Bugün 04 Ekim 2025 Cumartesi
  • Antalya20 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    5207.217
    %0.00
  • Dolar
    41.6527
    %0.07
  • Euro
    48.9302
    %0.00

SÜLEYMAN EKİN / KONUK YAZAR/TOKMAK

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
SÜLEYMAN EKİN / KONUK YAZAR/TOKMAK

ANTALYA’DA KORKU TÜNELİ: YOLSUZLUK, RÜŞVET VE TOPLUMSAL ÇÖKÜŞ

03 Ekim 2025 Cuma 23:25

Antalya, turizmin incisi, Akdeniz’in gözbebeği… Ama son haftalarda şehrin gündemi, ne masmavi denizi ne de tarihi dokusu. Gündem, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarıyla sarsılıyor. Hemen her gün yeni bir haber: “Falanca iş insanı gözaltına alındı, filanca itirafçı oldu.” Peki, bu karmaşa ne? Bu süreç neden bu kadar uzun sürüyor? Ve neden Antalya’da bir korku sarmalı şehri esir almış durumda?
Sokaklarda, iş yerlerinde, kahvehanelerde konuşulan tek şey bu. İş insanları tedirgin, çalışanlar geleceğini göremiyor. Herkes birbirine şüpheyle bakıyor. Şehir, adeta bir korku tüneline hapsolmuş. Bu tünelin içinde, güven zedeleniyor, dayanışma eriyor, umutlar tükeniyor. Dahası, bazı kesimler bu kaosu fırsat bilip geçmişten gelen husumetlerini tatmin peşinde. Eski defterler açılıyor, kinler bileniyor. Ama unutmayalım: Bu tünelin sonu hepimizi içine çeker.

NEDİR BU SÜRECİN SEBEBİ?

Yolsuzluk ve rüşvet iddiaları, bir toplumun temel direklerini sarsar. Antalya gibi ekonomisi turizm, tarım ve ticarete dayalı bir şehirde, bu tür iddialar sadece bireyleri değil, tüm ekosistemi etkiler. Soruşturmaların uzun sürmesi, belirsizliği artırıyor. Adalet, şeffaf ve hızlı bir şekilde tecelli etmezse, toplumda güven bunalımı kaçınılmaz olur. İnsanlar, “Kim suçlu, kim masum?” sorusuna cevap bulamıyor. Bu belirsizlik, sadece zanlıları değil, masumları da yaralıyor.

KORKU SARMALI NEDEN BÜYÜYOR?

Korku, bulaşıcıdır. Bir iş insanı gözaltına alındığında, sadece o kişi değil, onun çevresi, çalışanları, iş ortakları da etkilenir. “Sıra bana mı gelecek?” sorusu, zihinleri kemirir. Çalışanlar işlerini, iş insanları itibarlarını kaybetme korkusuyla yaşıyor. Bu korku, yatırımları durduruyor, ticareti yavaşlatıyor, şehrin enerjisini sömürüyor. Üstüne bir de bazı kesimlerin bu kaosu kişisel hesaplaşmalar için kullanması, yangına körükle gidiyor. Husumetler, dedikodular, iftiralar… Bunlar, Antalya’nın ruhunu zehirliyor.

PEKİ ÇÖZÜM NE?

Herkes aklını başına almalı. Öncelikle, adalet mekanizmasının şeffaf ve hızlı çalışması şart. Soruşturmaların uzaması, sadece suçluları değil, masumları da cezalandırıyor. Yetkili makamlar, kamuoyunu doğru bilgilendirmeli, spekülasyonlara mahal bırakmamalı. İş dünyası, sivil toplum ve medya, bu süreçte sorumlu davranmalı. Dedikodularla, karalamalarla değil, dayanışmayla hareket etmeli.
Antalya, bu korku tünelinden çıkabilir. Ama bunun için hepimize görev düşüyor. İş insanları, çalışanlar, yöneticiler, vatandaşlar… Hepimiz, bu şehri yeniden güvenin, umudun ve dayanışmanın merkezi yapabiliriz. Aksi takdirde, bu tünelin karanlığında kaybolan sadece bireyler değil, Antalya’nın ta kendisi olacak.

KİM KAZANIR, KİM KAYBEDER?

Bu kaostan kimse karlı çıkmaz. Ne husumetini tatmin eden, ne de kenarda seyreden. Kaybeden, hepimiz oluruz: Antalya’nın geleceği, çocuklarımızın umudu, bu şehrin ruhu. Gelin, el birliğiyle bu korku tünelinden çıkalım. Antalya, bunu hak ediyor.
Herkes aklını başına alsın. Bu şehir, hepimizin.

Bu yazı toplam 327 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim