Bugün 20 Nisan 2024 Cumartesi
  • Antalya17 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2496.161
    %0.03
  • Dolar
    32.4971
    %0.13
  • Euro
    34.5977
    %-0.09
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Aort hastalığına cerrahisiz çözüm
11 Ağustos 2017 Cuma 23:22

Aort hastalığına cerrahisiz çözüm

Kardiyoloji Uzmanı Doç.Dr. Refik Emre Altekin, günümüzde teknolojik gelişmelerle birlikte pek çok kalp ve damar hastalığının, açık cerrahiye gerek kalmaksızın, uygun tıbbi cihazların kullanılmasıyla, daha az riskle ve kapalı yöntemlerle tedavi edilebildi

HASTALAR CERRAHİ OPERSYONDAN KORKUYOR

Toplumlarda yaşam sürelerinin uzamasıyla birlikte, yaşlı bireylerde kalp ve damar hastalıklarının görülme sıklığının arttığını söyleyen Altekin; bu hastalıkların genellikle kalp ve damar hastalıkları olduğuna dikkat çekti. Kalp ve damar hastalıklarının cerrahi girişim gerektiren hastalıklar olduğunu dile getiren Altekin; "Bu hastalıklar nedeniyle cerrahi veya girişimsel tedavi uygulanması gereken pek çok hasta ve hasta yakını; operasyonların taşıdığı riskleri, tedavi sonrası iyileşme sürecindeki yaşayabilecekleri zorlukları gerekçe göstererek tedavileri reddetmektedirler" ifadelerini kullandı.

 TAVİ, GÜVENİLİR TEDAVİ YÖNTEMİDİR

Özel OFM Antalya Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç.Dr. Refik Emre Altekin, günümüzde teknolojik gelişmelerle birlikte, pek çok kalp ve damar hastalıklarının açık cerrahiye gerek kalmaksızın, daha az riskle ve kapalı yöntemlerle tedavi edilebildiğini söyledi. Bu hastalıklardan bir tanesinin 'aort darlığı' olduğunu anlatan Altekin; yaşlı, aort darlığı hastalarında etkili ve güvenilir tedavi yöntemi olan TAVİ'yi anlattı. Altekin; tedavi yöntemini anlatmadan önce, Aort Kapağı'nın vücuttaki görevinden şu şekilde bahsetti:  "Aort Kapağı; vücuda kan pompalayan kalbin sol karıncığı (sol ventrikül) ile kalpten çıkan ana atardamar (aort) arasındaki kapakçıktır. Vücuda kanı pompalayan kalp ile ana atardamar aort arasında bulunan aort kapağında, ilerleyen yaşlarda bozulma-kireçlenme nedeniyle kapakta oluşan darlık ve kapak hareketlerinde oluşan azalma nedeniyle aort kapak darlığı meydana gelir. Sağlıklı bireylerde aort kapak alanı 3-4 santimetrekare arasındadır, bu değerin 1 santimetrekarenin altına düşmesi ile birlikte aort darlığı klinik belirti vermeye başlar.Doğumsal, yapısal bir bozukluk veya romatizmal kalp hastalığı varlığında aort darlığı genç yaşlarda görülebilir. Genel olarak bakıldığında ise hastalığın görülme sıklığı 70’li yaşlar ve üstünde artmaktadır.Bu yaşın üstündeki bireylerin yaklaşık %30’nda çeşitli derecelerde aort kapak darlığı mevcuttur.Toplumun ortalama yaşının artması ile bu tür kapak hastalıklarını daha çok görmeye başladık. Aort darlığı ilerledikçe kalbin sol karıncığı (sol ventrikül) yüksek basınca maruz kalmakta ve ayrıca vücuda pompalanan kan miktarı da azalmaktadır.Sol kalbin yüksek basınca maruz kalması ve vücuda daha az kan pompalanması bir dereceye kadar hastaya sıkıntı vermez. Ne zaman ki aort kapağı ciddi derecede daralır, hastanın şikayetleri ortaya çıkmaya başlar"

tavi_tedavi_1.jpg

"İLAÇLA TEDAVİSİ MÜMKÜN DEĞİL"

Aort darlığı hastalığının belirtilerinden de bahseden Altekin; bu hastalıkta uzunca bir süre hiç şikayet olmadığına dikkat çekti. Şikayetlerin artmasıyla birlikte, klinik gidişin süratle kötüye gitmekte olduğunu ve hastaların 3-5 yıl içerisinde kaybedildiğini  anlatan Doç.Dr. Altekin  şöyle devam etti: "Oluşan darlığın derecesine göre kişide eforla ortaya çıkan göğüs ağrısı, bayılma, nefes darlığı ve hatta ani ölümler görülebilmektedir.Bu hastaların şikayetler açısından yakın takip edilmesi, şikayeti ortaya çıkan hastalara müdahale edilmesi, darlığın bir şekilde düzeltilmesi gerekmektedir. Hastalığın tanısında ekokardiyografi altın standarttır. Ekokardiyografi ile kapak alanı, kapak basınçları ve kalbin yapısı-kasılma fonksiyonları değerlendirilerek hastalığın ciddiyeti ve operasyon zamanı belirlenebilir. Aort kapak darlığı mekanik bir engel olduğu için herhangi bir ilaç tedavisi ile hastalığın tedavisi mümkün değildir. Bu hastalarda, verilen ilaç tedavisi hastalığı tedavi etmekten ziyade hastalığa bağlı şikayetlerin azaltılmasında etkilidir.İlaç tedavisi hastalığın ilerlemesini ve getirdiği riskleri azaltmamaktadır. Tanısı konmuş aort kapak hastalıklarında tedavi; açık kalp ameliyatı ile fonksiyonu bozulmuş olan aort kapağı çıkarılarak, mekanik veya biyoprotez kapak yerleştirilerek yapılmaktadır. Bu yöntemin genel anestezi gerektirmesi, operasyon esnasında göğüs kemiğinin kesilmesi, enfeksiyon riski ve operasyon sonrası hastanın tam olarak iyileşme süresinin uzaması  başlıca problemlerdir. Bunların dışında hastaların ileri yaşta olması, ilave sağlık sorunlarının olması(akciğer-karaciğer problemleri, hareket kısıtlılıkları, geçirilmiş açık kalp cerrahisi, kanser vb) gibi riskler eklendiğinde operasyonu çok riskli hale getirmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı aort darlığı olan cerrahi girişim gereken hastaların %30-40’ı ameliyat olmamaktadır"

TAVİ, CERRAHİ GİRİŞİM GEREKTİRMİYOR

Aort hastalıklarında TAVİ yönteminin cerrahi girişim gerektirmediğini, yüksek risk grubundaki hastalarda etkili ve güvenli bir tedavi yöntemi olduğunu anlatan Doç.Dr. Altekin; "Bu alternatif yöntem, ileri yaşa bağlı oluşan kalp kapak yapısının bozulması ve kireçlenmesi nedeniyle oluşan ciddi aort darlığı (dejeneratif aort darlığı) olan hastalara uygulanabilmektedir.TAVİ yöntemi öncelikle, cerrahi olarak kapak takılması için açık ameliyat olamayacak veya açık ameliyat riski yüksek olan hastalarda uygulanmaktadır. Bunun dışında açık ameliyat için herhangi bir engeli olan hastalarda da bu yöntem uygulanabilmektedir.Bu konuda özellikle çok yaşlı, akciğer, karaciğer veya böbrek fonksiyon bozukluğu olan hastalar ya da daha önceden başka açık kalp ameliyatı geçirmiş olan hastalar, açık ameliyat için yüksek riskli olarak kabul edilmektedir.TAVİ yönteminin, açık ameliyatın uygun olmadığı bu hastalarda yaşam süresinin uzatılması ve hastanın klinik durumunun iyileştirilmesi konularında etkili olduğu bilinmektedir. TAVİ yöntemi ilk olarak 2002 yılında uygulanmıştır.Başlangıçta göğüs ön duvarında meme başının altından açılan bir delikle direkt kalbin içine girilerek yapılan bir yöntemdi.Zaman içinde cihaz teknolojilerinde olan ilerleme ile birlikte  günümüzde kasık damarı kullanılarak yapılmaktadır. Kasık damarı çeşitli nedenlerle uygun olmayan hastalarda alternatif girişim bölgeleri de kullanılmaktadır" diyerek sözlerini tamamladı. (Haber: Eyüp KOÇAK)

Bu haber toplam 1075 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim