Binali Efe / KONUK YAZAR

Yıl 1960.

Almanya, Türkiye’den geçici olarak vasıflı, vasıfsız işçi istedi.

Kimileri, korktu, endişelendi gitmedi.

Kimileri, Anadan, babadan, illede yardan uzak kalmayı göze alamadı!

Ama bazıları hiç düşünmeden “Ha ora ha bura” diyerek Almanya yolunu tutular.

Bunlardan biri de bendenizdim.

Almanya’ya gidenlerin çoğunluğu işsiz, güçsüz, vasıfsız, Türkiyenin en üçra yerlerinde doğup büyüyen ama hiç gurbet yüzü görmeyen fakir fukara insanlardan ibaretti.

Almanya’ya gidenlerin çoğunluğu Ülkesinde adam yerine konulmayan, kapı komşusu tarafından; ötekileştirilen, “Dinsiz imansız, gavur ve kafir” diye nitelendirilenlerdi!

Kimden veya kimlerden söz ettiğimi her halde anlamış almalısınız…

Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal ve hukuk devletinin aydın ve çağdaş yüzleri Aleviler’den başkası olamaz.

Ve aradan günler, haftalar, aylar ve seneler geçti.

Yıl 1993, aylardan 2 Temmuz, günlerden Cuma…

Sivas’ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Etkinliği sırasında Madımak Oteli’nin Radikal İslamcı bir gurup tarafında Cuma Namazı sonrası, çoğunlukla Alevi 33 ozan, yazar, düşünür, şair ve edebiyatcı ila 2 otel çalışanını yakarak toplam 35 kişinin ölümüne sebep olmaları, Türkiye ve Avrupa yaşayan Alevilerin sabrını taşıran son damla oldu.

YIL 2022.

Yıllarca Almanya ve Avrupa’nın dört bir yanını gezerek Alevi Örgütlerine kuruculuk ve önderlik yapan, Avurpa Alevi Birlikleri Federyason (AABF) ve Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyon (AABK) başkanlığını yapmış, şu an Türkiyede siyaset yapan Onursal başkan ünvanı, onur ve şeref madalyası gibi taşıyan, Turgut Öker Genel Seçimler’de seçilerek Milletvekilliği kazananmasına rağmen, bir şekilde hakı olan Milletvekilliği elinden alınan mağdurlardan biridir.

Onursal Başkan Turgut Öker, Başkanlığı sırasında Avrup’nın tüm ülke ve Eyaletlerinde Aleviliğin kendi başına bir din olması için vermiş olduğu amansız mücadele nihayeti meyvelerini vermeya başlad.

Başta Almanya olmak üzere, Belçika, Hollanda, İngiltere, İsviçre, İsveç, danimarka, Kanada, Amerika yanısıra Avusturya’da Aleviliği bir din olarak kabul etti.

 Bunun anlamı şudur; Alevi inancı tüm diger inançlar gibi aynı haklara sahiptir. Tıpkı Hıristiyanlık veya Müslümanlık dinleri gibi…

Yani Avrupa’ daki Katolik, Ortadoks, Protestan kiliselerinin anayasal olarak hangi hak ve yetkiye sahip ise Aleviler de bundan sonra aynı haklara sahiplerdir.

Ancak bu mücadele’nin esas amacı; Ali’siz Alevilik gibi anlamsız, gereksiz ve aslı astarı olmayan kasten ve bilinçli olarak uydurulmuş dedi kudu’dan ibaret olduğunu, İşin uzmanı ve kaynağı olan Onursal Başkan Turgut Öker’le yapmış olduğum görüşme sonucu öğrenmiş oldum.

Asıl amaç; Avrupa’da ki dinci, kinci, radikal, tarikat, cemaatlar gibi gerici, yobaz ve radikal guruplar tarafından gasp edilen Alevi haklarını korumakdır.

Yani, Aleviler bundan sonra tüm devlet kurum ve kuruluşlarında doğrudan doğruya temsiliyet hakkını almış durumdalar.

Kısacası; Alevilik, Allah, Muhammet, Ali, On İki İmam, Yedi Ulu Önder gibi tüm öğretilerini öğretmiş olduğu sayılan Pir Hacı Bektaş-ı Veli’nin inancı doğrultusun da Alevi öğretilerini takip eden, kendi başına bir din’in kabulüdür.

Binali EFE

.