Bugün 19 Nisan 2024 Cuma
  • Antalya20 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2504.672
    %0.83
  • Dolar
    32.5831
    %0.10
  • Euro
    34.8411
    %0.23
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
“Eğitimin köklü değişime ihtiyacı var”
17 Haziran 2019 Pazartesi 16:55

“Eğitimin köklü değişime ihtiyacı var”

Eğitim-Sen, 2018-2019 eğitim-öğretim yılı değerlendirme toplantısı gerçekleştirdi. Konu ile ilgili konuşan Eğitim Sen Antalya Şube Başkanı Kadir Öztürk; “Derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen..

Eğitim-Sen, 2018-2019 eğitim-öğretim yılı değerlendirme toplantısı gerçekleştirdi. Konu ile ilgili konuşan Eğitim Sen Antalya Şube Başkanı Kadir Öztürk; “Derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her alanında köklü bir değişime gereksinim var” dedi.

2018-2019 eğitim-öğretim yılının bitmesinin ardından Eğitim Sen Türkiye genelinde eş zamanlı olarak değerlendirme toplantısı yaptı. Eğitim-Sen Antalya Şubesi’nin şube binasında gerçekleştirdiği toplantıya Şube Başkanı Kadir Öztürk, Şube Sekreteri Mustafa Vakit, Mali Sekreter Durdu Avcı, Hukuk Sekreteri Çiğdem Altındaş Peker katıldı.

VİZYON BELGESİ KAPSAMINDA EĞİTİM SİSTEMİ PİYASACI VE İNANÇ MERKEZLİ OLARAK YENİDEN YAPILANDIRILDI”

Eğitim-Sen Antalya Şube Başkanı Kadir Öztürk; Türkiye’de eğitim sistemi, uzun süredir ciddi yapısal sorunlarla karşı karşıya bırakılırken eğitimin temel sorunlarına yönelik çözümsüzlük politikaları 2018-2019 eğitim öğretim yılı boyunca yapılan düzenlemeler, sistem değişiklikleri ve fiili uygulamalarla sürdürüldü. Vizyon Belgesi kapsamında eğitim sisteminin bütün kademelerinin daha piyasacı ve inanç merkezli olarak yeniden yapılandırılması, öğretmenlik meslek kanunu üzerinden öğretmenlik mesleğinin rekabet ve performans ekseninde iyice itibarsızlaştırılması, okul yöneticiliğinin işletmeci bir anlayışla profesyonelleştirilmesi, son olarak ortaöğretim sisteminde yapılan değişiklikler 2018-2019 eğitim öğretim yılında öne çıkan tartışma başlıklarını oldu” diyerek bugün eğitim sisteminin toplumsal cinsiyet eşitliğinden oldukça uzak ve giderek dinsel içerikler kazanan muhafazakar egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi altında olduğunu ifade etti.

“ÇOCUKLAR EĞİTİM HAKKINDAN EŞİT KOŞULLARDA YARARLANAMIYOR”

Eğitimde yaşanan sorunların görmezden gelinmesine rağmen, eğitim sorunlarının halkın temel gündemini oluşturduğunu belirten Öztürk; “Çocuklar eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamıyor ve çocuk yaşta evlenmenin önüne geçen adımlar atılmıyor. Yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere; kız çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocukla; eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanamamakta. Bölgesel, cinsel, sınıfsal eşitsizlikler, anadilinde eğitim gibi en temel sorunları iktidar çözmek bir yana daha da derinleştirdi” dedi.

