Gürsel Kaya

2002-2018 yılları arasında CHP Yalova milletvekili olarak meclise giren Muharrem İnce, iki dönem CHP Grup Başkanlığı görevini üstlenmiş. 18 Ağustos 2014’te gerçekleştirilen CHP Olağanüstü Kurultayı’nda Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı genel başkanlık yarışını kaybetmiş.. 2018 yılı Cumhurbaşkanlığı seçiminde partisi tarafından Cumhurbaşkanı adayı gösterilmiş ve Erdoğan’a karşı kaybetmiş. Ve daha seçim sonuçları açıklanmadan “adam kazandı” diyerek, seçim gecesi kamuoyunun karşısına çıkmamış.. Daha sonra kendisini desteklemediğini söylediği ve seçimi kaybetme nedeni olarak sorumlu tuttuğu partisini suçlamış. Hemen sonrasında yeterli imza toplayamadığı için olağanüstü kurultay talebi kabul edilmeyince 2021’de partisinden istifa etmiş ve 2023’te Memleket Partisi’ni kurarak partinin başına geçmiş. 2023’te Cumhurbaşkanlığı seçiminde Memleket Partisi’nden Cumhurbaşkanı adayı olmuş. Ancak kendisiyle ilgili bir kaset skandalı ortaya çıkınca, seçime üç gün kala adaylıktan çekilmiş.. Kısaca Muharrem İnce’nin böyle bir siyasi geçmişi var.. Şimdi gelelim İnce’nin CHP’ye dönme kararına. Acaba İnce kiminle ne şekilde anlaştı da CHP’ye dönüyor? Gazetecilik hislerim ve aldığım bazı duyumlar burada bir hesap olduğunu söylüyor.Olması da doğal zaten. Türk siyasetinde hesap ve özellikle de kişisel hesaplar yapmadan siyaset yapılmıyor.. Acaba İnce, Özgür Özel ile mi anlaştı? İnce CHP’nin başına geçecek, Özel Cumhurbaşkanı adayı olacak.. Yoksa İmamoğlu ile mi anlaştı? Ne var ki İmamoğlu’nun aday yapılmaması için Erdoğan her yolu deneyecek; bu, açık seçik görülüyor.. Bütün bu pazarlıkların ve hesapların içinde Mansur Yavaş’ın olduğunu sanmıyorum.. Mansur Yavaş ileriye dönük kendisiyle ilgili mutlaka bir ajanda oluşturmalı; değilse siyaset hayatı, belediye başkanlığından öteye geçemez.. Genel başkanlığa evet diyen İnce, kuvvetle muhtemel Özel’in önünü açmaya çalışacak.. Peki İnce’nin CHP’ye dönüşü ne getirir, ne götürür? Bu elbette CHP ve CHP’lilerin bileceği bir şey. Yeterince  yıpranmış olan İnce’nin CHP’ye pek yeni bir aksiyon getireceği kanaatinde değilim.. CHP ve muhalefet için bir başka önemli husus; Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için parti içinde bir anket çalışması yapılmasına karar verilmesi.. Çok ilginç değil mi? CHP sanki partisinin belediye başkan adayını ya da milletvekili adayını belirliyor! Türkiye’yi yönetecek bir makamdan sözediyoruz; CHP’yi ya da bir ili, ilçeyi değil! Tüm vatandaşlar arasında bir anket yapmak gerekmez mi? CHP’li olmayıp da CHP’nin ya da olası bir ittifakın adayına oy verebilecek vatandaşların iradesine, en başından engel olmak niye? Peki böyle bir anket uygulamasına Mansur Yavaş nasıl bakar? Elbette sıcak bakmaz! Böyle bir anket sonucunda İmamoğlu büyük farkla önde çıkar; ikinci sırada da mecburen Özel.. İmamoğlu aday olamaz, Özel’in önü açılır. Sanırım Özel’in hesabı bu yönde.. Ne diyelim? Ana muhalefet partisi olarak CHP’nin önüne fırsatlar gelse de, bu fırsatları yine elinin tersiyle itecek gibi duruyor.. Siyasetin özellikle CHP’de İmamoğlu ve Yavaş arasında sıkıştırılması, ana muhalefet partisinin ve diğer muhalefet partilerinin ileriye dönük siyaset üretmesini engelliyor sanki! Kısır bir döngü içerisinde ve sürekli savunmada kalıyorlar.. Hem siyasetteki tıkanıklığı açmak, hem de demokrasinin gerçek anlamda tesis edilmesi adına, erken seçimin kaçınılmaz olduğu bir iklimde şimdiden Cumhurbaşkanı aday sayısının artırılmasında yarar var.. Örneğin bu isimlerden biri neden bir Turhan Çömez olmasın? Neden bir Hurşit Güneş olmasın? Neden bir Sami Selçuk olmasın? Neden bir Namık Kemal Zeybek olmasın? Aklıma hemen geliverenler. Elbette bu isimleri çoğaltmak mümkün.. Siyasette parti içi kısır çekişmeleri ve dar alanda paslaşmaları bırakmayan, siyaseti iki muhtemel aday üzerinden okumaya ve yürütmeye çalışan başta CHP ve diğer muhalefet partileri, Erdoğan’a Cumhurbaşkanlığını yine teslim edecektir, vesselam…