Bugün 02 Mayıs 2024 Perşembe
  • Antalya21 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2391.91
    %-1.46
  • Dolar
    32.3216
    %-0.58
  • Euro
    34.6843
    %-0.51

Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

Hem turizm, hem tarım mı?

17 Kasım 2023 Cuma 00:05

 

            Antalya’yı tanımlarken;  ilk kullandığımız ifade; bir turizm şehri olduğu yönünde…

  649 kilometre sahil şeridine sahip bir şehrin turizm kimliğiyle ön plana çıkması elbette ki olması gereken bir konu.

            Antalya’yı diğer şehirlerden ayıran en büyük özelliği hem turizm için, hem tarım için, hem de tarihi potansiyel için son derece uygun bir şehir olması.

            Sanayi ve ticarette geri planda kalan Antalya’da deniz potansiyelinin de yeterinde değerlendirildiği düşünülemez.

            Öte yandan besiciliği de yabana atmamak gerek…

            Akseki, İbradı, Manavgat, Elmalı, Korkuteli gibi ilçelerimiz besicilik açısından son derece uygun yerleşim birimleri.

            Ancak; Antalya bu özellikleri ve güzellikleri ile sürekli ön plana çıkarken özellikle kent planlamasında o kadar çok yanlışlar yapıldı ki!

            Halen yapılmaya da devam ediliyor…

   Maalesef Antalya’yı son 35-40 yılda o kadar çok betonlaştırdık ki, o hızla ağaçlandırma seferberliği başlatmamız kaçınılmaz bir gerçek…

            80’li yıllarda Antalya bir turizm şehri değildi…

            80’li yılların sonuna doğru yeni yeni oteller yapılırken, özellikle deniz kenarına yakın yerleşim birimlerinde de tarımdan turizme doğru küçük ölçekli eğilimler olmaya başladı.

            90’lı yıllarla birlikte artık turizm sektörü şekillenmeye ve hızla hareketlenmeye başladı.

            Bu yönelimle birlikte tarım alanları imara açılmaya, narenciye bahçeleri yapılaşmaya açılmaya başladı.

            İşte tam da bu noktada narenciye şehri Antalya, ‘’Betonkent’’ diye anılmaya başladı.

Oysa çok değil 30 – 40 yıl öncesinde Antalya’yı tanımlarken ‘’Narenciye bahçeleriyle iç içe olan bir şehir’’ tanımlaması yapılıyordu…

            Özellikle bugün beton bloklarla donatılmış yüksek binalar olmadan önce Muratpaşa Lara bölgesinin her alanı portakal ve narenciye ağaçları ile doluydu.

            Burhanettin Onat, Yeşilbahçe, Fener, Güzeloba ve Barınaklar gibi yerleşim alanlarında yeşil dokudan mis gibi portakal kokusu geliyordu.

            Turizmdeki çok katlı yapılaşma eğilimi sonrası portakal ağaçlarının yerini beton bloklar aldı!

            Ve bugün geldiğimiz noktada sınırlı sayıda cadde ve sokakta kaldırımlara dikilen sembolik ağaçlar sayesinde portakal çiçeğinden gelen kokuyu anımsayabiliyoruz!

                                    Muratpaşa’daki planlama yanlışlıkları, çarpık yapılaşma maalesef kent sembollerini adeta yerle bir etti!

            Lara bölgesi o kadar çok kötü planlandı ki; çarpık yapılaşma her yönüyle kendini gösteriyor…

            Kepez ilçesinde de ciddi bir yapısal tıkanıklık göze çarpıypr.

   Bu konuda yerel belediyecilere büyük görev düşüyor. Antalya’yı betonkent imajından kurtarmak gerekiyor.

 

Bu yazı toplam 436 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim