Bugün 25 Ekim 2025 Cumartesi
  • Antalya19 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    5539.53
    %0.05
  • Dolar
    41.9295
    %-0.00
  • Euro
    48.7497
    %0.01

HALİL ERDEM / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
HALİL ERDEM / KONUK YAZAR

SON DESTANCI

24 Ekim 2025 Cuma 23:03

 

Yaklaşık 40-50 yıl öncesinde sokaklarda, pazarlarda destan satıcıları olurdu. Genellikle de doğu illerimizden Batı illerinin köy ve kasabalarına destancılar gelir, köy odalarında konuk olur, destanlarından Tahir ile Zühre, Kerem ile Aslı gibi bilinen hikâyelerden anlatırlar, şiirler okurlardı. Doğuda “Dengbej” Teke yöresinde ise “Ömürcü” denilen yaşlılar hem yöre insanının yaşanmışlıklarını belleklerinde tutar ve anlatır hem de halk hikâyeleri, masallar, destanlar anlatırlardı. Bu nedenle yöreden beslenen romanımın birinin adını anlatım yöntemi açısından benzerlik taşıdığı için “Dirmil Ömürcüsü” koydum.

Yöremizde ise Dirmil Çörten köyünden Muharrem Turgut, Gölhisar’dan Âşık Revani Asmalı Kız destanıyla ünlüdür. Yine Gölhisarlı Âşık Mehmet Başaran zamanında destan satıcısı olarak bilinen isimlerdendir. Ve destanlarından Fakirin Destanı, Köy Destanı, Yörük Destanı, Zaman Destanı gibi destanlarını sıralayabiliriz. Şair Osman Akkoç’un da yörede bilinen en önemli destanı Yörük Kızı Destanıdır.

Ben sizlere henüz ilkokul sıralarında tanık olduğum, gözlemlediğim bir destan satıcısını ve sattığı destanlardan birinin hikâyesini anlatacağım.

1930-1983 Yıllarında yaşayan Dirmil-Çörten köyünde yaşayıp ölmüş olan Muharrem Turgut, doğuştan gözleri görmeyen, el ve ayaklarındaki tutukluk nedeniyle hiçbir işini kendi göremeyen, bedensel yeterliliği olmayan biriydi. Köylüler ona Kör Maram (Muharrem) derdi.

Kendisine altı aylıktan sonra teyzesi Eşe bakmış. Ogün bugün Eşe teyzesi Muharrem’e gücü yettiği kadar eli ayağı, gözü olmaya çalışmıştır. Kör Maram ezbere Kuran okurdu. Masallar, hikâyeler anlatırdı. 1967 TRT masal derleme raporlarında adı var, ama ses kayıtlarına rastlayamadık.

Muharrem Turgut, Dirmil yöresinde tek destan yazıp satan bir kişi olması bakımından kültürümüzde kayda değer bir isimdir. Destanı genellikle yakın yörede yaşanan önemli olayları şiirsel bir dille birine söyler, daktilo ettirir ve teksirle çoğaltırdı.

Boynunda siyah bezden asılı bir kese hep asılı dururdu. Bu kesenin içinde bozuk paraları, çakmağı, sigarası vardı. Destanlarını da bu kesesinde taşır, beş on kuruşa satardı. Duyurabilmek için destandan bölümleri ezbere ağıt gibi okurdu. Muharrem Turgut ellerini kullanamadığından destan almak isteyenler, bozukluğu kesesine bırakıp bir yaprak destanı keseden kendileri alırdı.

En son satılan destan konularından biri Burdur Depremi ve Asmalı Kız Destanıdır. Ben size kısaca Asmalı Kız Destanının öyküsü anlatayım, öyküsü şöyle:

Gölhisar- Asmalı’dan Sultan Gökalp ile Halil Avcı’dan olma Meryem serpilip gelişir. İstemeye gelenlerin birine Meryem’e danışılmadan söz kesilir, ama sözlüsü olacak oğlan Meryem’den yüz bulamaz. Bunun üzerine kız kardeşini gönderir. “Meryem’in derdi nedir? Git öğren gel? ” der. Meryem hiç lafı dolandırmaz: “Benim sevdiğim başkadır,” der. Sonrasında kendisine evlenme sözüyle sahip olan oğlana gider ve “Bu işi temizle,” der. Oğlan: “Hazırlan gel, seni kaçırayım,” deyip ormanda Soğucak Deresi mevkiinde buluşma sözü verir. Meryem bohçasını hazırlayıp gelin olacakmış gibi süslenir, sürüp sürüştürür Soğucak Deresine varır. Gittiği dünya evi değil, ölüm evi olduğunu çok
geçmeden anlar, ama artık çok geçtir. İlkokul öğrencileri 1967’nin bahar ayında sümbül toplamaya çıktıklarında Meryem’in kesik başını başka bir yerde, gövdesini ise başka bir yerde bulurlar. Baba çaresizdir. Anne acılar içinde ağıt yakar.

Gölhisarlı Aşık Revani’nin yazdığı Asmalı Kız Destanı:

ASMALI KIZ (ACI FERYAT) 1

Köyümün adı yeşil Asmalı
Ben de bir kız idim allı basmalı
A dostlar bu kadere küsmeli
Kestin zalim kestin benim başımı
Yüzümden akıttın kanlı yaşımı

Gönülsüz beni dağa kaçırdılar
Ecel şerbetinden şerbet içirdiler
Zevk sefa için canım uçurdular
Kestin zalim kestin benim başımı
Gözümden akıttın kanlı yaşımı

Bıçak ile doğradın zalim beni
Kıydın zalim kıydın bu nazik teni
Mahşerde bulur ben sorarım seni
Kıydın zalim kıydın benim canımı
Katil olup girdin benim kanıma

Asmalı dağında meşe çam olur
Beni böyle eden dile şan olur
Dilerim Allahtan perişan olur
Kıydın zalim kıydın benim canıma
Katil olup girdin benim kanıma

Sigara içilir dumansız olmaz
Mümin ölür gider imansız olmaz
Öcün zamanı var zamansız olmaz
Kıydın zalim kıydın benim canımı
Katil olup girdin benim kanıma

İnek gütmek idi benim işim
On yedi on sekiz arası yaşım
Kesilmek nasip oldu benim başım
Kıydın zalim kıydın benim canıma
Katil olup girdin benim kanıma

Meryem Avcı idi benim adım
Kimseler duymadı benim feryadım
Bu dünyadan gitmek imiş muradım
Kıydın zalim kıydın benim canıma
Katil olup girdin benim kanıma

Karanlık oldu benim gündüzüm
Bir gün olsun gülmedi yüzüm
Yalvarıp yakardım geçmedi sözüm
Kıydın zalim kıydın benim canıma
Katil olup girdin benim kanıma

Asmalı dağında bülbüller öter
Virane bahçede çimen mi biter
Benim bu feryadım zalime yeter
Kıydın zalim kıydın benim canıma
Katil olup girdin benim kanıma

Cevrü cefa der uyuyan uyanır
Kesilen vücudum kana boyanır
Anam babam ağlar can mı dayanır
Kıydın zalim kıydın benim canıma
Katil olup girdin benim kanıma.

1. Kibirya Gölhisar Sf 400 Yusuf ERKAN

Bu yazı toplam 158 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim