“Türkiye’nin markalara ihtiyacı var”

‘Şirketlerde Devamlılığın Metotları’ konulu bir konferans veren Kıraça Holding Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç, şirketlerin devamlılığı için aile bireylerinin ortaklıkla küçük bir şirkette toplanması, aile komitesi kurulması gerektiğini söyleyerek markalaşma ve kurumsallaşmanın şart olduğunu ifade etti. Aile komitesinde damat ve gelinlerin olmaması gerektiğini de belirten Kıraç, markalaşmaya vurgu yaptı.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) bünyesinde faaliyetlerini sürdüren TOBB Antalya Genç Girişimciler Kurulu tarafından, Kıraça Holding Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç'ın katılımı ile ‘Şirketlerde Devamlılığın Metotları’ konulu bir konferans düzenlendi. Dün, ATSO Atatürk Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen konferansta Kıraç, Koç Grubu’nu örnek göstererek şirketlerde devamlılığın nasıl sağlanabileceği hakkında tüyolar verdi. Konferansı başta ATSO Başkanı Davut Çetin olmak üzere çok sayıda işadamı takip etti. Aile şirketi olmanın, kurumsallaşma ve marka yaratmanın önemine dikkat çeken Kıraç, “Küçük bir şirketin içerisinde ailenin fertlerini toplayın. Aile komitesini yapın ama damatları ve gelinleri almayın. Marka olma mecburiyetiniz var. Kurumsallaşmanız şart” dedi. Kıraç’a teşekkür ederek Türkiye’de şirketlerin devamlılığının çok uzun sürmediğine işaret eden ATSO Başkanı Davut Çetin ise, “Üçüncü nesle geçen şirket sayımız yüzde 13’tür. Dördüncü nesle geçen de yüzde 3 civarında” diye konuştu.

“VEHBİ KOÇ, VAKIF KANUNU İÇİN ÇABA HARCADI”

Şirketlerdeki devamlılığı Vehbi Koç ve Koç Grubu üzerinden anlatan Kıraç, Koç Grubu çatısı altındaki çalışmalarından bahsetti. Öteden gelen bir vakıfçılık olmasına rağmen Özel Vakıflar Kanunu’nun 1967 yılında çıkarıldığını hatırlatan Kıraç, Vehbi Koç’un bu kanunun çıkması için çaba sarf ettiğini ve vakıfçılığa çok önem verdiğini bildirdi. Kanundan sonra kurulan ilk vakfın Türkiye Eğitim Vakfı olduğunu hatırlatan Kıraç, 234 bin çocuğun Türk üniversitelerinde bu vakıf sayesinde okuyarak mezun olduğuna ve 4 bine yakın da dışarıda okuyan kişi olduğuna dikkat çekti.

“HESSEYİ KARDEŞLER ALMIYORSA ALICISI VAKIFTIR”

Vehbi Koç’un, yapının vakıf içerisinde olmasının şirketin devamlılığı için önemli olduğunu görerek 1969 yılında Vehbi Koç Vakfı’nı kurduğunu söyleyen Kıraç, “Koç Vakfı kurulduğunda Koç ailesinin sahip olduğu büyüklüğün yüzde 10’una sahiptir. Çocuklarına kız erkek ayrımı yapmadan eşit bir bölümle hisse vermiş ve küçük bir şirkette kilitlemiştir. Aile hisselerini kardeşlere satmak mecburiyetindedir. Kardeşler almadığı takdirde alıcısı vakıftır” dedi.

“ÜÇÜNCÜ NESİLDEN SONRA VAKFIN HİSSE MİKTARI YÜZDE 60-70’LERE ÇIKTI”

Dördüncü nesle doğru ailenin ne kadar büyüyeceği veya küçüleceğinin bilinmediğini söyleyen Kıraç, üçüncü nesilden sonra Vehbi Koç Vakfı’nın hisse miktarının yüzde 60-70’lere çıktığını ifade etti.

“AİLE KOMİTESİNDE GELİN VE DAMATLAR YER ALMAZ”

Koç Grubu’ndaki Aile Komitesi’nin de çok önemli olduğuna işaret eden Kıraç, “Damatlar ve gelinler bu yapının içerisine girmez ve yalnız kardeşler vardır. Baba hayattaysa babanın, değilse annenin başkanlığında bu kurul devam eder. Böylece kardeşler bir şekilde konsensüsle hareket etmenin metodunu bulmuştur. Sistem kurulmuş ve halen yaşatılmaktadır” diyerek Koç Grubu’nun başarılarından bahsetti.

“BU YAPIYI BAŞLANGIÇTA KURMANIZ LAZIM”

Bu yapının başlangıçta kurulması gerektiğini kaydeden Kıraç, “Genç yatırımcılar olarak kademe kademe bir yerlere geleceksiniz ama bu yapıyı başlangıçta kurmanız lazım” uyarısında bulundu.

“ÇALIŞTIRDIĞINIZ KİŞİLERİ ÇOK İYİ SEÇMELİSİNİZ”

“Daima okumanız, iyi ve kaliteli adam yetiştirmeniz lazım” diyen Kıraç, “Yanınızda çalıştırdığınız kişileri çok iyi seçmeniz, dünyayı takip edecek kişilerden olmalarını temin etmeniz, onları zaman zaman değişik kurslara göndermeniz şarttır. Çünkü, dünya çok hızlı değişim içinde” ifadelerini kullandı.

“SENELİK VE 10 SENELİK PROGRAM OLMALI”

Kurumsallaşmanın da çok önemli olduğunu vurgulayan Kıraç, önemli noktaların profesyonellere emanet edilmesi, senelik ve 10 senelik program hazırlanması gerektiğine dikkat çekti.

“KENDİNİZİ MARKA HALİNE GETİRMELİSİNİZ”

Markanın önemine dikkat çeken Kıraç, “Türkiye’de üretilen şu üzerimdeki gömlek 150 lira. Bu bir marka olduğunda 400 lira, iyi bir marka ise 1000 lira oluyor. Dolayısıyla kendi markamıza ihtiyacımız var. Muhakkak kendinizi bir marka haline getireceksiniz ve onu insan kalitesiyle takviye edeceksiniz. Türkiye’nin markaya, markalara ihtiyacı var. Yalnızca Türkiye’yi düşünmeyin. Türkiye dışına gitmeyi düşünün. Kaliteli insanlar size yol gösterecektir” diye konuştu.

“YERLİ OTOMOBİL ELEKTRİKLİ OLACAK”

Otomobilde yerli markaya ihtiyaç olduğunu da vurgulayarak yerli otomobil üretecek 5 şirket arasında yer aldıklarını hatırlatan Kıraç, şunları söyledi:

“Otomobili elektrikli yapacağız ama hangi şehirde hangi modeli yapmamız lazım gibi konularımız var. 5 kişilik grup doğru bir gruptur. İçimizde vazife taksimi yapacağız. Türkiye’nin her yerinde böyle bir arabayı kullanmak mümkün değil. Altyapı lazım. Benzin doldurur gibi elektrik doldurulacak doldurma istasyonları gerekiyor gibi değişik şeyler var. Türkiye bu işe doğru zamanda giriyor. Yan sanayi zayıf olduğu için başlangıçta zorlandı ama bugün yan sanayinin geldiği seviye çok yüksek.”

“MORALİNİZİ SAKIN BOZMAYIN”

Türkiye’nin avantajlı bir ülke olduğuna da işaret eden Kıraç, “Memleketimize bir şey olmayacak. Türkiye lojistik bakımdan çok uygun bir yerde. Çinli malını satmak istiyorsa Türkiye’de üs kullanmak zorunda. Çok büyük bir pazarın içindeyiz. Türkiye bu avantajını muhakkak kullanacak ve büyüyecektir. Şuan sıkıntılı günler geçiriyoruz ama güzel günler bizi beklemektedir. Moralinizi sakın bozmayın” ifadelerini kullandı.

“ATATÜRK İNSAN YETİŞTİREBİLMEK İÇİN YURT DIŞINA GÖNDERDİ”

Bir ülkenin en önemli varlığının insan yapısı olduğunu da kaydeden Kıraç, Atatürk’ün döneminde okumuş insan kalmadığını hatırlattı. Atatürk’ün insan yetiştirebilmek için yurt dışına gönderdiğini söyleyen Kıraç, babasının da yurt dışına çıkarak ziraat mühendisi olduğunu, Kıraç soyadının Atatürk tarafından verildiğini açıkladı.

“ANTALYA’DA SADECE GÜNEŞ VE DENİZİ SATIYORUZ”

30 yıldır Antalya’da olduğunu bildiren Kıraç, “Biz Antalya’da sadece güneşi ve denizi satıyoruz. Dünyanın en mühim eski altyapısına sahip olan bir bölgedeyiz. 28 tane ören yerine sahibiz. Bunu bulmanız dünyanın başka bir yerinde mümkün değil şuan ama ören yerleriyle ilgili çalışma yok. Buraları oteller pazarlamasını bilmiyor” dedi.

“ANTALYA MÜZESİ KADAR ZENGİN BİR MÜZE DÜNYADA YOK”

Toplum olarak kültür ve sanattan kopmamak gerektiğini vurgulayan Kıraç, Antalya Müzesi’nin dünyanın en iyi müzesi olduğunu söyledi. Antalya Müzesi kadar zengin bir müzenin dünyanın hiçbir yerinde olmadığını dile getirerek Antalya Müzesi’ni gezen insan sayısının çok az olduğuna dikkat çeken Kıraç, müzeler konusunda EXPO’nun kullanılabileceğini kaydetti.

KIRAÇ’A TEŞEKKÜR

Kıraç'ı Antalya Kültür Sanat (AKS) Merkezi inşaat çalışmaları sırasında tanıdığını belirten ATSO Başkanı Davut Çetin ise, Kıraç’ın kültür sanat konusunda ATSO’yu sürekli desteklediğini söyleyerek teşekkür etti. Kıraç ile ilgili söylenecek çok şey olduğunu ifade eden Çetin, babası Ali Numan Kıraç'ın da iyi bilinmesi gerektiğini dile getirdi. Kıraç’ın yerli otomobil üretimine çok ciddi katkı vereceğine inandığını açıklayan Çetin, kültür sanat ve eğitime verdiği desteğin önemli olduğunu kaydetti. HABER: YUSUF KATRAĞ