Bugün 25 Nisan 2024 Perşembe
  • Antalya21 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2428.571
    %-0.03
  • Dolar
    32.5199
    %-0.10
  • Euro
    34.8
    %-0.22

Yusuf Katrağ

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Yusuf Katrağ

Turunç…

16 Haziran 2017 Cuma 23:35

 Dünyada Cennet’ten bir köşe olarak bilinen, tarım ve turizmin başkenti Antalya, hızla doğal varlıklarından, güzelliklerinden ve kendine has özelliklerinden uzaklaşıyor.

Büyük bir rant baskısı altında olan Antalya’da, 1950’li yıllardaki arıkların, derelerin yerini yollar, Yenidünya (Muşmula), portakal bahçelerinin yerini de beton yığını binalar alıyor.

Antalya’nın; taşlık ve çalılıklar arasından akan arıkların olduğu, narenciye ve Yenidünya bahçeleriyle dolu halini bilenler, şimdilerde ‘Nerede o eski Antalya’ diyerek iç çekiyorlar.

 Yeşillikler içindeki eski Antalya’yı özlüyorlar.

Haklıları da var.

Çünkü, yoğun bir göç baskısı altındaki Antalya’da yaşanan hızlı değişim baş döndürücü nitelikte.

Rant öylesine aldı başını gidiyor ki, eskiden para etmeyen araziler, taşlık, çalılık alanlar altın oldu.

Bir zamanlar para etmediği için satılmayan, hatta 1 dönümü 1 keçiyle takas edilen arazilerin şimdilerde yanına yaklaşılmıyor.

‘Verimi düşük, kokuyor, sinek var’ gibi değişik bahanelerle değerli görülmeyen ve genellikle kızlara verilen Antalya’nın deniz kıyıları, enişteleri zengin etti. 

Bugün 1 liraya aldığınız arazi veya konut, kısa bir süre sonra 2 lira oluveriyor.

Durum böyle olunca da paraya para katan beton yığınları, gelişi güzel yükseliyor kentin doğal bitki örtüsünün, verimli topraklarının, derelerinin, bahçelerinin üzerinde.

İmara açılan alanlar şimşek hızında birbirini izliyor.

Kent merkezi artık o kadar doydu ki çarpık yapılaşmaya ve betona şimdilerde sorunların önüne geçebilmek için sürekli tadilatlar, yıkıp yeniden yapmalar gündeme geliyor.

Çalışmalar kapsamında caddeler, sokaklar sürekli kazılıyor.

Kentsel dönüşüm deniyor ama bireysel yık-yap mantığıyla yine ranta dönük alanlar yaratılıyor.

Bütün bu çalışmalar içerisinde, kent merkezindeki insanların yeşile olan özlemlerinin giderilmesi, kentte nefes alınacak alanların yaratılması büyük önem kazanıyor.

Kentte, yeşil alanlar yaratılırken buranın doğal ve iklim yapısına uygun bitkilerin seçilmesi de önemli.

Arabanızla şehrin cadde ve sokaklarında yol alırken lütfen şöyle bir orta refüjlerdeki ağaçlara bakın.

Koca koca ağaçların demir veya tahta dayaklarla ayakta tutulmaya çalışıldığını göreceksiniz.

Bazı refüjlerde, derine kök salan ve Antalya’nın doğasına uygun olan ağaçlar tercih edilmediği için hoş olmayan görüntülerin ortaya çıktığını fark edeceksiniz.

Kim bilir, belki de tahta veya demir dayanarak ayakta tutulmaya çalışılan ağaçları görünce içinizden bir gülümsemek gelir.

Yine refüjdeki ağaçlara bakarken, narenciye ağacı varsa hiç dayağa gerek kalmadığını da göreceksiniz.

Antalya’da kökünü derine salan ve elastik olması nedeniyle de rüzgarda yere yatsa da rüzgarın ardından eski halini alan birçok ağaç türü bulunuyor.

Bu ağaçlar toprak ne kadar yumuşasa da köklerini derine saldıkları için kolay kolay yan yatmaz, rüzgarda köklenmez ve kırılmaz özelliktedir.

Bu ağaç türlerinden birisi Turunç.

Narenciye türü bir ağaç olan Turunç’u birçoğunuz biliyordur.

Yabani bir ağaç türü olduğu için Antalya’nın iklim şartlarına dayanıklı ve kökünü derine salabilen bir ağaçtır.

Nasıl ki; çakal zeytin ağacına aşılama yapılabiliyorsa, Turunç ağacına da portakal, limon, mandalin gibi aşı yapılabilir.

Gövdesi belli bir kalınlığa ulaştıktan sonra Kış şartlarında bile sağa sola yamulmadan ayakta durabilir.

Dalını kırsanız bile elastik bir yapıya sahip olduğu için gövdesinden ayırmanız çok da kolay olmaz.

Sürekli yeşildir ve budandıkça şah verir.

Meyvesi ekşi ve acımtırak olduğu için direkt olarak yenmese de halk arasında en çok bilinen şekliyle kabuğundan reçel yapılabilir.

Birde çok hoş kokusu vardır.

Muratpaşa Belediyesi, ilçenin sokaklarındaki kaldırımlara Antalya’nın doğasına uygun olan Turunç ağacı dikme kararı almış ve bu kapsamda 22 bin ağaç yetiştirmiş.

Bence, kentlerin kendi doğasına uygun ağaçlandırılması konusunda örnek olacak bir çalışma bu.

Turunçlar, Muratpaşa’da sokaklara dikildiğinde ilk yıllarda belki farkı anlayamayabiliriz ama bundan 5-10 yıl sonra eski narenciye kokusuna kavuşmuş ilçeyi gördüğümüzde anlarız.

Buradaki olay sadece Turunç ağacı yetiştirerek sokaklara dikmek değil, hızla doğallığını kaybeden Antalya’yı kısmen de olsa eski kokusuna kavuşturmak, narenciye kokulu Antalya’yı özleyenlerin özlemini gidermek.

Sizce de güzel bir Antalya için güzel bir çalışma değil mi?

Bu yazı toplam 939 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim