Eyüp Koçak / Muhabir Türk

 Muhalefetin Cumhurbaşkanı Muharrem İnce’ye karşı gösterdiği refleksi anlıyorum. Uzun bir aradan sonra ilk kez bu kadar zor durumdalar. 16 yıl sonra ilk kez alternatif bir isimle mücadele etmek, onlar için de güç bir durum. Sadece alternatif bir isimin olması değil; ekonomideki son durum, işsizlik, artan enflasyon karşısında da hükümetin yapabileceği pek bir şey yok. 

Elbette ekonomideki bu kötü gidişata dur demek için çırpınıyor olabilirler, ellerinden gelen her türlü çabayı da gösteriyor olabilirler ama ne yaparlarsa yapsınlar, yapılanlar anketlerdeki ibreyi yükseltmeye yetmiyor. Ortaya sundukları güçlü deliller, bugün toplumun kulak tıkadığı şeyler haline geldi.  

24 Haziran’a çok az bir zaman kaldı.  

Günler günleri kovaladıkça, liderler arasındaki sert çekişmeler zaman zaman yerini sürtüşmeye bırakıyor.  Bu seçimlerde Muharrem İnce’nin miting performansını mümkün olabildiğince takip etmeye çalıştım. Vatandaşlarla olan diyaloguna, vatandaşların ona gösterdiği ilgiye özellikle dikkat ettim.  Özellikle Muharrem İnce’nin Antalya mitingi bana göre çok dikkat çekiciydi. Alanı dolduran yüz binlerin değişim talebi, Kepez’de de kendini gösterdi. Muharrem İnce, rakip Erdoğan’ı köşeye sıkıştırmış durumda.  Her söylediği vatandaşta karşılık buluyor. Çünkü toplum yanlış giden şeylerin farkında! Muharrem İnce toplumu yakından ilgilendiren konulara değiniyor.  Özgürlükten, adaletten, ekonomiden, bilimden bahsediyor. Bu kavramlar, toplumun uzunca bir zamandır özlem duyduğu duygular.  Cumhurbaşkanı Muharrem İnce’nin Antalya mitingi,  Antalya açısından da önemli… Herkesin bireysel hareket ederek alanı doldurduğu yer, iktidar partisi için de önemli bir mesaj bence. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun da ifade ettiği gibi, bir dip dalga geliyor gibi. Bu dalgada kimin sörf yapıp kimin altında kalacağını gerçek anlamda sandıklar gösterecek. 

Yani siz ortada dolanan anketlere asla güvenmeyin.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da miting meydanlarında uzun zamandır takip ettim.  Gerek televizyondan, gerek sosyal medyadan gerekse alandan hemen hemen her mitingini izlemeye çalışıyorum.  Erdoğan’ı bu konuda kim yönlendiriyorsa gerçek anlamda ona kötülük ediyor. Çünkü Erdoğan’ın her miting performansı, aslında Muharrem İnce’ye yarıyor. Erdoğan ne kadar miting meydanlarını doldursa da, ne kadar muhalefete saydırsa da, ortaya koyduğu argümanlar kendisini ifade etmeye yetmiyor. Çünkü 16 yıldır ülkeyi idare eden birisi olarak; daha farklı, daha çözümcü bir yaklaşım içerisinde olması gerekir.  Miting meydanlarında hain /vatansever tartışmasının Ak Parti’ye bir getirisi olmaz.  Ben Erdoğan’ın yerinde olsam, Muharrem İnce’ye dönük asla bir kelam etmem. Çünkü 16 yıldır bu ülkeyi ben idare ediyorum.  Ülkede çok ciddi sorunlar var. Bu sorunları bir an önce ortadan kaldırmam gerekiyor refleksiyle hareket ederim. Üstelik Erdoğan’ın mitingde yaptığı pek çok konuşma ile televizyonlara verdiği demeçler arasında da farklar var.  Ve bu farkı gerek ekran başındaki, gerekse meydanları dolduranlar fark ediyor. Mesela bir bedelli açıklaması var. Bir bakıyorsunuz bedelliye karşı çıkıyor, bir bakıyorsunuz bedelliyi çıkarmalıyız diyor. 24 Haziran’dan sonra bu işin üzerinde duracağız demesi, kendisine artı puan getirmez. Bir işi yapacaksa hemen yapmalı. 

Erdoğan’ın yaptığı çok büyük bir yanlış daha var.  Toplumu kendisine inananlar, inanmayanlar diye ikiye ayırıyor. Kendilerine inananları vatansever, inanmayanları hain ilan ediyor. Oysa kendisini iktidara taşıyacak bir kitle varsa, o da gerçek anlamda O’na inanmayanlar!  Onları ikna etmek, onlara kendisini ifade etmek yerine topyekûn yok sayması çok büyük bir stratejik hata. Seçimlerde iktidar olsa dahi bu tarz ve yaklaşımı bırakıp, bir an önce kendisine inanmayanlarla sulh yapması gerekir. Özellikle son 5 yıldır iktidar bu hatanın dibine düşmüş durumda.  Bunun dışında mitinglerde özellikle HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’a yükleniyor. Muharrem İnce’yi Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etmekle suçluyor.  O’nun PKK’nın temsilcisi olduğunu, bölücü olduğunu savunuyor.  Böyle bir tanımlama gerçek ise, Selahattin Demirtaş nasıl Cumhurbaşkanı adayı olabiliyor diye soran ve seçimde oy kullanacak insan var, hatırlatmak istedim. Erdoğan, eğer bu seçimin galibi olursa ilk işi kendi etrafındaki yalakalardan kurtulmak olmalı.  Çünkü etrafında yalamaktan başka bir şey yapmayanlar, kendisine en fazla zararı dokunacak olanlar bunu bilmeli. Eğer gerçek anlamda zaferini taçlandırmak istiyorsa farklı görüş ve önerilere açık olmalı. Yalakalara değil, işini bilenlere itibar etmeli. 
Yarın da Meral Akşener’e değiniriz. 
Sağlıcakla kalın.