BİNALİ EFE / KONUK YAZAR

  Ortadoğu’da bulunan 19 ülke içinde Cumhuriyetle idare edinilen tek ülke.

  Avrupa’yla kıyaslayacak olursanız, çok gerilerde kalan halen fikirlerini akıl yoluyla değil, şiddet ve cebirle çözmek için kavgacı, kinci, dinci, olmalarının müsebbipleri tartışmasız siyasetçilerdir.

  Dünya keşiflerle çağ atlarken, maalesef  mezhep kavgalarıyla ömür tüketiyoruz.

 Ortadoğulular, Avrupalının  gözünde; kan döken, can alan, mezhep kavgalarıyla ömür tüketen, geri kafalı, çağdışı tutum, davranış, söylem ve eylemleriyle anılır  görünümdeler.

 Öyle olmasa; kadın gırtlağı yırtılırcasına,  “Yakın bu evi yakın!” der miydi?

 Dini, Kur-anı kullananlar baş tacı yapıldığı bir zaman tünelinden geçiyoruz!

 Biri diyor ki: “Senin orada ne işin var”…

   Bir diğeri de “Organize edilmiş bir bulgu yok” diyor. Doğru da ola bilir.

Ancak, Milleti ruh hastası yapanla, demeçleriyle halkı geren siyasilerin ta kendileridir.

“Yakın” diyen kadına sesleniyorum; ‘Sen bugün sayıları 10 binlerce kalabalık erkek gurubunun içinde kırbaçlanmadan dura biliyorsan o evin içindeki adamın lider olduğu partinin kurucusu Mustafa Kemalin sayesinde olduğunun farkına mısın’? 

 Ancak Kılıçdaroğlu’na  saldıran, beyinleri yıkanmış ütülenmiş, üç beş çapulcu ana muhalefet Genel Başkanına saldırma cesaretini nerden almış olabilirler?

  Daha önceleri İsmet İnönü ve Bülent Ecevit’e yapılan saldırılar, dönemin iktidarı tarafından korunmuş olmaları bu canilerin suiistimal yapmalarına zemin hazırlamıştır.

  Daha sonra, Maraş - Elbistan, Malatya, Elazığ, Ali baba Mehlesi, Çorum gibi, Sivas Madımak Otelinde insanları diri diri yakan canileri devletin güvenlik güçleri seyirci kalmalarından güç almadıklarını kim iddia ede bilir ki?

Aynı kin, aynı zihniyet, aynı meşrep, aynı sürü… Ancak ayrı yüz ayrı surat…

  Bütün katliamların failleri dönemin iktidarları tarafından tutukluların kayırıldığını, bazı katiller elini kolunu sallayarak karakolun 500 metre ötesinde eceliyle ölene kadar yaşamasına kimlerin kollayıp koruduğu hakkında bir açıklama dahi yapılmaması bu tür saldırganları cesaretlendirmiş olmalı.

  İşte tam da bu nedenle bu dinci, kinci ve çağ dışı kişiler. İktidarlar tarafından korunacağını düşünerek can almaya, kan dökmeye, toplumu iç savaşa götüreceklerini düşünmeden az kalsın bir faciaya sebep olacaklardı. 

Allah’tan o an orda bulunan, Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya gibi aklıselim bir görevlinin bulunması mutlak bir cinayet önlenmiş oldu…

Ülkemizin bu tür tarafsız ve yürekli güvenlik güçlerine ihtiyacı olduğunu bir kez şahit olduk.

Aslında bu cinayetin  önlenmesinde büyük katkısı olan Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya ve Kılıçdaroğlu’nun  korumaları devlet tarafından ödüllendirilmelidir.

  Daha önce yapılan saldırılar gibi emniyet güçleri lakayt davranmış olsalardı şu an meydanlar dolmuş, asayiş bozulmuş olacaktı.

Kılıçdaroğlu’na yapılan bu saldırı Cumhuriyetçi, devrimci, çağdaş, barış ve demokrasinin teminatı olan başta Aleviler olmak üzere, Sünni, Türk, Kürt ve Türkiye’de yaşayan diğer mozaiklere Türkiye’yi 70’li yıllara götürmüş olacaktı.

Türkiye’yi tekrar 70’li  ve 80’li yılların bataklığına sürüklemek isteyen güçler  ne yazık ki yine dinci ve kinci cahil cühedaları  kullanmaya başladı bile.

İktidar ve ortağı dâhil tüm partiler aklını başına devşirmedikleri takdirde (Allah Korusun) eski günleri arar olacağız.!