GÜRSEL KAYA / DÖNÜŞÜM

Festival yapılacak mı yapılmayacak mı tartışmaları arasında ve Belediye Başkanının tutuklu olduğu bir ortamda Uluslararası Antalay Altın Portakal Film Festivali gerçekleştirildi. Belediye’ye yapılan operasyonların ve pekçok belediye bürokratı ve görevlisinin görevden alınma ya da ayrılma kargaşası içinde nihayet Festival yapıldı. Sanırım Festival hiç böyle bir kargaşa arasında kalmamış, hiç bu kadar şaşkınlık yaşamamıştır. Bu kargaşa sırasında Festival bir darbeyi de Bakanlık’tan yedi. Bakanlık bu yıl festivale katılmadı, ödenek sağlamadı ve festivali yalnız bıraktı. Yalnız bırakmakla kalmadı; festivalin hemen bitiminde Kültür Yolu Festivali’ni vizyona sürerek, festivali gölgede bırakmak için elinden geleni yaptı. Elbette bu kentin Kültür Yolu Festivali’ne de ihtiyacı var. Ve ne yalan söyleyelim, Kültür Yolu Festivali iki yıldır başarılı bir şekilde yürütülüyor. Yalnız siyasi kaygılarla altmış iki yıldır kutlanagelen ve bu kentin markası olan bir festivali yalnız bırakmamalıydı Bakanlık. Kültür Yolu Festivali’ne milyonları harcarken, Altın Portakal’a rakip olarak onu gölgede bırakmaya çalışmak, Festival'e ve her şeyden önemlisi Antalya'ya, Antalyalı'ya haksızlık olmadı mı?. Bu şehir bizim; festivaller de bizim. Hepimizin. O halde nedir bu çekişme? 

Bakın bu kentin herhangi bir siyasi hesaplaşmaya ve didişmeye tahammülü yok. Zor günlerden geçiyoruz; doğrudur. Merkezi yönetimiyle yerel yönetimiyle bu şehirde hizmeti birleştirmek ve güç birliği yapmak zorundayız. Senin festivalin, benim festivalim olmaz; senin hizmetin, benim hizmetim olmaz. Hele hele sen yaptın, ben yaptım hiç olmaz! Hizmet, kente ve kentin insanlarına yapılır; dolayısıyla ülkeye yapılır.  Siyasi rekabetler, yapılan ya da yapılacak olan hizmetlere yansıtılmamalı. Kaybeden bu kent ve kentin insanları olur, unutmayalım.

Her türlü zorluğa rağmen bu yıl Altın Portakal’ı halkın huzuruna çıkaran Anset Başkanı Vahdet Narin’i kutluyorum; ilk sınavını yüzünün akıyla verdi. Böylesine dar bütçeyle ve dar kaynaklarla festivali kutlama cesareti gösteren Başkan Vekili Büşra Özdemir’i ve ekibini cesaretinden dolayı kutluyorum. Demek ki istenirse, öz kaynaklarla da festival yapılabiliyormuş; bunu gördük..

Bu arada iki çift lâfımız da turizm sektörüne ve bu sektörde boy gösteren iş insanlarına olacak. 62 yıldır Altın Portakal'ın Antalya'ya ve Antalya'nın tanıtımına katkıları yadsınamaz. Peki böyle bir gerçeklik karşısında neden turizm sektörü bu festivale yeterince katkı koymaz. Bunu sadece ben demiyorum. Bunu yıllardır Festival'i düzenleyen Belediye yetkilileri söylüyor. Yoksa, haydi ağalar beyler, pamuk eller cebe; gösterin bakalım Antalya sevdanızı diyecek bir otorite mi bekliyorlar?

Şunu hiçbir zaman unutmayalım; Antalya her şeyin en güzeline lâyık. Kültür ve sanat kenti olmaya lâyık. Bu kente yazık etmeyelim, vesselam…