Bugün 25 Nisan 2024 Perşembe
  • Antalya27 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2427.694
    %-0.04
  • Dolar
    32.5699
    %0.15
  • Euro
    35.0032
    %0.66
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
"Bu sistemle kaliteli hizmet vermek mümkün değil"
18 Haziran 2017 Pazar 19:55

"Bu sistemle kaliteli hizmet vermek mümkün değil"

Aile Hekimleri Derneği Antalya Şube Başkanı Ekin Saba; sağlık okur yazarlığının topluma kazandırılmasıyla, aile hekimliği kavramının daha doğru algılanabileceğini söyledi.

Mevcut sistemle aile hekimlerinin ciddi sorunlar yaşadığını söyleyen ANTAHED Yönetim Kurulu Üyesi Pınar Bilgili de; "bu sistemle kaliteli hizmet vermek mümkün değil" diye konuştu.

"AİLE HEKİMLERİ SAĞLIK SİSTEMİNİN KILCAL DAMARLARIDIR"

Aile Hekimleri Derneği Antalya Şube Başkanı Ekin Saba;  sağlık okur yazarlığının topluma kazandırılmasıyla,  aile hekimliği kavramının daha doğru algılanabileceğini  söyledi.  Toplumun sağlık bilinci konusundaki eksiklerine dikkat çeken  Saba; "Aile hekimleri sağlık sisteminin kılcal damarlarıdır. Kendilerine kayıtlı tüm kişilerin yaş, cinsiyet ayrımını yapmadan kişiyi bir bütün olarak inceler ve tedavi eder. Kişilerin bir sağlık sorunuyla karşılaştığında,  ilk başvurdukları sağlık danışmanlarıdır. Yani sadece sevk eden değil, aynı zamanda bireylerin karşılaştıkları  sağlık sorunu ile ilgili ilk kararı veren, gerektiğinde hastasını sevk eden ve sevki takip eden hekimdir.  Ancak ne yazık ki   son yıllarda hasta haklarının ve isteklerinin ön plana çıkarıldığı sağlık sistemi, halkımızın hekimliğin görev tanımının çerçevesini bilmemesi gerçeği ile birleşince birçok sıkıntıyı da beraberinde getirdi" diye konuştu.

"UYGUNSUZ İSTEK VE BASKILARLA KARŞI KARŞIYAYIZ"

Toplumun büyük bir kesiminin,  aile hekimi kavramını tam olarak bilmediğini belirten Başkan Saba, aile hekimlerinin uygunsuz istek ve baskılarla karşı karşıya kalmasının zorluklarına değindi.  Saba; "Halkımız çoğunlukla aile hekiminin görevinin ne olduğunu tam bilmemektedir ve aile hekimliği uygulaması hakkında yeterince bilgili değillerdir.  Her kişinin bir aile hekiminin olması ile, aile hekimleri ile kişiler arasında  yakın ilişkiler kurulması sonucu,  aile hekimleri bu yakın ilişkiden kaynaklanan uygunsuz isteklerle ve baskılarla karşı karşıya kalmışlardır. Başkasının ilacını bir başkasının karnesine yazdırmak gibi, gerekli gereksiz sınava giremedim, işe gidemedim gibi tıbbi olmayan nedenlerden  aile hekimlerine sahte rapor istemek gibi. Hasta hakları son yıllarda medeni tüm ülkelerde olması gerektiği gibi gündeme alındı ancak çok fazla ön plana çıkarıldı. Ama bunların ne olduğu ve sınırlarının ne olması gerektiği net olarak ortaya konulamadı. Vatandaş herhangi bir hastalığı olmadan başvursa bile ( mesela özel işi için hastalık raporu istemi, evde bulunsun diye ilaç istemi, güvencesiz yakınının ilacını kendi üstüne yazdırmak gibi) bunların yapılması istemini haklı görmekte, bu konuda baskı uygulamakta ve bunu hasta hakkı olarak görmektedir. Hekimin tedavi özgürlüğüne müdahaleyi en doğal hakkı sanmaktadır" diye konuştu.

19197878_10213370535114967_741043415_o.jpg

 

"AİLE HEKİMLİĞİ DOĞRU TANIMLANMALI"

Hasta isteklerinin aşırı ön planda tutulduğu sistemin sağlıkta şiddeti körüklediğine dikkat çeken ANTAHED Başkanı Ekin Saba, aile hekimliği uygulamasının doğru tanımlanıp uygulanmasıyla, sorunların ortadan kaldırılabileceğini söyledi. Saba; konuya ilişkin düşüncelerini şu sözlerle sürdürdü: "Vatandaş hakları olduğunu bilmekte ama sorumluluklarının ne olduğunu, karşısındaki hekiminde hakları olduğunu bilmemektedir. Aynı zamanda Hasta isteklerinin ön planda tutulduğu sistemde, sevk zinciri zorunlu olarak uygulanmadığı için, Hastalar her basamaktaki sağlık hizmeti sunucularına doğrudan başvurmakta ve her türlü sağlık hizmetini alabilmektedirler. Bu uygulama, üniversite hastanelerine ve acillere her türlü sağlık sorunuyla hastaların başvurmasına imkan tanımaktadır.  Bu nedenle  aile hekimlerince  tedavi edilebilecek olan basit sağlık sorunu olan hastalar da hastanelerde iş yoğunluğu oluşturmaktadır.  Oysa ki sağlık sorunlarının büyük bir çoğunluğu aile hekimlerince tanımlanıp tedavi edilebilmektedir. Hekim, hastanın rahatsızlık hissine sebep olabilecek hastalıklar açısından fizik muayenesini yapar. İhtiyaç duyarsa kan tetkikleri, idrar tetkikleri, gaita tetkikleri, görüntüleme tetkiklerine müracaat eder. Aile hekimi bu süreç sonunda ileri tetkik ve değerlendirme gerektiği kanaatine vardığı hastalar için ilgili branşa hastasını yönlendirir. Ek işlem ve/veya sevk gerektirmeyen durumlarda tedavisini vererek veya hastaya önerilerde bulunarak hastasını yolcular. İşlemesi gereken sağlıklı süreç budur.  Bu süreç hekim kaynaklarını efektif kullanmak ve ileri değerlendirme gereken hasta gruplarına hekimlerin yeterince zaman ayrılabilmesi için de elzemdir" ifadelerini kullandı.

"SEVK ZİNCİRİ AİLE HEKİMLERİNİN OLMAZSA OLMAZI"

ANTAHED  Yönetim Kurulu Üyesi Uzm. Dr. Pınar Bilgili de, aile hekimlerinin hastalarına gereken zamanı ayıramadığından yakındı.  Sağlık sisteminde hasta / hekim dengesini sağlayacak bir ortamın, sağlıklı sevk zinciri  ile  mümkün olabileceğini dile getiren Bilgili;  “Sevk zinciri, aile hekimliği uygulamasının olmazsa olmazıdır" Ancak ülkemizde sağlıklı bir sevk sistemi için gereken alt yapının hazırlanamaması nedeniyle  bu sistem uygulanamamıştır. "Ülkemizde aile hekimi başına kayıtlı kişi sayısı ortalaması 3800 civarındadır. Sevk zincirinin uygulandığı ülkelerde ise bu sayı 1500-2000 arasındadır. Kayıtlı kişi sayılarının fazla olmasının yanında, aile hekimliği görev tanımında olmayan; belediyelerce gerçekleştirilmesi gereken “defin nöbetleri”, adli makamlarca gerçekleştirilmesi gereken “adli tabiplik hizmetleri”, askeri hekimlerce gerçekleştirilmesi gereken “asker muayeneleri”, hatta işyeri hekimlerince gerçekleştirilmesi gereken “işe giriş muayeneleri”, hiçbir hukuki gerekçesi olmamasına rağmen, aile hekimlerine verilen bu görevlerde aile hekiminin iş yükünü artırmıştır. Sağlık Bakanlığı’nın hedefi, kayıtlı kişi sayısını 2500’lere çekmektir. Bu hedef gerçekleştirilir ve aile hekimlerinin görev tanımındaki angaryalar kaldırılırsa, “sevk zinciri” uygulaması, sağlık sunumunda kaliteyi arttıracaktır. Söz konusu uygulama, birinci basamak sağlık hizmetlerini istenen seviyeye getirdiği gibi, hastanelerdeki yığılmaları da önleyecektir."  diye konuştu.19369916_10213369680213595_1092447396_n-(1).jpg

"SAĞLIKLI BİLGİLENDİRME YAPILAMADI"

2010 yılında  sağlık ocağı sisteminin kaldırıldığını, aile hekimliği uygulamasına başlandığını hatırlatan Bilgili, bu süreçte yeni sistemle ilgili gerekli bilgilendirme yapılamadığını ifade etti.  Sağlıklı bilgilendirme olamamasının farklı sorunları da beraberinde getirdiğini söyleyen Bilgili; " Önceden Sağlık Ocağı sistemiyle işleyen birinci basamak sağlık hizmetleri; 2010 yılından itibaren  Aile Hekimliği sistemi ile uygulanmaya başlamıştır. Bu süreçte hastalara gerekli bilgilendirme yapılmadığı için; yeni başlayan bu sistem beraberinde farklı sorunların oluşuma yol açmıştır. Aile hekimleri yaş, cinsiyet, hastalık ayrımı yapmadan; kendisine kayıtlı bireylerin tedavilerine ek olarak bağışıklama, aile planlaması, kanser taramaları, bebek-gebe-lohusa izlemleri,kronik hastalıklarının tedavisi ve izlemi vs gibi pek çok hizmetin verilmesinden sorumludur. Bu süre zarfında ihtiyaç halinde bir üst kurumlara hastasını sevk edip; sevk zincirinin takibinden de sorumludur. Böylece hastasını bir sorunu olduğunda karşılayıp; çözülebilecek sağlık sorunlarını hastaneye gitmesine gerek kalmadan Aile Sağlığı Merkezi’nde (ASM)  çözerek; hastanelerin acil servis ve polikliniklerindeki hasta yığılmalarını önleyebilir. Bu sayede hastayı gereksiz müdahalelerden ve tetkiklerden de koruyarak hem ülke ekonomisine katkıda bulunur; hem de ‘Hasta Savunuculuğu’ da yapar" ifadelerini kullandı.

"BU SİSTEMLE KALİTELİ HİZMET VERMEK MÜMKÜN DEĞİL"

ANTAHED Yönetim Kurulu Üyesi Pınar Bilgili, sevk sistemi ile ilgili düşüncelerini şu ifadelerle devam ettirdi: "Ülkemizde aile hekimi başına kayıtlı ortalama kişi sayısı, sevk sisteminin kaliteli bir şekilde işlediği diğer ülkelerdeki 1500-2000 sayısının nerdeyse iki katıdır. Ayrıca hastaların sağlık okur-yazarlık oranı bu ülkelere göre düşüktür. Buna ek olarak aile hekimleri sevk dışında da aslında kendi görevleri olmayan ‘Adli nöbetler, defin nöbetleri, işe giriş raporu, ehliyet raporu, sporcu sağlık raporu, akli meleke raporu, askerlik muayeneleri’ gibi pek çok sorunla da (angarya) uğraşmak zorunda olduğu için aile hekimleri hastalarına istedikleri kadar vakit ayıramamaktadır. Gerekli yasal düzenlemeler de olmadığı için hastalar boğaz ağrısı, alerji gibi ASM’lerde çözülebilecek sorunları için acil servislere ve hastane polikliniklerine başvurmaktadır; hatta bunun için evlerine ambulans bile çağırabilmektedir. Bu durum hem o an o hizmete gerçekten ihtiyacı olan acil hastalarının, kronik hastalık kontrolü bozulmuş şeker, kalp, kanser hastalarının hayatlarını, o an sağlıkçı veya ambulans ,sorunu ASM’de çözülebilecek hastayla uğraştığı için ‘hayatlarını kaybetmelerine veya randevu alamamalarına'yol açabilmektedir.

Acil servislerde ve hastanelerdeki gereksiz hasta yığılmaları beraberinde SAĞLIKTA ŞİDDETİ de körüklemektedir. Bir nöbette 400-500 hastayla uğraşmak zorunda kalan hekimin, hemşirenin kaliteli hizmet vermesi asla mümkün değildir"

HASTA HAKLARI YANLIŞ AKTARILDI

Son olarak ülkemizde hasta haklarının yanlış anlatıldığını da savunan Bilgili; bu durumun sağlıkta şiddeti ortaya çıkardığına dikkat çekti. Bilgili sözlerini şu ifadelerle noktaladı: "Buna ek olarak hasta haklarının halkımıza yanlış aktarımı neticesinde hastalar herşeyi hakkı olarak görmekte, istediklerini elde edemeyince iyice ileri giderek sağlıkçıya ölüme varabilen neticede şiddet uygulayabilmektedir. Düşük olan sağlık okur yazarlığının yol açtığı yangını, bir türlü meclisten geçirilmeyen sağlıkta şiddet yasasının olmaması körüklemekte; sonuçta ölü veya sakat, tükenmiş sağlıkçılar; mutsuz hastalar günden güne artmaktadır.

Kamu spotları, zorunlu eğitimler, caydırıcı hukuki yaptırımlar olmadan bu sorunların çözülmeyeceği de aşikardır" 

 

Kaynak: Eyüp Koçak
Bu haber toplam 2730 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim