- IMKB
% - Altın
5972.467
%0.00 - Dolar
42.7981
%0.00 - Euro
50.141
%0.00
- GÜNCEL
- RESMİ İLANLAR
- SPOR
- SAĞLIK
- POLİTİKA
- EKONOMİ
- YAZARLAR
- EĞİTİM
- KÜLTÜR SANAT
- DÜNYA
- GENEL
- YEREL
- ASAYİŞ
- ÇEVRE VE İKLİM
- 00:58 - ADANA’DA TRAFİK DENETİMİ: 60 ARAÇ SÜRÜCÜSÜNE 495 BİN LİRA CEZA
- 00:58 - OSMANİYE’DE MEZARLIKTA PARK HALİNDEKİ ARAÇTA İKİ GENÇ ÖLÜ BULUNDU
- 00:43 - ZAYIFLAMA İĞNELERİ KİLO VERDİRİYOR AMA!
- 23:31 - İMO ANTALYA ŞUBESİ 37'NCİ KURULUŞ YILDDÖNÜMÜNÜ KUTLADI
- 23:04 - COŞAR GENEL KURUL'DA İKTİDARI ELEŞTİRDİ
- 20:43 - OSMANİYE’DE FECİ KAZA: MOTOSİKLET VE SÜRÜCÜSÜ MİNİBÜSÜN ALTINDA KALDI
- 20:18 - MERSİN’DE ABART EGZOZ KULLANAN ARAÇLARA CEZA YAĞDI
- 17:53 - ALANYA’DA DSİ’YE AİT SULAMA BORUSU PATLADI, PARK HALİNDEKİ OTOMOBİL SUYLA BİRLİKTE PORTAKAL BAHÇESİNE SÜRÜKLENDİ
- 17:18 - OSMANİYE’DE KAYBEDENİ OLMAYAN MARATON DÜZENLENDİ
- 16:58 - CHP’DEN İSTİFA EDEN ÇAKIR MEMLEKETİ MERSİN’DE COŞKUYLA KARŞILANDI
- 16:46 - YILBAŞI ÇİÇEĞİ KOKİNA VİTRİNLERDE
- 16:33 - ANTALYA’DA SAHİBİ OLDUĞU MARKETTE TARTIŞTIĞI 2 KİŞİYİ ÖLDÜREN CİNAYET ZANLISI ADLİYEYE SEVK EDİLDİ
- 16:33 - MERSİN’DE UÇAN SÜPÜRGE KADIN FİLMLERİ FESTİVALİ İKİNCİ KEZ PERDELERİNİ AÇTI
- 16:29 - 2 BİN YILLIK ASLAN BAŞLI ÇÖRTEN KIRILDI
- 16:25 - YEDEK ASTSUBAY BABA OCAĞINDA VEFAT ETTİ
GAZANFER ERYÜKSEL / KONUK YAZAR


ÖYKÜCÜKLER
I
BİR AKŞAM ÇAYI
Demlenene kadar çay çiçekleri sulayıp, balkonu yıkadı.
Kuş misal şehre süzülen akşama karşı çay keyfi
Gurubun rengiydi bardaktaki çayın demi…
II
Kavun ve rakının böylesi…
Kıyı kasabasında tatildeydi. Sabah uyurken herkes, sahilde yürüyüşe çıktı. Denizi gören evlerden birinin önünde bir adam Kırkağaç kavunu ile meşguldü. Durakladı… Kavunun tepesini kesmiş içindeki çekirdekleri boşaltıyordu adam.
“Günaydın…” dedi, “Akşama daha çok var…”
Adam gülümsedi… “Şimdi sırada kavuna bir 35’lik rakı dökme var. Kavunu buzdolabına koyacağım. Akşamın rakı mezesi bu… Yanına da bir 35’lik açtım mı keyifler ayna...”
Martılar çığlık çığlığa dalıp çıkıyorlardı denize gagalarında istavritlerle…
III
Prova beklemez
Prova arasında kulise çıktığımda tanıştık. Eski aktörlerinden biriymiş tiyatronun… Hiç izlememiştim onu sahnede. Tevellüdüme sığınabilirdim bu durum için, ama adını hiç işitmemiş olmanın ayıbı zıpkın yarası gibi çöktü içime. Bunca şey ince bir sızıyla çökerken kuytulara, “Eskiden”, dedi “Perde açılırken salonun uğultusu kesilir, mis gibi sabun kokusu gelirdi sahneye…
“Ya şimdi?” diye baktım yüzüne…
“Şimdi, salondan kesif bir ter kokusu geliyor sahneye. Eskiden en temiz giysileriyle gelirdi insanlar tiyatroya… Ya şimdi? Gündelik giysiler ve ter kokusu…”
Sınavda sorunun yanıtını bilemeyen çocuk gibi bakıyordum yüzüne…
“Eskiden öyle seyirciler vardı ki piyesi okuyup gelirlerdi tiyatroya. Bize de ‘Şu sözü neden değiştirdiniz? Ya da bu lafı neden demediniz?’ diye sorarlardı.”
