Bugün 26 Nisan 2024 Cuma
  • Antalya28 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    2435.681
    %0.33
  • Dolar
    32.5203
    %-0.13
  • Euro
    34.8906
    %-0.16
Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
“Fiyat artışları maliyetlerin altında kaldı”
25 Eylül 2019 Çarşamba 17:01

“Fiyat artışları maliyetlerin altında kaldı”

Son 20 yılda ekonominin kötüye gidişini frenleyen tarım sektörünün ekonominin hızlandığı dönemlerde bu hızlanmadan yeterince pay alamadığını vurgulayan Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, son 1 yıldaki ürün fiyat artış hızının girdi

Son 20 yılda ekonominin kötüye gidişini frenleyen tarım sektörünün ekonominin hızlandığı dönemlerde bu hızlanmadan yeterince pay alamadığını vurgulayan Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, son 1 yıldaki ürün fiyat artış hızının girdi maliyetlerindeki hızın altında kaldığını söyledi.

 

Antalya Ticaret Borsası’nın Eylül ayı olağan meclis toplantısı, Meclis Başkan Yardımcısı Abdullah İnan başkanlığında dün borsa meclis salonunda gerçekleştirildi. 1 aylık faaliyetlerle ilgili üyelere bilgi verilen toplantıda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, son 20 yıllık geçmişte tarım sektörünün ekonominin kötü gidişini frenleyen ve direnci artıran bir performans sergilediğini söyledi. Tarımın ekonominin hızlandığı dönemlerde ise bu hızlanmadan payını yeterince alamadığını kaydeden Çandır, son 1 yıldaki ürün fiyat artış hızının girdi maliyetlerindeki hızın altında kaldığını ifade etti.

 

“SEKTÖR EKONOMİNİN KÖTÜ GİDİŞİNİ FRENLEDİ”

Uzun süredir tarımın stratejik bir sektör olduğunu, bunun gerektirdiklerinin yapılması ve direncinin güçlendirilmesi gerektiğini dile getirdiklerini hatırlatan Çandır, “Nitekim bu ayın başında TÜİK’in açıkladığı 2. çeyrek büyüme rakamlarına göre genel ekonomimiz, Temmuz meclisinde paylaştığımız beklentiye uygun olarak, yüzde 1,5 küçülürken tarım ise yüzde 3,4 büyümüştür. Bunun benzerini 2009 yılında da yaşamıştık. Sektörümüzün bu özelliğini 2 dönemle değil, son 20 yıllık geçmişle değerlendirecek olursak sektörümüz; ekonomimizin kötüye gidişini frenleyen ve direncini artıran bir performans göstermiştir. Ekonomimizin hızlandığı dönemlerde ise bu hızlanmadan payını yeterince alamamıştır” dedi.

sam_9885.jpg

“ÜRETİM VE TİCARET YAPANLAR DAHA FAZLA BORÇLANMAK ZORUNDA”

Tarımsal üretim ve ticaret faaliyetlerinin zor zamanlarda hatırlandığına ve öne çıktığına dikkat çeken Çandır, “Bunu belirli ölçülerde anlıyoruz. Çünkü sektörümüz toplam olarak faaliyetlerini her koşulda sürdürmeye kararlı bir sektördür. Kendi kontrolünde olan ya da olmayan zorluklara karşı direnci nispi olarak yüksektir. Açıkçası başka da alternatifi yoktur. Ayrıca nispi olarak kanaatkar ve talepleri daha mütevazi olan bir sektördür. Bu 20 yıllık geçmişte girdi maliyetleri artışıyla ürün fiyatları artışı arasında hala aleyhimizde ciddi bir açıklık bulunmaktadır. Son 1 yılda da ürün fiyatlarındaki artış hızı, girdi maliyetlerindeki hızın altında kalmıştır. Yani tarımsal üretim ve ticaretle uğraşan insanlarımız elde ettikleri gelirin çok büyük bir bölümünü tedarikçilerine devir etmektedir. Hatta bu devir öyle boyutlara ulaşmıştır ki tarımsal fiziki kapasite aynıyken faaliyetleri sürdürebilmek için daha fazla borçlanmak kredi kullanmak zorunda kalınmaktadır. Son açıklanan yurtdışı üretici enflasyonu rakamının aylık yüzde eksi 1,41 ve yıllıkta ise yüzde eksi 2,94 olarak ilan edilmesi gelecekteki maliyet yükü itibariyle bizleri umutlandırmıştır. Çünkü bildiğiniz gibi girdilerimizin önemli bir kısmı dövize bağlıdır” diye konuştu.

