dikkat çeken Keleş,  Türkiye’nin gelecek nesillerine sağlıklı ve yeterli su bırakabilmesi için,  kaynakların çok iyi korunup, akılcı kullanılması gerektiğini dile getirdi.  Dünyada toplam su tüketiminin kullanım alanlarını Türkiye ile karşılaştıran Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Keleş, açıklamalarına şöyle devam etti: "Nüfusumuzun ve sanayileşmesinin hızla artması, tarımsal gübre ve ilaçların kullanımının giderek yaygınlaşması gibi nedenlerle su azlığı çeken konumunda olan ülkemizin, 20-30 yıl sonra geri dönüşümü imkânsız su sorunlarıyla karşı karşıya kalacağı açıktır. Bu derece değerli olan sularımızın kirletilmemesi için ülke insanımızın bilinçlendirilmesi başta olmak üzere, sularımızın korunması birincil görevlerimizden olmalıdır.  Bunun için; Doğaya müdahale etmeden, orman ve diğer bitki alanları korunarak, kirliliğin doğanın kendi döngüsü içinde temizlenebilecek oranda ve şekilde ortamlar oluşturarak doğa ile uyum içinde yaşamayı başarmayı ilke edinmemiz gerekmektedir. Gelecek nesillerin yaşamının bizim elimizde olduğunun bilincinde hareket etmeliyiz. Bunun da ön koşulu gelecek nesillere içilebilir nitelikte su ve yaşanabilir bir çevre bırakmaktır"

ANTALYA'NIN SUYU YERALTINDAN KARŞILANIYOR

Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Keleş,  Antalya'nın yeraltı ve yer üstü su potansiyeline de değindi. Antalya’da ortalama kişi başına düşen yıllık su miktarının  6949,72 metre küp olduğunu ifade eden Keleş; Antalya ilinin su potansiyelinin,  Türkiye'nin yüzde 9'una denk geldiğini anlattı.  Antalya'da içme ve kullanma suyunun durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Başkan Ali Keleş;  Antalya kentinin içme-kullanma suyunun tamamı yeraltı suyundan karşılandığını, Yüzey suyu olarak Karacaören Barajından su getirilmesiyle ilgili proje uygulama aşamasında olduğunu,  inşaat aşamasında olan Küçük Aksu Barajından da içme-kullanma suyu temin edileceğini söyledi.

 ASAT'A ŞOK SUÇLAMA !

Yeraltı sularının koruma alanlarına ilişkin bilgiler de aktaran Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Keleş,  bu koruma alanlarıyla ilgili Antalya Su Atık Su İdaresi'ne (ASAT)  şok suçlamalar yöneltti.  Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü su havzaları koruma ve kontrol yönetmeliğinde yer alan bazı maddelerin çarpıtıldığını öne süren  başkan Ali Keleş;  defalarca ASAT yetkililerini uyarmalarına rağmen, uyarıların dikkate alınmadığından dert yandı.  DSİ'nin hazırladığı yeraltı sularının kirlenmeye ve bozulmaya karşı  korunması hakkında yönetmelikte her türlü koruma alanlarının açıkça belirtildiğini de söyleyen Keleş;  yönetmeliğe aykırı davranan kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını da söyledi.  Keleş; " “Yeraltı sularının kirlenmeye ve bozulmaya karşı korunması hakkında yönetmelikte her şey net bir şekilde ifade edilmiştir.  7 Nisan 2012tarih ve 28257 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Mutlak koruma alanının (50 metre) çevresi dikenli tel ile çevrilir, içme suyunun temin edildiği idare tarafından kamulaştırılır, tapu kaydına koruma alanı olarak işlenir.  1. Derece Koruma Alanı: Beslenme alanı yüzeyinden akifere süzülen suyun YAS işletme tesisine ulaşıncaya kadar 50 günde kat etmesi gereken yola eşit mesafenin sınırı ile Mutlak Koruma Alanı sınırı arasında kalan bölgedir.  Söz konusu yönetmelikte yer alan 13'ncü maddede; 'Mutlak koruma alanı, içme suyu temini yapılan kuyu, pınar, kaynak, kaptaj, tünel, galeri ve benzeri için oluşturulur.  Bu koruma alanı, suyun alındığı noktayı korumaya yönelik oluşturulmuş bir alan olup en az elli metre yarıçapında bir alanı ifade eder. Söz konusu alanın yarıçapı yerel şartlar dikkate alınarak DSİ tarafından yüz metreye kadar genişletilebilir. Bu alan içme suyunu kullanan idare veya idareler tarafından kamulaştırılarak emniyete alınır ve tapu kaydına mutlak koruma alanı olarak işlenerek Bakanlığa bildirilir. Bu alanda hiçbir faaliyete izin verilmez. Bu koruma tedbirini uygulayabilmek için bu alanın çevresi suyu kullanan idare tarafından dikenli tel ile çevrilir' ifadesi vardır.  Mutlak koruma alanı bölgelerinde yalnız yeraltı suyu işletme tesisinin bulunmasına ve çalışmasına müsaade edilir, başka hiçbir maksat için kullanılamaz. Ancak  bu yönetmeliklere günümüzde asla uyulmamaktadır.  Antalya'da ASAT,  yeraltı su kaynaklarını kirletmek için özel bir çaba göstermektedir. Birinci derece koruma alanlarında; Kentsel yapılaşma, Uçak pisti ve yollar, demiryolları, Kentsel, evsel atıkların (katı ve sıvı atıklar dahil) depolanması, üretimi ve yok edilmesi, Mezarlık alanları, Madencilik, Endüstriyel fabrikalar ve organize sanayi bölgeleri, Nükleer aktiviteler, Gübre ve pestisitler, Akaryakıt, LPG istasyonu vb. yakıt depolama ve iletme tesisleri, Katı atık ve tehlikeli atık düzenli depolama tesisleri yapılamaz.  İkinci derece koruma alanlarında; Su kirlenmesine sebep olan maddelerin yeraltında depolanması ve yerinden çıkarılması, nükleer aktiviteler, Metalürji ve petrokimya tesisleri, Katı atık ve tehlikeli atık düzenli depolama tesisleri yapılamaz" ifadelerini kullandı.

"BOĞAÇAY PROJESİ, ANTALYA'NIN SU KAYNAKLARINI TÜKETİR"

Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin projelerinin su kaynaklarına ciddi tehlike yarattığını da iddia eden  Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Keleş; " Boğaçay Projesi, Antalya Batı Çevre Yolu Projesi, Demiryolu Projesi, Düdenler, Katı Atık Deposu, Isparta İli, Korkuteli-Bucak Evsel, Tarımsal Ve Hayvansal Atıklar, Kovanlık-Çubukboğazı Yeraltısuyu Kuyuları.Karacaören Barajı Balık Çiftlikleri, Isparta İli Sanayi Atıkları Ve Antalya-Isparta Karayolu' nun tamamı su kaynaklarına çok ciddi zararlar vermektedir. Özellikle Boğaçay Projesi'ne çılgın proje diyorlar.  Evet, su kaynaklarını yok etme anlamında söylerseniz, bu proje tam anlamıyla çılgınlık.  Boğaçay Projesinin ilk projesinde olabilecek tehlikeler öngörüldü ve iptal edildi. Sonra bu proje alanı daraltılarak yeniden gündeme geldi. Boğaçay Projesi hayata geçerse, Antalya'nın su kaynaklarının ruhuna el Fatiha. Bizim görevimiz, kamu yararına çalışmalar yapmak ve kamu zararına engel olmak.  Bunları söylediğimiz zaman bize hain diyorlar.  Hiç bir çalışmada bizim görüşlerimiz alınmıyor.  Önerilerimiz dikkate alınmıyor.  Su kaynaklarına tehdit olan bu projelerin tamamı,  mutlak koruma alanlarının olduğu yerlerde yapılıyor.  Bu projelere onay veren kurumların tamamı açıkça kanuna karşı suç işliyor.  Cumhuriyet Savcılarını basın mensupları aracılığı  ile göreve davet ediyorum. Biz de ayrıca suç duyurusunda bulunacağız" ifadelerini kullandı.