Oyunun asistanı seslendi. “Haydi, prova başlıyor…”
Ben izin istemeden “Prova beklemez” dedi, “Haydi, provaya…”
III
HAVA PATLAYACAK
Taş kaydırıyordum denizde, içimdeki çocukla güle oynaya… Ağları onarıyordu iki balıkçı az ötede… Hışırtısından bildik çakılların, birilerinin geldiğini… İki genç… Kayık tutup gezeceklermiş.
Yaşlıca olanı ağ onaran balıkçıların, “Hava patlayacak” dedi, “Pek açılmayın…”
Denize perdah çekiyordu varla yok arası bir esinti. Şeylerin sustuğu andı.
Gençlerin biri, “Hava çok güzel” dedi, “Deniz de çarşaf gibi…”
“Hava patlayacak” dedi balıkçı, “Siz yine de pek açılmayın…” Çöle yağmuru anlatıyordu sanki.
Denizde kürek sesleri kayığın, iki genç uzaklaştılar kıyıdan… Apaçık mavisi göğün griye bulanmaya başlamıştı az sonra, giderek artan bir hızla…
“Haydi, iyi akşamlar”, dedim balıkçılara, “Size kolay gelsin. Yağmura yakalanmadan bulayım evin yolunu…”
Eve girmek üzereydim ki hava patladı. Hora tepiyordu yağmurla rüzgâr… Vay önüne çıkana!
Ertesi gün akşamüstü, sahile indiğimde iki balıkçı ağları kayığa yüklüyorlardı. Seslendim, “Kolay gelsin… Rastgele… Nasıl döndü dün kayık tutan gençler?”
Yaşlıca olanı iki balıkçının, “Zor döndüler” dedi, “Zor… İki saatte anca vardılar kıyıya. Elleri su toplamıştır kesin, küreklere asılmaktan…”
IV
Kral olan garson
Nafiz amca emekli berberdi. Beyoğlu’ndaymış dükkânı. Bizim tüpçü Ziya’nın babası… Uğradıkça laflar, çay içerdik. Bir gün, “O semt, Beyoğlu, bir başka dünya…” dedim, “Sende ne hatıralar vardır, kim bilir?”
“O gazinocuyu bilirsin elbet, şu en büyüklerinden…”
“Kral olan mı?” dedim, “Kim bilmez ki onu…”
“O işte” dedi, “Gençliğinde garsondu. Bir madam vardı gazete bayii… Kaçak döviz işi yaparmış meğer… Atina-İstanbul arasında…”
“Ne ilgisi var garsonla o madamın?” diye sorum merakla.
“Paraların takas edileceği bir gece” dedi, “Öldürmüşler madamı! Ne paralar bulundu, ne de öldüren. İşte o aralar garson karıştı gitti kayıplara… Aylar sonra kayıp garson bir yer açtı. Yürüdü gitti, kral oldu sonunda… Gel zaman, git zaman, unutuldu her şey…”
Nafiz amcada, çok hikâye olmalıydı böyle, yakası açılmadık. “Amca” dedim, “Buluşsak arada seninle, böyle hikâyeleri sen anlatsan, ben de not alsam…”
Derin bir suskunluk oldu cevabı. Ne zaman dükkâna gitsem yüzü bulutlanır, bir bahane uydurup gider olmuştu.
V
Bu rakıdan biz bir şey anlamadık!
Galatasaray’ın seyrine doyum olmadığı günler… Biri Fenerbahçeli, diğeri de Beşiktaşlı iki arkadaş Galatasaray maçlarının müdavimi olmuştu.
Şifreli yayın olan bir meyhanede ikişer kadeh rakı içerken maç keyfiydi yaptıkları. Meyhanenin ortağı Mehmet ise koyu Galatasaraylı…
Yine Galatasaray maçı olan bir akşam iki ahbap çavuş için masaları ayrılmıştı. Mehmet alışılmış güler yüzüyle sordu, “Her zamanki gibi mi?”
Çabucak bir ufak rakı, beyaz peynir ve salata servisini yaptı ve “Sıcakları sonra alırım…” diyerek uzaklaşmadan önce, “Bir şey soracağım ama kusuruma bakmayın. Biriniz Fenerbahçeli, diğeriniz Beşiktaşlı… Ama bizim Cimbom’un maçlarını hiç kaçırmıyorsunuz. Neden?”
İki ahbabın yüzünde bir gülümseme… Biri, “Ben fanatik değilim…” dedi. Diğeri, “Bu bir maç, bir oyun… Temaşa keyfi için geliyoruz. Bizim takımlar da bu ara hiç keyif vermiyor.”
Ve maç başladı. Kadehler tokuşturuldu.
Maç oynandıkça ateşli taraftarların bağırışları yükseldikçe yükseldi. Sanki stadyumda imişler de onların seslerini duyan varmış gibi haykırıyorlardı. Hele biri vardı ki üstüne başını ha yırttı ha yırtacak… Yüzü kıpkırmızı, damarları şişmiş, sanki patlayacak.
Ahbap çavuşların ikisi de muzip tiplerdi. Mehmet’i çağırıp sordular, “Şu coşan arkadaşlara ne verdinse bize de ondan getir. Bu rakıda biz bir şey anlamadık…”
VI
TİRİT
Bayat ekmek torbası vardı babaannemin. Oktay Akbal, “Önce Ekmekler Bozuldu” dememişti daha…
Kemik suyuna tirit yapardı babaannem bayat ekmeklerden. Ama ille de Pazar günleri… Hafta sonu diye geciken kahvaltıdan sonra akşamüstüne doğru başlardı tirit lezzeti. Üstüne sarımsaklı yoğurt, kızdırılmış yağ ve kırmızı pul biber…
Unuttum sanmayın sakın, masaya bir küçük kâseyle getirilen karanfilleri… Örtmek için kokusunu sarımsağın…
VII
Aşkın kanat sesleri
“Bu akşamki senfoni konserinden beni affet…” dedi telefonda…
Şehir dışında olmadığı sürece senfoninin hiçbir konserini kaçırmazdı hâlbuki… Bunca alıştığı, adeta tiryakisi olduğu şeyden onu vazgeçiren bir şey olmalıydı. Fevkalâde önemli ve değerli bir şey… Sesinde kanat çırpan heyecan çok şey anlatıyordu aslında.
“Âşık mısın?” diye sormadım bile…
ÖYKÜCÜKLERGAZANFER ERYÜKSEL
ANTALYASPOR NEREYE GİDİYOR?SÜLEYMAN EKİN
İNTERNETTEN EKSİK ÜRÜN GELMESİAV İBRAHİM GÜLLÜ
BENDE SAKLI KALMASINOYA BOYSAN
YİNE ZEYTİN YİNE ZEYTİNHALİL ERDEM
YAŞAMAK, ZOR KULLANMAK VE HAYATIN TADIHASAN YAKUP CANGÜVEN
ORMAN YANGINLARI ÜZERİNE-4AHMET GEDİKAĞAOĞLU
ANTALYASPOR İÇİN VAKİTTURGAY ALP
BOZKIRDAN DÜNYA'YA AKAN DÜŞÜNCE (1)MUHARREM YELLİCE
HALK DİLİ TÜRK DİLİNURİ SEZEN
CAMİANIN UMUDU TÜKENMİŞVEDAT GÜRHAN
CAN YAKAN KEŞKELERMÜJGAN AKBÜLBÜL ÇELİK
ÇÖZÜMÜN ALTIN ANAHTARI;DEMOKRATİK İKLİMALİ İHSAN DİLMEN
YÜREĞİN ALANINI HESAPLAYAMASAM DABAHAR UYSAL HAMALOĞLU
KAPATIN DÜKKANI GİTSİN KARDEŞİM!GÜRSEL KAYA
AKADEMİK BAŞARISIZLIK VE ÖRTME YÖNTEMLERİPROF DR RAMAZAN DEMİR
KOMANDOŞENER METE
ANTALYA TRAFİĞİ: KONTROLDEN ÇIKAN KRİZİN AYAK SESLERİERDOĞAN KAHYA
SINIFTA ÖĞRETİLEN, HAYATTA KONUŞULAMAYAN YABANCI DİLŞÜKRAN KAYA
URUMMİ'DEN RUM'A (ANADOLU)-5ALİ YILDIZ
ÇOCUKLARIMIZ KİMLERE EMANET?DİLEK DEMİRKAN
SOL’UN ÜÇ LANETLİSİEŞREF URAL
ALTIN DEĞERİNDE ASGARİ ÜCRETRAZİYE GÖK AKTAŞ
AGC VE ÇAVUŞOĞLUKAHRAMAN KÖKTÜRK
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim













