Bugün 06 Eylül 2025 Cumartesi
  • Antalya29 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    4758.2
    %0.01
  • Dolar
    41.1913
    %0.02
  • Euro
    48.3102
    %0.00

HALİL ERDEM / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
HALİL ERDEM / KONUK YAZAR

OKULLAR AÇILIRKEN

06 Eylül 2025 Cumartesi 10:16

Çocukları Velilerden Nasıl Koruyacağız?

Okullar açılırken 35 yıl görev yapmış, yazarçizer bir öğretmen olarak birkaç yanlışı aktarma gereği duydum.
Her insan farklı bir birey olarak doğar. Çoklu zekâya göre algısı, öğrenme düzeyi farklılık gösterir; iletişim yöntemi, duruşu beğeni tercihleri farklıdır. Her çocuk dil gelişimini 7 yaşına kadar tamamlar, yani ailenin dil becerisi, iletişimi, akademik düzeyi neyse çocuğun dil becerisi odur. Bu tamamlanan sürecin üstüne öğretmen yapılandırma yapmaya çalışır. Bir yapı oluşurken temel neyse süreç ona göre şekillenecektir. Ahlaki olarak da iyi insan olmayı ailede öğrenir. Yalan söylememeyi, başkalarına ait eşyayı izinsiz kullanmamayı, merhameti, vicdanı ailede öğrenir, hatta sevgiyi bile ailede öğrenir. Buna daha sonra ayrı bir başlık ayıracağım. Sevgi de şiddet de mayalanan ve bulaşan bir şeydir aynı mutluluk ve kederin bulaşıcı olması gibi.
Akademik başarıyı etkileyen bireysel farklılıkların yanı sıra iyi bir motivasyon, ölçülü bir özgüven, sağlıklı bir beslenme ve eğitim için uygun fiziki ortam gerekir. Sonrasında başarının yüzde 50’si genetik, 30’u öğretmen, 20’lik dilim de yukarda saydığım çevre, aile beslenme fiziki ortamalar gibi unsurlardır.
Başlıktan da anlaşılacağı üzere “çocukları velilerden korumak” sözü belki anlaşılması zor gibi görünüyor, ama o kadar çok yanlış şeyler yapılıyor ki bu yanlışların birkaç tanesinin aynı çocuğun yaşaması durumunda o çocuktan ne insan olarak ne eğitimde bir başarı beklemek hayalcilik olur.

Pratikte karşılaştığım sorunlardan bazılarını size burada aktarıp kendi kendinizi değerlendirmenizi isteyeceğim. Daha birinci sınıfın ikinci döneminde öğrencileri sınavla ölçen öğretmenler vardı. Öğretmenin yaptığı değerlendirme ve sınavla yetinmeyip şirketlere analizli sınavlar yaptırılıyordu. “Ben yaptırmıyorum,” dediğin zaman “Diğer sınıflar yapıyor hocam, siz neden yapmıyorsunuz?” diye senin öğretmenliğini sorgulamaya başlıyorlardı. Tek tek anlatıyorsun bu ilk üç yıl beceri sınıflarıdır, bilgi kadar okuyup yazabilme, kendini ifade edebilme, topluluk karşısında konuşabilme, arkadaşlarıyla iş yapabilme gibi daha birçok –ebilme amaçlar söz konusu, demen bir şey ifade etmiyordu. Çünkü okul idaresi sınav parasının yarısını okula katkı olarak aldığından para için müfredatı çiğneniyordu. Pedagojik davranan
öğretmen de adeta cezalandırılıyordu.Tabi bu öğretmene güvenmeme, öğretmene saygı duymama ders kitaplarının üstüne öğretmeni şikâyet için telefon numarasının yazılmasıyla şikâyetler, soruşturmalar, linç düzeyine çıkmıştı. Teftiş
kurumu buna yetişemez oldu, soruşturmalara müdürler gönderilir oldu, sonunda ders kitaplarından öğretmen şikâyet telefon numaralarını kaldırdılar da kurumda öğretmen de bir nefes aldı.
Gördüğümüz okul içi beslenme dersen, içler acısı bir durum. Zararlı içecek ve yiyecekler konusunda kantin kontrolü bazen yetersiz kalmakla birlikte, veliler bizzat kendisi ucuz diye dışardaki marketlerden alarak çok sağlıksız ve yetersiz yiyeceklerle günü kurtardığını sanan veliler, aslında çocuklarının geleceklerine dinamit yerleştirdiklerinin farkında değiller. Ailelerin hem ekonomik hem bilinç düzeyinin yetersiz olması bu konuda öğretmenin bilgilendirmesinin pek işe yaramadığı, buna engel olduğu bir gerçek.

35 yılda hiçbir soruşturma geçirmeden ceza almadan emekli olmama karşın öğretmenlerin karşılaştığı, benim de gözlemlediğim veya çoğuna maruz kaldığım yaşanmışlıkların aklımızdan çıkmayan notlarıdır:
Daha birinci sınıfta çocukları at yarışına sokan veliler. Kendi olamadığı şeyleri çocuğunda gerçekleştirmeye çalışan veliler. Çocuğunu beslediğini sanan ama aslıda zehirleyen veliler. Yüzde bir de olsa okuma alışkanlığı kazanan çocuklara okumayı bırak test çalış diye baskı yapan veliler. 10 – 11 yaşında gelişen soyut düşünceye rağmen daha anaokulu ve birinci sınıflarda cennet cehennem korkusu vermeye çalışan veliler. ( ve de bazı öğretmenler ) İyi insan olmak yerine bencilliği adam kayırmayı, yalanı daha ailede öğreten veliler. Eğitimi öğretimi öğretmene bırakmayan veliler. Çocuk ödevini çabuk bitiriyor, çocukla ilgilenmekten kendime zaman kalmıyor, daha çok ödev ver diyen veliler. Dünyanın kendi çocuğu merkezinde dönmesini bekleyen veliler. Çocuğu yerine ödevleri kendi yapan veliler. Çok ödev vererek kendi yükünü hafifletmeye çalışan öğretmenler. Kendi çocuğunu melek sanan veliler. Karnenin sağındaki davranış notlarına değil, soldaki akademik notlara bakan veliler. İlgisiz veliler, sorun çıkınca bu ilgisizliklerini kapatmak için faturayı öğretmene çıkaran veliler. Bilinçsiz olduğu halde kendini her konuda bilgili sanan veliler. Çocuklarını başka öğrencilerle karşılaştıran veliler. Öğretmeni öğretmenle karşılaştıran veliler. Çocukların oturma düzenine kadar
karışan veliler. Çocuğuna şiddet uygulayan veliler. Çocuğuna sevgi dilini kullanmayan veliler. Çocuğun başını okşadı diye öğretmeni hâkim karşısına çıkaran veliler. Suça meyilli veliler, aile içi sorun yaşayan ve parçalanmış veliler. Çocuğuna yetmeyen veliler. Boş zamanlarını okul çevresinde, okul kapısında geçiren ve öğretmenin giyiminden, selamlaştığı kişiye kadar takip edip dedikodu yapan veliler, vb.

Evet, yukardaki tanımlamanın içinde olmaktan kurtulduğunuzda, eğitimi öğretimi öğretmene bıraktığınızda her şey çok daha güzel olacaktır. Mutlu ve başarılı bir eğitim öğretim yılı dilerim..

 

Bu yazı toplam 176 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim