Ergün Efe

Hagi toplum bilimden, ilimden uzaklaşmışsa o toplum ifl ah olmamıştır. İnsanlık tarihi oldum olası bu hep böyle süregelmiştir. M.S. 900 - 1200 arası bilim bizim coğrafyadan sorulurdu, ama kabül etmemiz gerekir ki, bugünkü Dünya’da  artık bilim Batı’dan sorulur halde. Bizim coğrafyada ki bu çıkmazı aşmanın tek yolu var, o da var gücümüzle bilime yönelmek. Ama gel gör ki, bilim ile, ilim ile, bilgi ile Batı’ya yetişmeye, hatta onları geçmeyi hedefl emek en doğru yol iken, ABD silahları ile ABD’yi yeneceğini sanan  aşırı akıllılarla dolu bu coğrafyamız.

Nefret ettiğini her fırsatta dile getirdiğin bir gücün ürettiği silahlarla onu vurabilir, ona yetişebilir misin? Üstelik kendisinden nefret ettiğini o da biliyor; Bu bir kısırdöngüdür! Kendi geri kalmışlığımızı sorgulamak ve gereğini yapmak yerine sadece “düşmanları” işaret ederek rahatlama eylemi tercihi en büyük çıkmazımız.

Ve en yanlış bakış ise bu geri kalmışlığın sebebini “İslam” sanmak. Batı dinini değil olaylara bakışını değiştirdi, İslam coğrafyası da dinini değil olaylara bakışını değiştirmeli, hepsi bu!.. Nispeten, öyle yansıyor olması -sefaları sürmesi adına- kimi Dini öncülerin cehaletlerini örtbas etmek için cehaletlerini Dine yaslamalarından. Oysa, Kur’an’da bilime karşı olan tek bir ayet yoktur; Bilakis, ilimi teşvik eden sayısız ayetler var! Kuran’daki yedi yüz elli ayet doğayı incelemeye, bilgi edinmeye, bilimsel anlayışı toplum hayatının bir parçası haline getirerek, “bilgi edinerek akletmek” ilkesini teşviğe yönelik ayetlerdir.

Bana katılmayanlar olacaktır, ama ben yine de ifade edeyim, içimde kalmasın; Bu coğrafyanın “yeterli derecede gelişmemişliği” Dinli veya Dinsiz olmak ile uzaktan yakından alakası yoktur! Tamamen bir gelişmemişlik sorunudur. Cehalet insanda hüküm sürüyorsa, o insanın dinli veya dinsiz olması ne değiştirir? Cehaletin temsilcilerine ne anlatırsanız anlatın,beyin - sinaps bağlantıları sağlıksız işediğinden boşa kürek çekersiniz. Bizler boşa kürek çekmemek için tüm eforumuzu mutlaka kurtarabileceklerimize harcamalıyız.

Ülkemiz (özelikle kendi bölgesinde) çok önemli bir ülkedir, çünkü hem coğrafi olarak çok stratejik bir konuma sahiptir, hem de Atatürk’ün sayesinde sekülarizm ile ilk tanışan İslam ülkesi! Bertolt Brecht “Kim gerçeği görmüyorsa o sadece bir aptaldır, ama her kim gerçeği biliyor yine de ona “yalan” diyorsa o bir sabıkalıdır!” der, “Galilei’ın Yaşamı” adlı eserinde. Öyle bir hale geldik ki, ilkesiz siyasetin adına nerdeyse “manevra kabiliyeti” diyeceğiz. Şükür ki, aklı başında insanlarımız var da, balonu değil, gerçeği görüyorlar! O kadar ciddi soruları varken, ucuz siyasete başvurarak kimi Köşe yazarları neredeyse her fırsatta birilerine “Sendenim Paşam” göndermesi yapmadan duramaması ilkesizliktir. İlkeli olmak demek doğuya “doğru” yanlışa da “yanlış kardeşim” diyebilmektir.

Çıkar için, bile bile toplumu yanıltmak, hayal ile gerçek arasına bu derece mesafe koymak, özelikle yazar çizer sınıfından olup bu denli edilgen olmak, iyi bilinmelidir ki vatanımıza hizmet değildir! Ülkemiz mütedeyyin olandan veya olmayandan çekmiyor, ülkemiz çağı anlayamamış, çağı yakalayamamış, çağa uyum sağlayamamışlardan çekmektedir.

Bu cennet vatanın insanları, bedenleri 2019’da, ama aklıkları hala 16. Yüzyıllarda seyredenlere artık fırsat tanımamalı! “Devletine sadakat” ancak liyakat esasına dayanırsa anlamlanır. “Liyakat içermeyen sadakat” devlete ve topluma hizmet edemez. Bilinmelidir ki, sadakat bilgiye dayanmaz, liyakat bilgiye dayanır!