Bugün 27 Nisan 2024 Cumartesi
  • Antalya15 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2440.177
    %0.51
  • Dolar
    32.4575
    %-0.23
  • Euro
    34.7559
    %-0.63
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
“Çalışmadan başarı olmaz”
12 Mayıs 2019 Pazar 15:41

“Çalışmadan başarı olmaz”

Ömrünü eğitim öğretime adayan Bil Koleji kurucusu Aydın Vural, öğrenci ve velilere altın değerinde tavsiyelerde bulundu. Vural; planlı, programlı ve disiplinli bir şekilde çalışmadan başarılı olunamayacağının altını çizdi.

1986 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili Edebiyatı Bölümünü bitirdikten sonra eğitim öğretimden hiç kopmayan Aydın Vural, ömrünü öğretmenliğe adamış birisi. Türkçe öğretmenliği yapan Vural’ın hayatının önemli bir bölümünü dershanecilik oluşturuyor. Dershanelerin dönüşüm süreciyle birlikte sahibi olduğu dershaneyi Temel Liseye dönüştüren Vural, şimdi de İstanbul Aydın Üniversitesi’nin bir markası olan Bil Koleji’ni Antalya’nın Konyaaltı ilçesinde kurarak ömrünü adadığı eğitim öğretim hayatından kopmadan yoluna devam ediyor. Bizde sizler için eğitim öğretime ömrünü adayan, engin tecrübesiyle dikkat çeken Vural ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Gelin hep birlikte Vural’ın sorularımıza içtenlikle verdiği cevaplara bir göz atalım.

 

DERSHANELERİN DÖNÜŞÜM SÜRECİYLE İLGİLİ NASIL BİR HAZIRLIK YAPTINIZ?

Dershanelerin dönüştürüldüğü temel liseler hem okul hem de kurs olarak biçimlenmişti. 4 yıl önce başlayan dershanelerin dönüştürülmesi süreci bu yıl 2018 – 2019 eğitim öğretim döneminin sonunda bitiyor. Yani temel liseler kapanıyor. Temel liselerde günlük 7 saat ders vardı. 7 saatin üzerine de 3 saat kurs yapıyorduk ve öğrencileri üniversite sınavlarına hazırlıyorduk. Antalya’nın Konyaaltı ilçesinde Bil Temel Lisesi olarak ilk biz açıldık. 4 yılda çok büyük başarılara imza attık. Örneğin geçtiğimiz yıl Konyaaltı’nda dilde ilçe birincisi, sayısalda ilçe ikincisi ve TM’de ilçe üçüncüsü olduk. Pek çok okul olmasına rağmen sınırlı olanaklarımızla bu başarıyı elde ettik. Bunda öğrencilerimizin özverisi, öğretmenlerimizin performansı çok etkili oldu.

 

İYİ ÜNİVERSİTELERİ KAZANAN ÖĞRENCİLERİNİZ VAR MI?

Biz öğrencileri puanla alamadığımız için yani müracaat eden her öğrenciyi almak zorunda olduğumuzdan dolayı ilk 100’de öğrencimiz yok ama çok iyi üniversiteleri kazanan öğrencilerimiz elbette var. Tıp fakültelerine, İTÜ, ODTÜ gibi Türkiye’nin sayılı üniversitelerine çok sayıda öğrenci gönderdik. Bu yıl da göndereceğiz. İsteyen öğrenciler için özel okullar gerçekten çok iyi işler yapıyor.

sam_7750.jpg

KOLEJİ YENİ AÇTINIZ HERHALDE

2018 – 2019 eğitim öğretim yılında Bil Koleji Fen ve Anadolu Lisesi’ni açtık. Burada 40 saat dersimiz var. 12’nci sınıflara günde 8 saat ders veriyoruz. 8 saatin dışında kurs yapıyoruz ve saat 05.30’a kadar hem öğrenciler hem de öğretmenler okulda kalıyor. Birebir etüt yaparak test çözerek üniversite sınavına hazırlanıyorlar. Ağustos’tan itibaren her hafta Cumartesi günü deneme sınavı uyguluyoruz. Bu da yaklaşık 30 - 32 deneme sınavı demek. Bunu belki de Türkiye’de ilk ve tek yapan biziz. Öğrenciler deneme sınavlarıyla üniversiteye en iyi şekilde hazırlanıyor. Yine Bil Koleji’nin kendi üniversite hazırlık yayınları, konu anlatımlı kitapları, konu testleri ve soru bankaları var. Öğrenciler bunlarla da pekiştirme yapabiliyorlar. Bizden mezun olan öğrenciler İstanbul Aydın Üniversitesi gibi üniversitelere yüzde 50 burslu olarak gidiyorlar. Bu da çocuklarımız için iyi bir alternatif.

 

BÜTÜN ÖĞRENCİLER YARARLANIYOR MU BU BURSTAN?

Bil Koleji’nden mezun olan bütün öğrenciler yararlanıyor. Mustafa Aydın öncülüğünde kurulan İstanbul Aydın Üniversitesi, şuanda en çok tercih edilen vakıf üniversitesi. Yani 40 bin öğrencisiyle Türkiye’deki en önemli üniversitelerden birisi. Bütün bölümleri olan ve Türkiye’nin eğitimine yön veren bir eğitim kurumu. Kıbrıs’ta da İlim Üniversitesi devralındı. Öğrencilerimiz Kıbrıs’ta da aynı olanaklara sahipler. Yüzde 50 burs veriliyor ama tıp fakültesine, diş hekimliğine, eczacılığa, hukuk fakültesine verilmiyor. Çünkü, bunlar çok talep gören bölümler. Birde bu bölümlerde puan çok yüksek. Bunların dışındaki yayınlanan bütün mühendisliklerde, bölümlerde yüzde 50 burs olanağı var. Zaten öğrencinin puanı yüksek olursa üniversitenin bursuyla girebiliyor.

  

BİL OKULLARININ ANTALYA’DAKİ İLK KURUCUSU SİZ MİSİNİZ?

Evet benim. 4 yıl önce Bil Temel Lisesi olarak açtık. 4’ncü yılda Bil Koleji’ni faaliyete geçirdik. Şuanda Antalya Kumluca’da, Demre’de, Alanya’da, Muratpaşa ve Konyaaltı’nda okullarımız var. Türkiye genelinde 132 okul bulunuyor. Yani Türkiye’nin büyüyen markası diyebiliriz.

sam_7744.jpg

HEDEFİNİZDE NASIL ÖĞRENCİLER YETİŞTİRMEK VAR?

Ben öğrencilerin her zaman fizik, matematik öğrenebileceğini ama saygı, ahlak, dürüstlük gibi insan olma becerilerini her zaman kazanamayacaklarını düşünüyorum. Toplumsal ilişkilerde ülkemizin geleceği için de önce insana ihtiyaç var. Yani birbirlerine selam veren, güler yüzlü, toplum içinde nasıl hareket etmesi gerektiğini bilen bireyler yetiştirmek istiyoruz. Bil Koleji’nden mezun olanların öncelikle insan olmasını istiyoruz. Ben Türkçe öğretmeniyim. Çalışkan bir öğrenci kısa sürede sıfatı, zamiri, edatı, bağlacı en iyi şekilde öğrenir ama iyi bir insan olamazsa bu öğrendiklerinin hiçbir değeri yok. Bakıyorum bazı okullar sadece öğretime ağırlık veriyor. Bunlar tabi ki önemli öğreteceğiz ama eğitimin de çok önemli olduğunu düşünüyorum.

 

EĞİTİMCİLİĞE İLK BAŞLADIĞINIZ YILLARDAN BU ZAMANA GELDİĞİNİZDE EĞİTİM SİSTEMİNDE NASIL BİR DEĞİŞİM GÖRÜYORSUNUZ?

