ÖZEL HABER/AKSAN'IN 'ULUSAL YÜKSELİŞ ANITI' MÜCADELESİ

Akdeniz Gençlik Sanat ve Eğitim Derneği AKSAN Proje Koordinatörü Özer Satılmış Özgüç, özellikle Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne yazdıkları yazılarda konuya dikkat çektiklerini belirterek, konuyla ilgili henüz bir çözüme ulaşamadıklarını bildirdi. Büyükşehir Belediyesi'ne yazdıkları yazılarda Anıtın üzerine çıkılarak anıtsal yazılara ve anıt parçalarına zarar verildiğini, Anıtın üzerinin adeta çocuk bahçesi gibi kullanıldığını belirttiklerini ve gereğinin yapılmasını talep ettiklerini, ancak bu güne kadar herhangi bir netice alamadıklarını bildirdi.

Özgüç gazetemize yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Antalya İl Emniyet Müdürlüğü ihbar hatlarına anlık durum, çeşitli zamanlarda tarafımızdan bildirilmişti. Bu müracaatlarımızı dikkate alan Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığı ve Antalya Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri duruma müdahale etmiş; an itibarıyla anıta çıkanlar uyarılmış ve çıkmalar geçici olarak önlenmişse de problem çözülebilmiş değildir. Bu şekildeki uygulamalarla çözülmesi de mümkün görülmemektedir."

Özgür Satılmış Özgüç daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Büyükşehir Belediyesi'nin; ileride daha vahim sonuçların ortaya çıkmaması için bazı tedbirler alması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun için de öncelikle ilgili raporda belirtilenlerin yapması gerektiğidir. Bu konuda şu ana kadar yapılanlar ve yapılması planlananlar hakkında tarafımız ve kamuoyunun bilgilendirilmesi etik bir uygulama olacaktır. İlgili raporda sadece bir maddede eksik gördüğümüzü ifade ediyoruz. Raporun ilgili maddesinde, 'Anıtın farklı noktalarında yer alan kazıma yöntemi ile yazılmış tarihlerin görünürlüğünün azalmasının atmosferik etkenlere bağlı doğal aşınma süreci olduğu kanaatine varılmaktadır. Bu alanlarda insanlardan kaynaklı tahribat izlerine rastlanmamıştır.' ifadesi vardır. Ancak yerinde yaptığımız tespitlerde bu maddenin bir bölümünün eksik olduğu kanaatindeyiz. Çünkü anıtın kaidesinde birden fazla yerde, insan eli ile kazınmış ve zarar verilmiş bölümler bulunmaktadır. Bu husus tarafımızca fotoğraflı olarak tespit edilmiştir."

Anıtın etrafına yapılması gereken su maniası hususunda örnekler sunduklarını belirten Özgüç, " sunduğumuz su mâniası güzel ve estetik bir görüntü veriyor. Ancak bu daha dikkatli çizilmeli. Çünkü bizim tezimiz kaideyi oluşturan taş blokların da eserin parçası olduğu ve bu merdiven gibi görünen taş blokun anıt ile birlikte düşünülmesi gerektiği şeklindedir. Bu havuzlu mânia çiziminde bu hususa dikkat edilmemiş. Yani havuz bölümü anıtı bütünü ile çevrelemelidir. Burada bir kısmı su altında kalmış gibi anlaşılıyor. Su ve benzeri mânia uygulamasının anıtın kaidesini oluşturan taş bloklara zarar vermeyecek şekilde yapılması önemlidir" dedi. 

Antalya Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Daire Başkanlığı'nın kendilerine; "talepleriniz birimimizce detaylı olarak incelenmiş ve peyzaj konusunda çözümlenememektedir.” şeklinde cevap verildiğini ifade eden Özgüç, konuyla ilgili şunları söyledi:

" Bu cevap Peyzaj Mimarlığı ve Kamu Yönetimi Bilimi gibi bilim disiplinlerine göre doğru değildir. Çünkü benzer anıtlar vardır ve gayet de güzel mânia ile anıta zarar verecek dış etkenlerden korunabilmektedir. “Çözümlenememektedir” demek, Anıta zarar verilmesine göz yummak veya zarar verilmesinin önlenemeyeceği anlamına gelmektedir. Anıt ileriki zamanlarda bu dış etkenlerden zarar görürse konu, görevi ihmal noktasına ve 5816 sayılı kanuna göre gerekli önlemlerin alınmaması durumu ile karşılaşılmasına yol açacaktır. Bilim İnsanları ve yöneticiler problemi çözmek için vardır. Problemi savsaklamak, ötelemek, ciddiye almamak, küçümsemek, çözümsüzlük yaratmak asla kabul edilemez. Bu; bilime ve temsil ettiği makama da haksızlıktır. Bu suçu isteyerek ya da istemeyerek, bilerek ya da bilmeyerek işleyenler hakkında Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın doğrudan tahkikat açarak gerekli işlemleri yapmasını öneriyoruz. Aksi takdirde ileride olması muhtemel olumsuz gelişmelerden ve anıtın zarar görmesinden, ana heykel grubunun içeriye çökerek yıkılmasından ve insanların sağlıklarının tehlikeye düşmesinden dolayı ortaya çıkacak hukuki durum ile karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır. Bu uyarımız bir vatandaşlık görevidir."