 

“FAİZ DÜŞÜŞLERİ UMUT OLDU”

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun Temmuz ayındaki 425 baz puanlık indirimin ardından Eylül ayında da 325 baz puanlık daha indirimde bulunduğunu ve böylece son üç ayda politika faizinin 750 baz puan gibi ciddi oranda düşürüldüğünü hatırlatan Çandır, şunları dile getirdi:

“Buna rağmen dövizde ciddi bir yükselişin yaşanmamasının iki önemli nedeni bulunmakta. Bunlardan ilki; küresel para politikalarının hızla gevşeme moduna girmesi olurken ikincisi ise Eylül ayından itibaren enflasyonda baz etkisi dolayısıyla yaşanması beklenen düşüş eğilimi olmuştur. Bu politika faizi düşüşleri bir taraftan iş dünyası için diğer taraftan da tüketiciler için bir umut oluşturmuştur. Özellikle kamu bankaları liderliğinde düşük faizli kredi sağlama eğilimini görmekteyiz. Ancak bunun özel kesim bankacılığına yansımaları oldukça sınırlı kalmıştır. Öyle ki özel kesim bankacılığında yıllık kredi kullandırımı azalırken kamu bankalarında kredi kullandırımı artmıştır.”

 

“SUSAM DESTEKLERİ ARTIRILMALI”

Antalya’nın yaklaşık 50 bin dekar alanda 3 bin 500 tonluk susam üretimiyle ülke susam alanlarının yüzde 19’unu, üretiminin ise yüzde 20’sini karşıladığını kaydeden Çandır, susam hasadının başladığına dikkat çekti. “Yerli susam 15-16 TL aralığında ithal susam ise 8-10 TL aralığında fiyatlanmakta” diyen Çandır, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Geçtiğimiz yıl bölgemizde faaliyet gösteren tarım kredi kooperatiflerinin de susam almaya başlamasıyla fiyatta yüzde 40 düzeyinde artış yaşamıştık. Bu artış özellikle Manavgat’taki üreticiyi motive etmiş ve daha fazla susam ekmesini sağlamıştır. Ancak dövize endeksli bulunan ilaç, gübre, mazot gibi girdiler ile işçi maliyetleri üretmenin cazibesini düşürmekte. Üretimin cazip olabilmesi için verilen emek karşılığında yüzde 40-50’yi aşmayan maliyetlerle çalışılması gerekli. Yüzde 80’in üzerinde dışa bağımlı olduğumuz susam üretiminin geliştirilebilmesi için kısa vadede; susam desteklerinin artırılması ve aynı dönemde üretimi yapılan diğer ürünlerin desteklerinin azaltılması gerekiyor. Toplu üretim ve planlamayı motive eden desteklerin sunulmalı, ardından makineli tarıma geçişe olanak sağlanmalı. Susam üretiminde kullanılacak ilaç, gübre ve mazot gibi girdi maliyetler ciddi düzeyde sübvanse edilmeli. Susam ve diğer tarım işlerinde çalışmayı cazip hale getirecek sosyal güvenlik uygulamaları üretimi artıracaktır.”

sam_9883.jpg

“SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ”

Sektörlerde yaşanan sorunlara da dikkat çeken Çandır, “Borsamız üyesi süt kooperatifleri ve zeytinyağı üretim tesisi sahipleriyle yaptığımız toplantılardaki ortak sorunlar; başta elektrik olmak üzere maliyetlerin geçen yıla oranla en az yüzde 50 düzeyinde arttığı yönünde. Bunlar dışında zeytinyağcılar; tağşişli yağ, atık yönetimi ve zararlılarla mücadelenin yanı sıra fiyat konularında görüş alış verişinde bulundular. Süt kooperatifleri ise; satış sonrası alacaklarındaki vadelerin uzaması, kalite ve standart nedeniyle süt sanayicileri tarafından fiyat kırma hacmindeki artışlar,  süt satılan firmalardan yem alma mecburiyeti, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Halk Süt projesinin biran evvel uygulamaya alınması ile çiğ sütün piyasaya arzının tamamen yasaklanması konularında görüş alış verişinde bulundular. Üyelerimizin sorunlarının çözümü için gerek süt gerek zeytinyağı konularında faaliyetlerimizi sürdüreceğiz” dedi.

 

“ENFLASYONDA VE MALİYETLERDE DÜŞÜŞ BEKLİYORUZ”

Ekim ayında sezon öncesi yaş sebze sektörü konulu sektörel analiz toplantısı gerçekleştirmeyi planladıklarını bildiren Çandır, “Geçtiğimiz üretim sezonunda domates başta olmak üzere artan yaş sebze fiyatları nedeniyle tüketicilerin bu yıl kışlık salça ve sos gibi konserve yapımına rağbet ettiğini görmekteyiz. Öyle ki piyasada konserve kapağı kalmadığı yönünde haberleri hep birlikte izledik. Neredeyse bir kilogram domates fiyatına 1 adet kapak satıldığını gördük. Önümüzdeki dönemde enflasyonda ve maliyetlerde bir düşüş olacağı beklentisi kamuoyunda hakim. Umuyoruz ki bu beklenti gerçekleşir ve başta domates olmak üzere yaş sebze fiyatlarında üreticinin kazandığı tüketicinin zorlanmayacağı fiyatları yaşarız” diye konuştu.

 

SARIMSAĞA DİKKAT ÇEKTİ

Geçtiğimiz yıl soğan fiyatlarının çok konuşulduğunu hatırlatarak sarımsağa dikkat çeken Çandır, “Bu yıl görünen o ki sarımsağı konuşacak gibiyiz. Geçtiğimiz yıl birim fiyatlarının düşük olması nedeniyle ürünün daha az ekilmesi, iklim koşulları nedeniyle üretim bölgelerindeki ürünün azalması ve ithalat vergileri nedeniyle; yaklaşık 100 bin ton civarında tüketimimiz olan sarımsak, kalitesine göre 25 ile 40 TL arasında fiyatlanmakta. Bu sorunun temeli iktisatta örümcek ağı teoremi olarak da adlandırılan üreticinin bir sonraki üretim döneminde yüksek fiyatlı ürünü üretme isteğidir. Çözümün ise toplu üretim planlamasının yapılması ve bu planın uygulanması ile tarımsal desteklerin önceden açılanması ve zamanında ödenmesinden geçtiğini düşünmekteyiz” ifadelerini kullandı.

 

YÖREX’E 80 KENTİN KATILIMI KESİN

Son olarak 23 – 27 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek olan Yöresel Ürünler Fuarı YÖREX ile ilgili çalışmalarının devam ettiğini bildiren Çandır, “Fuarımızda şu an için 80 kentimizin katılımı kesinleşti. 23 – 27 Ekim tarihlerinde doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine yöresel ve coğrafi işaretli tüm zenginliklerin bir arada olacağı ve bu yıl 10. kez düzenleyeceğimiz fuarımıza tüm Antalyalıları ve o dönemde Antalya’da bulunacak herkesi bekliyoruz” dedi. HABER: YUSUF KATRAĞ

Bu haber toplam 1618 defa okunmuştur
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim