Gürsel Kaya

Köpekleri hiç gözlediniz mi? İhtiyaçlarını giderirken, etraflarında birkaç kez dönüp öyle ihtiyaç giderirler.. Kızımın can dostu Toffee’yi ihtiyacı için parklara çıkardığımda defalarca gözlemledim bu hareketini. Ve merak ettim, neden böyle davrandığını.. Araştırdığımda ise, köpeklerin kendilerini güvenli hissettikleri zaman ihtiyaçlarını giderdiklerini öğrendim. Ve en zayıf anlarının, ihtiyaç giderdikleri an olduğunu.. Yâni etraflarında bir kaç kez dönerek, kendileri için bir tehlike ve tehdit olmadığına inandıkları zaman ihtiyaçlarını gideriyorlar.. Buna bir hayvan refleksi ya da içgüdüsü diyebiliriz.. Peki ya insanoğlu ne yapıyor? Aslında bu insanoğlu için yüzyıllardır uygulanan bir savunma ve bir korunma taktiği. Savaşacağı zaman önce kendini koruma altına alıp öyle saldırıyor düşmanına.. Sağım solum, arkam önüm sobe diyor yâni, sobelemek için.. Sırtını ABD’ye yaslamış olan İsrail, aslında bölgede her anlamda yapayalnız bir ülke.. Lâkin o kadar rahat manevralar yapıyor, o kadar rahat istediğini istediği şekilde elde ediyor ki. Bir kere savaş stratejisini çok iyi belirliyor.. Savaşın, öncelikle istihbarat ve bilgi olduğunu iyi biliyor.. Sosyolojiye hâkim. Ülkelerin ve toplumların zayıf ve güçlü yönlerini çok iyi analiz ediyor.. Teknolojiye hâkim. Yüzlerce silikon vadisinde her gün teknolojik yenilik üretiyor.. Son sistem askerî güce sahip.. Ve her şeyden önemlisi bazı Müslüman ülkelerin dışında dünyada büyük bir siyasal lôbi hareketine sahip.. Bütün bu kayda değer özelliklerine rağmen bölgede yaptığı manevralar dikkat çekici.. Tıpkı Toffee’nin yaptığı gibi sağını solunu ve arkasını güven altına almadan önündeki hedefe asla saldırmıyor.. Filistin’e karşı yıllardır yaptığı soykırım derecesindeki saldırılarla Filistin’i etkisiz hâle getirdi.. Suriye’ye girmeden İran’a ve Lübnan’a defalarca saldırılar düzenleyerek arkadan gelecek saldırılara karşı askerî önlemini aldı.. En azından bu iki ülkenin etki alanlarını daralttı.. Şimdi Suriye’yi etkisiz hâle getirerek asıl büyük hedef olan İran’a yürüyecek.. Zaten Suriye’de görevlerini tamamlayan ve kullanılmaktan başka hiçbir ideolojisi olmayan paralı savaşçı milisler İran’a doğru kaydırılıyor.. Hatırlayalım lûtfen. İsrail Başbakanı Netanyahu televizyonlara çıkıp, “ Ey kahraman Fars halkı, sizi biz kurtarıp İran’ı gerçek özgürlüğüne kavuşturacağız. Ve size demokrasiyi getireceğimiz o günler yakındır” meâlinde tarihî bir konuşma yaptı.. Suriye’deki konumunu sağlamlaştırdığı an İran’a dönecek İsrail. Elbette Azerbaycan ve Türkiye ile İran’ın arasını açacak bazı istihbarî çalışmalar da yapacak öncesinde.. Ancak bölgede İran’ın durumu oldukça farklı ve koskoca bir ülke. Elinde nükleer silahların da olduğu ileri sürülen devasa bir askerî güç görünümünde.. Ülkemiz için çok daha fazla önem arzediyor. Çünkü İran’da otuz milyon civarında Türk yaşıyor.. İran nüfusunun yüzde onunu da Kürtler oluşturuyor.. Şartlar olgunlaştığında ABD ve İsrail’in İran’a saldırması sonucunda savaştan kaçacak olan Türkler’in ve Kürtler’in gidebilecekleri tek ülke, Türkiye.. Böylesine büyük bir sığınmacı göçünü Türkiye kaldırabilir mi? Demem o ki, İran’daki karışıklık, ülkemizi çok daha fazla ve çok daha derinden etkileyecek.. Peki yıllardır ambargo altında zayıflatmaya çalıştığı İran’da ABD ve onun yancısı İsrail ne yapmak istiyor? Niyet gayet açık. İran’da Farslar’dan, Türkler’den ve Kürtler’den oluşacak üçlü bir uydu bölgesel yönetim kurmak istiyor.. Ve elbette kontrolü her zaman kendilerinde olan bir yönetim.. İran, Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki Kürtleri birleştirmek istiyor.. Elbette daha ötesinde Türkiye’nin bir bölümünü de bu haritanın içine katma düşünceleri hep vardı zaten.. Şimdi soralım kendimize. ABD ve İsrail’in İran’a saldırması durumunda, İsrail ile her zaman askerî ve ticarî ilişkiler içinde olan ve Tahran ile bir dargın ve bir barışık olan Azerbaycan’ın tutumu ne olur? Daha da önemlisi Türkiye’nin tutumu ne olur? Rusya ne yapar, Çin nasıl davranır? İsrail gözü karatmış durumda.. Her ne olursa olsun, İsrail’in İran’a saldırması, bölgedeki bütün dengeleri bu güne kadar hiç olmadığı kadar alt üst eder.. Şu bir gerçek ki böyle bir durumda yine en zararlı çıkacak ülke, maalesef Türkiye olur.. Dönelim Toffee’ye.. Toffee’nin parklarda giderdiği ihtiyacı bir şekilde temizlemek mümkün. En kötü ihtimalle toprağa karışır ve gübre olur.. İsrail’in bölgede yaptıklarının kokusu ise, yıllarca çıkmayacak dayanılmaz acılara sebep olur. Bu nedenle oldukça dikkatli davranmakta yarar var, vesselam..