"DÜDENLER KORUNMAZSA, SU KAYNAKLARI KİRLENİR"

Antalya Su Ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü Su Havzaları Koruma Ve Kontrol Yönetmeliği'nde yer alan düdenlerin koruma alanlarının da gevşetildiğini öne süren Başkan Ali Keleş; düdenlerin koruma alanlarının dikkate alınmaması durumunda çok ciddi doğal afetlerin söz konusu olabileceğine dikkat çekti. Keleş; " Bölgedeki aktif düdenler özellikle ani ve yoğun yağışlar sonucu oluşan yüzey sularını drene ettiği için taşkınlarının oluşmasını engellemektedir. Bu düdenlerin kapatılması, korunmaması sonucu yağış suları drene edilemeyecek ve Antalya merkezde yaşanan taşkınlara, yollarda vb yerlerde oluşan göllenmelere benzer sorunlar oluşacak,  akabinde bu suların denize taşınması için drenaj kanalları yapılmak zorunda kalınacaktır.  Bu durum mali yönden yerel yönetimlere ciddi külfetler getirecektir.  Bu bölgede yaşayan insanlar geçmiş yıllardan beri düdenlere ilgi duymuş ve bu düdenlerin aktifliğinin sağlanması için kafa yorup emek harcamıştır. Bunun kalıntılarını antik düdenler olarak nitelenen düdenlerde görmekteyiz. Antalya Kentinin üzerinde yer aldığı traverten türü kayalar yaklaşık 600 km2’lik bir alanda yüzeyler. Traverten platosunun kuzeybatısında Jura - Kretase yaşlı kireçtaşlarından boşalan Kırkgöz kaynakları ve Traverten Platosunun güneybatısından boşalan Duraliler kaynakları Antalya kentinin su ihtiyacını karşılar. Kentin su ihtiyacını karşılayan bu kaynaklar önümüzdeki 30 yıllık dönemde de kente su vermeye devam edeceklerdir. Antalya kent merkezine içme suyu sağlayan kaynakların kirlilikten korunması için belirlenen koruma sahaları 28.12.2009 tarih ve 27446 sayılı resmi gazetede yayınlanarak ilan edilmiştir. İlan edilen koruma alanları sınırlarında içme suyu beslenme havzasında yer alan düdenlerin mutlak koruma alanları olduğu belirtilmektedir.  Ancak Döşemealtı'nda Düdenlerin üzerine yapılan tuvalet,  sanayi ve evsel atıklar,  Antalya'nın yeraltı suyunu inanılmaz derecede kirletmektedir.  Bu saydığımız tehditler nedeniyle; su kaynaklarımızın kirletilmesine ve yok edilmesine, su kaynakları koruma alanlarına demir yolu yapılmasına, Düdenlerin tahrip edilip korunmamasına,  su kaynaklarının ranta heba edilmesine, su kaynakları koruma alanlarının imara açılmasına, su kaynakları koruma alanlarının korunmasına karşı gelenlere hayır diyoruz" dedi.  

TÜRKİYE VE ANTALYA DEPREM KUŞAĞINDA!

Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Ali Keleş,  konuşmasının sonunu depremlere ayırdı.  Türkiye'nin her bölgesinin deprem kuşağında yer aldığını söyleyen Keleş,  Antalya'nın deprem kuşağında yer aldığını söyledi.  Keleş; "Depremlerin oluşturduğu ana kısım, Doğu Anadolu Fayı, İskenderun Körfezi'ndeki Doğu Anadolu Yayı, Kıbrıs Helenik  Yayı, Antalya'ya en büyük tehlike yaratan kuşaktır.  Antalya'da her türlü deprem bölgesinin içerisindeyiz.  Birinci derece, ikinci derece, üçüncü derece, dördüncü derece. En tehlikeli bölge batı bölgeleri. Yani Kaş ve Elmalı. İkinci tehlikeli bölge Antalya Merkez,  en rahat bölge Doğu bölgesindeki yerleşim yerleridir.  Depremlerin oluşum şeklinde tekrarlama boyutu var. Antalya'da ciddi sismik boşluklar var. Bu boşluklar nedeniyle Antalya'da 30 yıl içerisinde deprem olacaktır.  Sismik hareketler olduğu sürece depremler olacaktır.  Antalya'da  olası yüksek bir depremde, denize açık olan Boğaçay, Lara,  Kemer, Serik, Alanya ve Manavgat'ta tehlikeli tsunamiler olabilir. Antalya bölgesi kırık hatlardan oldukça etkilenecektir.  Bodrum depremini oluşturan hareketlerden dolayı bir dalga oluşturması muhtemeldir" diye konuştu. (Haber: Eyüp KOÇAK)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 1729 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim