Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

            Ülkemizin içinde bulunduğu coğrafya, iktidarından muhalefetine, tüm siyasi partilerden çözüm odaklı politika üretilmesini gerektiriyor.

            Enerjimizi, dikkatimizi, hedefimizi daha güçlü bir Türkiye için kullanmalıyız.

            Ve hayata geçireceğimiz politikalar bu eksende yol almalı.

            Siyasette en çok özlemini duyduğumuz faktör kuşkusuz ki parti liderlerinin ve siyasilerin birbirine yönelik açıklamalarındaki üslubun aşırıya kaçmaması…

            Daha tutarlı, etik kavramlarını öne çıkaran, öfke dilini bir tarafa bırakan ve çözüm odaklı siyaseti sokaktaki vatandaş o kadar çok özledi ki…

            Kutuplaştırıcı söylemlerin bir tarafa bırakılarak tamamen çözüme odaklı bir siyaset stratejisinin öngörülmesi artık bir beklentiden, bir hayalden gerçeğe dönüşmeli.

            Siyasette değil bir günün, bir saatin bile içinde çok farklı değişimleri sarındırdığını geçmişte de gördük, bugün de görüyoruz.

            Ancak… Öfke dilinin, karşılıklı söz düellolarındaki üslubun aşırıya kaçmaması beklentisinin her geçen gün seçmen nezdinde artık itibar görmediğini, kabul görmediğini de söylemek istiyorum.

            Öyle bir noktaya geldik ki, her gün yeni bir sıkıntı, yeni bir sorun… Hele hele pandemi sürecinde bile, tüm Dünyayı etkisi altına alan Kovid – 19 virüsünün olumsuz yansımalarında bile siyasette birleştirici, bütünleştirici yaklaşımlara ve demeçlere gereksinim var.

            Siyasetteki sığ tartışmalardan tümden yorulduğumuz bugünlerde vatandaşın esenliği, ferahlığı, huzuru, mutluluğu ve daha güzel yarınlara ulaşabilmesi noktasında atılan adımların “yetersiz” olduğu bir gerçek…

            Siyaset; halka hizmet için yapılır. Bu düşünce doğrultusunda şekillenmiştir. Bu olgu; kimilerince farklı değerlendirilip, farklı yorumlansa da, siyasetin temel ilkesi halka hizmettir. Halka hizmet edebilmek için de öncelikler üzerine siyaseti şekillendirmek gerek.

   Siyasetin temel gerçeğinde çözümsüzlük üzerine bahaneler üretmek hep hayal kırıklığı yaratmıştır…

Hızla gelişen ve değişen dünya düzeninde; aynı söylemlere takılıp kalmak kadar, il, ilçe, kadın ve gençlik kollarını iyi işletemeyen, halka inemeyen, yeni söylemler üretemeyen, yeni hedefler koyamayan, yeni bir heyecan katamayan siyasi yapının başarılı olması mümkün değil…

Siyasetin bir heves olmaktan çıkıp, kişisel egolarını ön plana çıkarmak için yapılamayacağını geriye dönüp baktığımızda birçok siyasetçinin çok iyi anladığını düşünüyorum.

Büyük kitleleri peşinden koşturacak bir sinerjiyi harekete geçirilebilmek için ise siyaseti hep ileriyi düşünen pozitif bir akıl ve düşünce ile olgunlaştırmak gerekiyor.