Bugün 26 Nisan 2024 Cuma
  • Antalya28 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2435.681
    %0.33
  • Dolar
    32.5203
    %-0.13
  • Euro
    34.8906
    %-0.16

Eyüp Koçak / Muhabir Türk

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Eyüp Koçak / Muhabir Türk

Doğa ve insan...

28 Temmuz 2017 Cuma 16:16

 Antalya Jeoloji Mühendisleri Odası'nın düzenlediği toplantıya katıldım. Toplantıda, Türkiye ve Antalya'nın su kaynaklarının mevcut durumuna ilişkin sunum yapıldı.  Doğrusunu söylemek gerekirse Oda Başkanı Ali Keleş'in yaptığı sunum beni korkuttu.   Keleş'e göre; Antalya ve Türkiye'de çok ciddi ölçüde su kaynakları kirletiliyor.   Bu kirliliğin önüne geçilmez ise gelecek 30 yılda Türkiye çok büyük ölçüde su sıkıntısı çekecek. 

Keleş, yaptığı tüm sunumları bir istatistiğe dayandırarak anlattı.  Özellikle Türkiye'de su kaynaklarının korunmadığını, sanki bile bile bu kaynakların kirletildiğini anlattı.  Yasayla korunan  alanların bile görmezden gelindiğini, doğal afetlere davetiye çıkarıldığından bahsetti.  Keleş'in toplantıda yaptığı en dikkat çekici konu; Antalya'nın doğal su kaynaklarıyla ilgili olandı.  Keleş'in eleştirilerinden,  ASAT ve Antalya Büyükşehir Belediyesi de nasibini aldı.  ASAT'ın Antalya'nın su kaynaklarına zarar verici çalışmalarda bulunduğunu iddia eden Keleş,  Boğaçayı Projesi başta olmak üzere pek çok projenin doğal su kaynaklarının olduğu alana yapıldığını söyledi.    Mutlak koruma alanlarının olduğu alanlara yapılan projelerin, Antalya'nın su kaynaklarını yok ettiğine vurgu yapan Keleş, proje çalışmalarında kendilerinden herhangi bir görüş istenmemesine içerlemiş görünüyor.

Antalya Büyükşehir Belediyesi ve ASAT,  Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Ali Keleş'in suçlamalarına elbette yanıt verecektir.  Antalya'nın doğal su kaynaklarının doğru mu yoksa yanlış mı kullanıldığını, ellerindeki verilerle açıklayacaktır.

Ama ben burada başka konuya değinmek istiyorum. İnsanoğlu var olduğu günden bu yana bulunduğu ortamı kirletmekten başka bir şey yapmıyor.  Bu sadece bizim ülkemizle alakalı bir durum değil, dünyanın geneliyle alakalı bir durum. Dünyanın insanoğluna tahammülü gittikçe azalıyor.   Dünya nüfusunun hızla artması, sanayileşme, doğayı tahrip eden teknoloji ve silah endüstrisinin çalışmaları,  çok yakın bir gelecekte dünyamızı yaşanmaz kılacak.

İnsanoğlu, tıpkı virüsler gibi.  Girdiği yeri berbat etmek için ellerinden geleni yapıyor. Sonra da o berbatlıktan kurtulmak için acımasız bir çabanın içine giriyor.  Bunun için inanılmaz ölçütte para harcıyor. Dünya ülkelerinden bazıları; küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda mücadeleyi sağlamaya yönelik uluslararası tek protokol olan Kyoto'yu yok saymaya, dünyayı ve çevreyi kirletmeye devam ediyorlar.  Bir taraftan dünyada liderliğe oynayan ülkeler, doğal dengeyi tümüyle yok edecek teknolojik silahları deneyerek, gelecekte dünyayı yaşanmaz kılmak için ellerinden geleni yapıyorlar.

Bazen düşünüyorum insanoğlu yaşadığı dünyaya karşı çok nankör!

Bu nankörlüğün, bu umursamazlığın, rant uğruna çevre katliamlarına doğa elbette kendi usulüyle bir gün yanıt verecek.

Umarım o gün gelmeden, insanoğlunun aklı başına gelir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu yazı toplam 1285 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim