“UNESCO yıkıma sessiz kalıyor”

Antalya Emek ve Demokrasi Platformu, Kaleiçi Attalos Heykeli önünde ‘Onlar Hasankeyf’i Boğmak İstiyor Hasan Keyf’e Nefes Ol’ başlıklı basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını okuyan Şule Çolpan, “UNESCO, belirlediği 10 kriterden 9'una sahip bir dünya mirası olan Hasankeyf'in yıkımına sessiz kalmakta” dedi.

“TEPKİLERE RAĞMEN DEVAM EDİLİYOR”

12 bin yıllık antik kent Hasankeyf’i, sular altında bırakacak olan Ilısu Baraj Projesi’nde sona yaklaşıldığını belirten Şule Çolpan, 20 yıldır projeye karşı çıkıp tepkilerini ortaya koyan yerel halk ve dünyanın çeşitli yerlerindeki gruplara rağmen devlet çıkardığı yeni yasalarla kaynak yaratılarak devam edildiğini söyledi. Çolpan; “Ilısu Projesi baştan sona yanlış ve yıkım getiren bir projedir. Devletin söylediği gibi yerellerdeki topluma sosyo-ekonomik yararı olacağı tamamen yalan ve aldatmaca. Başta Hasankeyf olmak üzere Yukarı Mezopotamya bölgesinin önemli bir kültürel miras alanını sular altında bırakacağı gibi 80 bin insanı yoksulluğa sürükleyecek ve halen çok önemli bir biyo-çeşitliliğe sahip olan Dicle Vadisi'nin yok olmasını beraberinde getirecek. Bölgede yapılan diğer baraj projelerinde deneyimlendiği üzere llısu Barajı Projesi’nde sosyal, ekonomik, kültürel ve ekolojik kıyımlara neden olacaktır. Dicle Nehri ile bütünleşen kültürel ve doğal miras alanı olan Hasankeyf güvenlikçi ve temeli olmayan ekonomik çıkarlar sonucunda geri dönülemez çok boyutlu yıkımlara maruz bırakıldı” şeklinde konuştu.

“AİHM, YIKIMA SUÇ ORTAĞI OLDU”

2017 yılından bu yana Hasankeyf’teki 7 kültürel varlığın doğal ortamlarından yapay alanlara taşındığını ve bu taşıma sürecinde kültürel varlıkların ciddi anlamda zarar gördüğünü belirten Çolpan; “Proje kapsamında doğal vadi ve tarihi mağaralar milyonlarca metre küp dolgu ile dolduruldu, kayalar patlayıcılarla düşürüldü ve restorasyon adı altında yok edildi. 12 bin yıldır aralıksız bir şekilde birçok medeniyete ev sahipliği yapan tarih ve kültürle şekillenen Hasankeyf’in yıkımına dönük politikaların devamı olarak yeni diye tabir edilen fakat hafızası olmayan bir yerleşke inşa edildi. Bu yerleşke ile ilgili yerel halkın yaptığı bütün itirazlar reddedilerek yeni hak ihlalleri yaratıldı. Suyun tutulması Hasankeyflileri yerinden etme için gerekçe olarak kullanılmak isteniyor. Suyun tutulmasıyla birlikte Dicle Nehri'nin ve Dicle Vadisi'nin doğal ekosistemi yüzlerce kilometre boyunca bozulacak. Hasankeyf’in dışında Yukarı Mezopotamya'da araştırmalara konu bile olmayan yüzlerce höyük ve antik yerlerde kültürel kırımın hedefinde. UNESCO, belirlediği 10 kriterden 9'una sahip bir dünya mirası olan Hasankeyf'in yıkımına sessiz kalmakta. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kültürel mirasın korunmasının İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kapsamına girmediği yönünde karar vererek bu yıkıma suç ortağı oldu” diye konuştu.

“HASANKEYF İÇİN HENÜZ GEÇ DEĞİL”

 “Hasankeyf için henüz geç değil” vurgusu yapan Çolpan, “Bu dünyada inşaatı biten ve faaliyete geçmeyen baraj, nükleer santral ve başka projeler var. Oralarda da son ana kadar mücadele edilerek kazanımlar elde edildi. Biz de bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak için herkesi ve her kurumu yanımızda durmaya davet ediyoruz. Tarihlerimizin, kimliklerimizin, doğamızın katledilmediği bir dünya yaratmak için tüm halkımızı birleşik bir mücadeleye çağırıyoruz” diyerek konuşmasını noktaladı. AYSEL ÖNER’İN HABERİ