O zaman bir başkasıydı, kendisiydi ama. Yassı taşlar seçip kıyıda evler yapan. Oturup bir kayaya
denizin dalgalarını bekliyordu, evleri alıp götürmesini.
Yağmurun gelişini bilirken de bir başkasıydı. Romatizması olduğundan değil, bıçak yarasından
karnındaki, boydan boya dikiş.
Yarın yağmur var, dediğinde pek inanmamıştı çalışma arkadaşları. Gece başlayan yağmur sabah da
dinmemişti. Bir, üç, beş… Hep tam isabet. Kimse akıl edemiyordu bir türlü bıçak yarasıyla yağmurun
yakın ilişkisini. Nasıl da sızlıyordu bıçak yarası masmavi bir göğün altında.
O şarkıyı ilk kez dinlerken de bir başkasıydı ve lise öğrencisiydi daha. Sayra Orkan’ın Taş Plaktan
Günümüze programında tanburi bestekâr Selahattin Pınar’ın sesinden dinlemişti. Güftesi Baki Süha
Edipoğlu’na aitti. Meraklısı için söyleyelim Antalyalıdır Baki Süha.
“Beni de alın ne olur koynunuza hatıralar
Dolanıp kalayım bir an boynunuza hatıralar
Yeriniz ne yurdunuz ne benden böyle korkunuz ne
Duyuyorum sesinizi bazan derin bir kuyudan
Dinliyorum uzakları kalkıp derin bir uykudan
Beni de alın ne olur koynunuza hatıralar
Bu ömür tükenecek yolunuza hatıralar”
Hatıralar biriktirdiğini bilmese de henüz o genç.
Deniz alıp götürmüştü yassı taştan evleri. Bıçak yarası da sızlamıyordu artık. Bir yıl geçmişti ameliyatın
üstünden. O tanburi çalıyordu lâkin taş plakta. “Beni de alın ne olur koynunuza hatıralar”
O hem kendi hem de bir başkasıydı hep, gelecekten gelen, vaktin çatlağındaki ışık…
Dram Tiyatrosu’nda Moliére seyretmişti. O sesi radyodan tanıyordu. Üst balkondan göremese de
yüzünü daha sonra gazetede görmüştü. Yıllar sonra Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda çalışırken Kulis
Bar’da ona bir oyun tekstini verirken anlatmıştı o günü. Yine hem bir başkası hem de kendi olmuştur
o akşam.
Aynaya bakarken yitip gitmişti camda… Hem var hem yok bir başkasıydı o. O dizeyi hatırladı birden,
‘aynayı ayna yapan sır biz miydik yoksa’
Gelecekten gelen vaktin çatlağındaki ışıktı şeyler.
II
“Sen bir ruha sahip değilsin” der Clive Staples Levis, “Sen bir ruhsun; bir bedene sahipsin.”
III
“Ama, mükemmel olan her şey nadir olduğu kadar zordur da” der Spinoza, Ethica’nın son cümlesinde.
Bu yazı toplam 477 defa okunmuştur.