Bunu sadece Türkiye bakımından düşünmek doğru değil. Global düşünmek gerekiyor. Çünkü, teknoloji hızla gelişiyor. Eskiden biz öğretmenliğe başladığımızda test, soru bankası yoktu. Akşamları elle yazdığımız soruları teksir makinalarıyla çoğaltıp test olarak öğrenciye sunuyorduk. Yılda 1 defa deneme sınavını zor yapıyorduk. Bilgiye ulaşmak çok zordu ama bilgi çok değerliydi. Öğrenci bilgiyi derste öğrenmesi gerektiğini biliyordu. Eve gittiğinde açabileceği bir bilgisayarı, cep telefonu veya yararlanabileceği kaynağı yoktu. O nedenle öğretmeni daha iyi dinliyordu. Geçmişte üniversiteye hazırlanan öğrencilerin daha bilinçli olduğunu düşünüyorum.

Bu dönemde en önemli problemlerden birisi teknoloji bağımlılığı. Biz sabah gelen öğrencinin cep telefonlarını topluyoruz. Onların halini görseniz acırsınız. Sanki elinden oyuncağı, yiyeceği alınmış, aç bırakılmış gibi hissediyorlar. Her teneffüs çeşitli bahanelerle telefonunu istiyorlar. Buna engel olmaya çalışıyoruz. Dünyanın gelişimine paralel olarak Milli Eğitim Bakanlığımız da yeni uygulamalar yapıyor, eğitim sistemimizi geliştirmeye çalışıyor fakat nüfus artışı, üniversite sınavına giren öğrenci sayısı çok fazla. Herkesin lise mezunu olmasını istediğimiz için eğitim öğretimle ilgili olmayan öğrencilerde sistemin içerisinde. Yeni Milli Eğitim Bakanımızla pek çok şeyin daha güzel olacağına inanıyorum. Çünkü, 2023 vizyonuyla birlikte atölyelerin kurulması, el becerilerinin geliştirilmesi, robotik yazılım, kodlamaya önem verilmesi amaçlanıyor. Çocukların sadece öğrenme değil, eğitilme süreçlerine de katkıda bulunmaları isteniyor. Bunda başarılı olunacağını düşünüyorum ama yılmamak, çok çalışmak, herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.

sam_7759.jpg

ÇOCUK YETİŞTİRMEDE AİLELERE NE GİBİ TAVSİYELERİNİZ VAR?

Çocuklar yetiştirilirken, ‘Biz sahip olamadık onlar sahip olsun, geç kaldı ama birazcık daha uyuyuversin, arkadaşlarının yanında mahcup olmasın şu telefonu da alıverelim’ gibi her türlü istekleri yerine getiriliyor veya getirilmeye çalışılıyor. Örneğin okulda 7 çeşit yemek çıkıyor. Çocuk bunları beğenmiyor tost yiyor. Çocuk evde düzenli yeme alışkanlığına sahip olsa hiçbirini beğenmemesi mümkün değil. Velilerin, öncelikle çocuklarının büyüdüğünde nasıl birisi olmasını istediklerine dair bir ajandası olsun. Dünya vatandaşı olmasını, İngilizce, Fransızca, Almanca gibi 1 kaç dili iyi derecede konuşmasını sağlamak, çok iyi eğitilmesi, disiplinli olması gerekiyor. Çocuklarımızı elbette çok seviyoruz ama her istediklerini yapmak onlara yarar sağlamıyor bilakis zarar veriyor. O yüzden çocuklarımıza sahip çıkmalı, planlı, programlı, disiplinli olmalarını sağlamalıyız. Bunu da anaokulundan itibaren küçük yaşta sağlamak gerekiyor. Geleceğimiz olan çocuklarımızı iyi yetiştirebilirsek onlar bize mutluluk sağlayacaktır. Bende bir babayım. 2 tane çocuğum var ve onların mutluluğu benim hayata tutunmamı sağlıyor.

 

SINAV STRESİ YAŞAYAN ÖĞRENCİLER OLUYOR, ONLARA TAVSİYELERİNİZ NELERDİR?

Gerçek anlamda planlı, programlı olan bir öğrencinin stres yapmasına gerek yok. Stres yapan öğrencilerin pek çoğu 12’nci sınıfa kadar çalışmayan, son birkaç ayda ‘Ne yapacağım?’ diye eli ayağına dolaşan öğrencilerdir. Yani ilkokuldan itibaren belirli bir planla çalışan öğrencinin sınav kaygısı, korkusu olmaz. Çünkü, sorular 9, 10, 11, 12’nci sınıfların müfredatından soruluyor. Uzaydan sorular getirilmiyor. Derslerini çok iyi dinler ve günü gününe çalışırsa sınav kaygısı olmaz. Zaten çok iyi olan öğrencilerin yaşadığı ufak tefek kaygıları, altyapısı, bilgisi olduğu için biz çözebiliyoruz. Soruların yapabileceği sorular olduğunu görünce kısa sürede kaygısını yeniyor. Yeterince hazırlanmayan çocuğun soruları çözemedikçe kaygısı daha da artıyor. Birde bazı şeylerin üzerini küller, görmezden gelir, ‘Yaparım ben’ deriz. Öyle olmuyor. Çok çalışmak gerekiyor. Çalışmadan başarılı olmak mümkün değil. Birde her ana baba ‘Benim çocuğum doktor, avukat, mühendis olsun’ istiyor. Bu ülkede her meslekte çalışacak insana ihtiyaç var. Bir kişi işini severek yapıyorsa başarılı olur, başarılı olduğu için de mutlu olur. Onun için çocukları ilkokuldan itibaren yeteneklerine göre sınıflandırmak gerekiyor. Diğer meslekler de özendirilmeli. Çocukların gelişimlerine paralel olarak velilerin rehber öğretmenlerle iletişim kurması ve ona göre yönlendirmek gerekir. Eğitimde amaçlarla araçlar birleştirilmeli.

 

PEKİ ÇOCUKLAR MATEMATİKTEN KORKMALI MI?

Matematik korkulan bir ders olmamalı ama daha çok zaman ve emek harcanmalı. Çünkü, matematikte 4 işlemi, çarpım tablosunu bilmeden bir üst konuya geçemezsiniz. Tarih, coğrafya okunarak yapılabiliyor ama matematik için çok iyi bir altyapıya, disipline, sırayla gitmeye ihtiyaç var. Birde farklı zeka tipleri var. Bir kısmımızın sağ, bir kısmımızın da sol beyni daha fazla çalışıyor. Bunun için bilimsel verilerle çocukların yönlendirilmesi gerekir. Edebiyat biraz daha soyuttur ama gerçek bir algılamayla matematiğin reel olduğunu düşünüyorum. Hayat matematiktir.

 

SON OLARAK NE SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?

Biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, öğretmenleri olarak gelecekte ülkemizin dünyada söz sahibi olmasını istiyoruz. Fakat ülkenin iyi bir yere gelebilmesi için iyi yetiştirilmiş nesillere ihtiyaç var. Ülkesini seven, çalışkan, yalan söylemeyen, riyakar olmayan, sevgi ve saygı çerçevesinde yetişen gençlere ihtiyacımız var. Genç bir toplumuz ama işsizlik giderek artıyor. Niye artıyor? Herkes doktor, mühendis olmak istiyor. Temizlik görevlisi olmak istemiyor. Ben güvenlik görevlisi arıyorum ama bulamıyorum. Hizmetli kadrosuyla birisini almak istiyorum ama gelenlerin hepsi üniversite mezunu. O yüzden hepimizin eğitim öğretime ciddi yaklaşması gerekiyor. Eğitim sistemi ve müfredat çok fazla değişmemeli. Ufak tefek eklemeler yapılıyor ama Fransa’da eğitim sistemi 180 yıldır değişmiyor. Bizde de eklemeler, yenileştirmeler, dünyaya uyum olacaktır elbette ama eğitim sisteminin her seçimle birlikte değişmesinin doğru olduğunu düşünmüyorum. RÖPORTAJ: YUSUF KATRAĞ

sam_7760.jpg

Bu haber toplam 37469 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim