‘Çobanlık’, çok bilgi gerektiren bir meslek olduğunu biliyor muydunuz? Sanırım ülkemizde ‘demokrasi’ kavramı kimileri tarafından ‘temelden’ yanlış biliniyor. En başta şunu ifade etmeliyim ki, demokrasi ile yönetilen sistemlerin tümünde Aysun hanım ile çobanın oyu aynı değerdedir.
Bu ilkeyi kabul etmemek demek Plütokrasi, Aristokrasi v.s. gibi idare tercihi anlamına gelir ki, onların ‘çağcıl demokratik sistemler’ olduğu söylenemez. Aysun hanımım “Çobanın oyu ile benim oyum nasıl bir olur?”, demesinde demokrasi kavramı hususunda ki eksik bilgisine bağlıyorum, ancak -zatı halinin- bu kanıya varmasının asıl etkeni ülkemizde ki demokratik sistemin hakkaniyetiyle uygulanmamasının çok büyük payı olduğu, yadsınamaz bir gerçektir.
Aysun Hanım, demokrasi (seçme/seçilme) hakkındaki yorumu demokrasinin kavramsal anlamından ziyade, ülkemizdeki demokrasinin yansımasına göre yaptığından bu (yanlış) kanıya vardığını düşünüyorum. Batı ile ülkemizi kıyas ettiğimizde sorun demokrasinin esası olan seçme/ seçilme de değil, fark demokrasinin kavramsal anlamına göre yeterince vuku bulmamasında. Batı’da yeterince bilgili olmayanlar iktidar dahi olsalar arzuladıkları farklı idari anlayışlar (devletin anayasası ona olanak tanımamışsa) sistemin işleyişine üç temel nedenden dolayı bizdeki kadar etki yapamamasındadır. Bu üç temel fark şunlardır: Devletin diğer demokratik organları (iktidar olanlar istese dahi) hukukun siyasallaşmasına -kısmen bile- müsade etmez.
Seçilmiş olsalar dahi, akıl içermeyen girişimler devletin çeşitli kurumlarından geri döner. Ve en önemlisi: Toplumun ezici çoğunluğu demokrasiyi ve onun vazgeçilmezi olan pozitif hukuk kurallarını içselleştirmesinden! Şunu da belirtmekte yarar var: Bizde ki hukuk sadece şimdi değil, AKP iktidarından evvelde yaralı idi. Sadece “Bu kadar belirgin değildi ve özelikle dinsel öğeler siyaseten bu kadar öne çıkarılmazdı” denilebilir.
Açıktır ki, pozitif hukuk kuralları tavizsiz uygulanmadığında demokrasi sekteye uğrar. Onun için, demokratik bir hukuk devletinde “Yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığı” vazgeçilmezdir. Ve bağımsız olması gereken bir organ daha var: O da yurttaşların haber alma özgürlüğünü temsil eden, tüm demokratik ülkelerde mevcut olan dördüncü kuvvet “Medya!”
Bu yazı toplam 1204 defa okunmuştur.