Gürsel Kaya

Başkanları Kimler Yakar köşe yazısından sonra birkaç dost telefonla arayarak düşüncelerini beyan etti. Gazetemizin vaz geçilmez ve değerli köşe yazarı Eşref Ural da, paylaşımda bulunarak, Başkanlar Kimleri Yakar başlıklı bir yazı kaleme almamı talep etti. Demem o ki, baştan belirteyim bu yazı sipariş üzerine yazılmış bir yazı olacak. Sevgili Eşref Ural’ın sipariş yazısı olacak.. Bu konuda yazılacak ve söylenecek o kadar çok şey var ki, neresinden başlayalım..

Bir kere ülkemizde beldeden tutun da büyükşehirlere kadar seçilen belediye başkanları, koltuğa oturur oturmaz, kendilerini bir anda dünyanın hâkimi sanıveriyorlar.. Nasıl sanmasınlar ki; etraflarında dört dönen onlarca, yüzlerce insan ve kendisiyle görüşmek isteyen binlerce vatandaş.. Bu “Başkanım” büyülü hitabı karşısında neredeyse kendilerinden geçiyorlar. Ha bu arada çok az da olsa, istisnaları bir kenara bırakalım lütfen. Onlara diyecek sözümüz yok elbette.. Mütevazılıklarını asla bozmayan o insanlar, asla bir kibir âbidesine dönüşmüyor.. Yani asıl azmıyor, bal kokmuyor.. Gelelim şimdi kendilerine verilen yetkilerden de öte, kendilerini yaşadıkları şehirlerin beyi ve ağası sananlara.. Aslında belediyede kendilerinden habersiz hiçbir şeyin yapılmadığını, yapılamadığını, her şeyin kendi dudakları arasında olduğunu sanırlar. Ancak kendilerinden habersiz dönen dolapların hepsini bilmeleri eşyanın tabiatına aykırı olduğu için, mümkün değildir.. Ama yine de çoğunlukla uçan sinekten bile haberdardırlar.. Öyle yetkileri vardır ki belediyede istediğini başkan yardımcısı yapar, istemediğini dağın başına sürgüne gönderir.. Bu dağın başında başkan yardımcısının ne işi var diyenlere de; gûya kendince basit espriler yaparak, ağaçları ve kuşları sayıyor ne var bunda diyebilir..

Yapılan bazı gayri nizamî iş ve işlemlerle ilgili imza attırdıkları memur ve bürokratlar, silsile yoluyla yaptıkları işten sorumludurlar.. Memur, şube müdürü, müdür, başkan yardımcısı, daire başkanı, genel sekreter yardımcısı, genel sekreter, attıkları her imzadan yasal olarak sorumludur.. Bu konuda en rahat danışmanlardır. Hani o kendilerine araba ve şoför tahsis edilen, havalı havalı dolaşıp kendilerini başkandan sonra en yetkili kişi zanneden danışmanlar. Bir de bunların baş’ı var. Başdanışman.. Çoğu zaman belediye meclis üyeleriyle ve üst düzey bürokratlarla takışır dururlar.. Meclis üyeleri ve belediye bürokratları da pek hazetmezler  bu danışmanlardan.. Başkanların öyle danışmanları, hatta başdanışmanları vardır ki; inanın bunlara ne danışılabilir acaba diye kendinize sormadan edemezsiniz. Üniversite rektörlerinin bile böyle danışmanları vardır, ortaokul mezunu, lise mezunu.. Koskoca profesör bu çapsız insanlara ne danışır diye sorma gereği duyarsınız kendinize.. Yine tekrar edelim; görevini lâyıkıyla yapan, gerçek anlamda liyalat sahibi olanlara sözümüz yok elbette.. Her neyse konumuza dönecek olursak; işte bu danışmanların yaptıkları iş ve işlemlerle ilgili herhangi bir yasal sorumluluğu yok..

Belediyelerde bir ömür boyu sürecekmiş gibi hissedilen bu saltanatlar bir gün gelip sona eriveriyor.. Ve işte takke düşüyor.. Kendini vazgeçilmez zanneden o muhteşem Süleymanlar seçimi kaybedip bir köşeye çekiliyorlar.. Ya da bazı soruşturmalar neticesinde görevden alınıyorlar.. Peki kimleri mi yakıyorlar? Başta kendilerini yakıyorlar, o çok sevdikleri kendilerini.. Sonra ailelerini, eşlerini ve çoluk çocuklarını.. Elbette bu acıyı en çok hisseden, gözyaşı döken annelerini ve babalarını yakıyorlar.. Başka? Belediyede soruşturmaya konu olan yazılarda ve yazışmalarda imzaları bulunan memurdan genel sekretere kadar tüm bürokratları yakıyorlar..

Kendisini uyanık zanneden bazı belediye başkanları netameli konularda imza yetkisini bir meclis üyesine bırakır.. İşte bu noktada imzası bulunan o meclis üyesi de okkanın altındadır..

Sonlandırırken diyoruz ki; vatandaşa kutsal bir hizmet durağı olan belediyelerde her şey kanun ve nizamlara uygun şekilde yürüsün.. Hangi partili belediye olursa olsun; yasal olmayan, gayri nizami hiçbir iş ve işleme izin verilmesin.. Ve yasal soruşturmalar, tek bir parti üzerinden değil, bütün partili belediyeler üzerinden adaletli bir şekilde yapılsın.. Yalnızca bu gün değil, dün de soruşturulsun; öyle seçimi kaybettim, oyun bitti deyip kimse bazı sorumluluklarından ve sorgulamalardan kurtulmasın..

Ve bir de tüm yöneticiler; merkezî ve yerel tüm yöneticiler, vatandaş için o koltuklarda oturduklarını, o  koltukların geçici olduğunu unutmasınlar, vesselam…