“MEB BÜNYESİNDE 92 BİN ÜCRETLİ ÖĞRETMEN”

Öztürk; “15 Temmuz 2016 sonrasında tek bir kadrolu öğretmen ataması yapılmazken, Nisan 2019 itibariyle MEB bünyesinde görev yapan sözleşmeli öğretmen sayısı 83 bin 366, ücretli öğretmen sayısı ise 92 bindir. MEB, öğretmen atamalarına mülakat kriteri getirerek öğretmen atamalarında siyasi torpil ve kayırmacılığı ön plana çıkarmış, KPSS’de birinci olan ya da dereceye giren çok sayıda öğretmen adayı mülakat komisyonları tarafından haksız şekillerde elendi” diyerek 17 yıl içinde KPSS’ye giren her 100 öğretmenden sadece 16’sının öğretmen olarak atandığını, geriye kalan 84 işsiz öğretmeninse tekrar sınava hazırlandığını söyledi.

“ÖĞRENCİLERİN TERCİHLERİNİ AKADEMİK EĞİTİM VEREN OKULLARDAN YANA”

 “MEB’in mesleki eğitim ve İmam Hatip Lisesi temelli olarak şekillendirilen okullaşma politikası öğrencilerin çoğunluğunun bu okullara gideceği veya gitmesi gerektiği ön kabulü üzerinden şekillendirilmekte. Böylece, bir taraftan sermayenin ihtiyaç duyduğu ara elemanların ucuz işgücü olarak üretim sürecine dahil olması sağlanırken, diğer taraftan imam hatipleştirme politikaları üzerinden eğitimin dinselleştirilmesi ve siyasi iktidarın politik kitle tabanının genişletilmesi yönünde adımlar atılması hedeflendi. 2018 yılında temel eğitimden ortaöğretime geçiş sürecinde öğrenciler kendilerine dayatılan meslek lisesi-imam hatip lisesi çıkmazına girmeyi reddetti. Liselere Giriş Sınavı’nda (LGS) yerleşen öğrenci oranının en yüksek olduğu lise türleri sırasıyla Anadolu Lisesi, Fen Lisesi ve Anadolu İmam Hatip Lisesi” açıklamalarında bulunan Öztürk, öğrencilerin tercihlerini büyük çoğunlukla akademik eğitim veren okullardan yana kullandığını belirtti.

“2019’DA İMAM HATİP LİSESİ SAYISI 339’A ÇIKARILDI”

“Geçtiğimiz eğitim öğretim yılı başında ortaöğretime geçişte yerel yerleştirmede en çok tercih edilen okul türü olan Anadolu liselerindeki öğrenci sayısı, imam hatip liselerini tercih etmek zorunda bırakılan öğrencilerin üç katı olmasına rağmen, imam hatip lisesi sayısı ısrarla arttırılmaktadır” diyen Öztürk, 2018 LGS’de 297 olan Anadolu İmam Hatip Lisesi sayısının 2019 LGS’de 339’a çıkarıldığını kaydetti.

“ÜLKEDEKİ ETNİK, DİLSEL, KÜLTÜREL VE İNANÇ ÇEŞİTLİLİK YANSITILMIYOR”

Bugün eğitim sisteminin, toplumsal cinsiyet eşitliğinden uzak ve giderek dinsel içerikler kazanan muhafazakar egemen ideolojinin yoğun baskısı ve denetimi altında olduğunu söyleyen Öztürk; “Toplumsal yaşamın her alanında görülen cinsiyetçilik ve cinsiyetçi uygulamaların en yoğun görüldüğü alanların başında eğitim geliyor. Eğitim programlarında ve ders kitaplarında ülkedeki etnik, dilsel, kültürel ve inanç çeşitlilik neredeyse hiç yansıtılmıyor. Türkiye’nin laik, bilimsel eğitim konusunda olduğu gibi, anadilinde eğitim konusundaki olumsuz sicili aynen devam ediyor” şeklinde konuştu.

