ÖMER YETGİN / BUGÜNLÜK

         Modern şehircilik anlayışında olmazsa olmazlar; geniş yollar ve yeşil doku ile barışık bir planlama.

         Bu planlamadan anlamamız gereken olgu; alt yapısını ve üst yapısını tamamlamış bir planlamalar bütünlüğü.

         Bugünkü şehircilik anlayışına baktığımızda bunun nerdeyse tersi bir durumla karşı karşıyayız.

         Genellikle çok katlı yapılaşmayla insanları betonlaşmayla bütünleştiren bir anlayış.

         Hele hele denize yakın yerleşim alanlarındaki planlama tamamen yanlış!

         Bu yanlış; daha çok rant olgusuyla bütünleşmiş bir planlamayı içeriyor.

         Şehir; betonlaşma alanında hızlı bir yarış içine girdikçe; çekim alanları azalıyor.

         Çekim alanları azaldıkça; turistlerin şehir içine gezmek için gelmelerinde bir anlam kalmıyor!

         Modern şehirlerde çok katlı yapıları ve AVM’leri göremiyoruz. Bu faktör; o şehirlerin geri kaldığını mı gösteriyor?  Hayır…

AVM’lerin bir şehrin kaderi olduğunu söylemek kolaycı bir yaklaşım bana göre.

         Bu kenti yönetenler; düzenli bir yapılaşma modeli için; en azından Avrupa’daki örnekleri görmeliler.

         Modern şehircilik anlayışındaki temel faktörleri bir irdelesinler…

         Mecliste her karara el kaldırmak; ya da engellemek değildir önemli olan. Önemli olan; kent dokusunu zedelemeyecek bir yapılaşmanın önünü açmaktır.

         Kent hassasiyetlerine sarılmaktır.

         Gelelim diğer bir yanlışımıza…

         Bir taraftan AVM’leri eleştirirken, diğer taraftan “Bu kentte neden akşam ticaretini canlandıramıyoruz?” sorusunu kendimize boşuna soruyoruz…

         Antalya’da akşam ticaretinin gelişememiş olması; bu kent insanının neden az okuduğu ile ilişkili gibi bir şey…

   Çağdaş gezi yerleri, kaldırımları, sosyal donatı alanları “yetersiz” Antalya’da kuşkusuz ki, tüm bu olumsuzluklarla örtüşen cazibe merkezlerinin olmaması; akşam ticaretinin gelişmesini de engelliyor.

Akşam ticaretinin gelişememesi; İstanbul gibi canlı, dolu dolu bir alışveriş kültürünün gelişmemesi; cazibe merkezlerinin olmayışı ile özetlenebilir.

Bir turizm şehri düşünün ki; akşam olunca ses seda kesiliyor…

   Bırakın yabancı turisti, yerli turisti; kent halkının akşam gezintiye çıkacak, gezecek ve alışveriş edecek bir nedeni yok…

   Alternatif alanlar olmayınca; canlılık saat 21.00’den sonra tamamen yok oluyor…