 “ÇOCUK İŞÇİLİĞİ DENETİMİNDE ETKİLİ BİR POLİTİKA YÜRÜTÜLMEDİ”

Türkiye’de çocuk işçiliğinin kalıcı ve toplumsal bir sorun olmayı sürdürdüğünü belirten Öztürk, 2018 yılının Çocuk İşçiliğiyle Mücadele Yılı ilan edilmesine karşın çocuk işçiliğini denetleme konusunda etkili bir politika yürütülmediğini ifade etti.  Öztürk; “Çocukların eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanması için hiçbir somut adım atılmazken; çocuk işçiler sorununun sürmesi, okullarda, cemaat yurtlarında ve kurslarda çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddet vakalarındaki artışı eğitim sisteminde yaşanan sorunlardan ayrı değerlendirmek mümkün değil” ifadelerini kullandı.

“ÇOK SAYIDA OKUL, DİNİ VAKIF VE DERNEKLERİN TEMEL FAALİYET ALANLARI HALİNE GELDİ”

“MEB uzun süredir eğitimin dinselleştirilmesi hedefiyle Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, çeşitli dini vakıf ve derneklerle ortak protokoller imzalayarak, yerellerde il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin katılımıyla çeşitli adlar altında toplantılar yapıyor. Bugüne kadar MEB ile dini vakıf ve dernekler arasında imzalanan protokoller aracılığıyla çok sayıda okul, dini vakıf ve derneklerin temel faaliyet alanları haline gelmiş ya da getirilmiştir” diyen Öztürk; “Dini vakıf ve derneklerin devlet okullarında başta ‘değerler eğitimi’ olmak üzere, tamamına yakını dini içerikli çeşitli konularda ders ve seminer verebilmesi, kendi yayınlarını dağıtabilmesi, pedagojik olarak sakıncalı olmasına rağmen çocukları camilere yönlendirmesi gibi faaliyetlerin yolu açılmıştır” şeklinde konuştu.

100_0845.jpg

“MEB’İN ASLİ GÖREVLERİNİ DEVRETMESİ KABUL EDİLEMEZ”

MEB’in kamusal sorumluluğu gereği sorumlu olduğu asli görevlerini çeşitli dini vakıf ve derneklere devretmesinin kabul edilemeyeceğini belirten Öztürk; “MEB ile Ensar Vakfı arasında 2017 yılında imzalanan iş birliği protokolünün iptal edilmiş olmasına rağmen, söz konusu iş birliğinin 2018-2019 eğitim öğretim yılında fiilen sürdürülmek istenmesi yargı kararına meydan okumaktan başka bir anlama gelmemiştir” diye konuştu.

“ŞİDDETİ ENGELLEMEK İÇİN KÖKLÜ DÖNÜŞÜMLERE İHTİYAÇ VAR”

“Okullarda yaşanan şiddetin giderek artması, Türkiye’de eğitimin çok ciddi bir tehdit ile karşı karşıya olduğunu gösterdi. MEB’in okul içinde özel güvenlik birimleri veya okul çevresine polis yığarak sorunu kolluk kuvvetleri ile çözme arayışının hiçbir işe yaramadığı bir kez daha görülürken, eğitimde şiddet sorununun çözülmesi için yapısal, kurumsal ve kültürel anlamda köklü dönüşümlere ihtiyaç olduğu görülmüştür” diyen Öztürk, okullarda ve okul önlerinde yaşanan şiddet olaylarının tırmanışa geçmesi sonucunda yüzlerce şiddet olayı meydana geldiğini, bu olaylarda çok sayıda öğrenci ve öğretmenin hayatını kaybettiğini belirtti.

“EĞİTİM SİSTEMİ YAP-BOZ TAHTASINA ÇEVRİLDİ”

“MEB, yıllardır yaptığı değişikliklerle eğitim sistemini yap-boz tahtasına çevirdi. Son olarak açıklanan yeni müfredat üzerinden öğrenci ve velilerin kafasını karıştırmak dışında eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştiremedi. Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine özen gösterilmeli” ifadelerini kullanan Öztürk; derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her alanında köklü bir değişime gereksinimin var olduğunu ekledi. AYSEL ÖNER’İN HABERİ

Bu haber toplam 5834 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim