- IMKB
% - Altın
4446.243
%0.33 - Dolar
40.9889
%-0.36 - Euro
47.7667
%-1.11
- GÜNCEL
- SPOR
- SAĞLIK
- POLİTİKA
- EKONOMİ
- YAZARLAR
- EĞİTİM
- KÜLTÜR SANAT
- DÜNYA
- GENEL
- YEREL
- ASAYİŞ
- ÇEVRE VE İKLİM
- BİLİM VE TEKNOLOJİ
- 18:13 - ARAÇLARIN CAMINI SİLERKEN KORKUYA NEDEN OLMUŞTU: YAKALANAN ZANLININ 75 SUÇ KAYDI ÇIKTI
- 18:03 - OTEL EKİPMANLARI DEPOSUNDA 15 GÜN ARAYLA İKİNCİ YANGIN
- 17:13 - DEFNE BELEDİYESİ’NİN BOSTANCIK MAHALLESİ’NDE DÜZENLEDİĞİ ETKİNLİKTE ÇOCUKLAR DOYASIYA EĞLENDİ
- 17:13 - İSKENDERUN’DA ARAÇ KİRALAMA VE KONAKLAMA FİRMALARINA DENETİM YAPILDI
- 17:13 - ARSUZ’DA 7 AY 15 GÜN HAPİS CEZASIYLA ARANAN ŞAHIS YAKALANDI
- 16:58 - FİNİKE’DE TRAFİK KAZASI: 1 ÖLÜ, 2 YARALI
- 16:48 - ANTALYA’DA TRAFİKTE SIKIŞAN AMBULANS HASTAYI GÜÇLÜKLE HASTANEYE ULAŞTIRDI
- 16:43 - KOTAN: "İŞÇİLERİMİZİN EMEĞİ BİZİM İÇİN KIYMETLİ"
- 16:23 - ANTALYA’DA FETÖ YALANIYLA 12,5 MİLYONLUK ALTIN DOLANDIRICILIĞINA 3 TUTUKLAMA
- 15:48 - ALKÜ’LÜ ŞAMPİYONA REKTÖR TÜRKDOĞAN’DAN PLAKET
- 15:33 - SU ALMAK İÇİN İNDİĞİ BARAJDAN KALKAMAYAN EĞİTİM UÇAĞINDAKİ PİLOTLARI ÇİFTÇİ TEKNESİYLE KURTARDI
- 15:03 - KAHRAMANMARAŞ’TA İŞ YERİ YANGINI
- 15:03 - GÖÇÜKTE KALAN İŞÇİ KURTARILDI
- 14:28 - OTOMOBİLDEN İNEN ŞAHISLAR, MOTOKURYEYİ TEKME TOKAT DÖVDÜ
- 13:58 - EVİNİN YANDIĞINI GÖREN EV SAHİBİ İTFAİYENİN ÇALIŞMASINI ÇARESİZ ŞEKİLDE İZLEDİ
ALİ İHSAN DİLMEN / KONUK YAZAR





TRANSFERLERE BEL BAĞLAYAN İKTİDARIN ZAVALLILIĞI
Her şeyden önce yazıya başlarken ilimizde yaşanan transfer ve ardından yazılıp konuşulanların suyun yüzeyindeki karpuz kabuğu gibi siyasette oluşturduğu kirlilikten öte bir anlam taşımaz.
Bu kirlenmişliğin meydana çıkardığı gürültünün işin özünü kavrayanlar tarafından kalıcı olmadığının bilinmesinin yanısıra ilk ve son olarak da görmeyelim.
Şimdi bize göre iktidar açısından acziyet ve zavallılığın dışa vurumu olan transferlere kısaca değineyim.
Yeniden Refah 24, Bağımsız 14, CHP 7, İYİP 1, Saadet Partisi 1, DEM Parti 1, DEVA Partisi 1, değişik partilerden seçilen 56 belediye başkanı AK Parti'ye katılmış.
Yukarıda yazılı rakamlar siyasette seçmen iradesinin hem seçilenler, hem seçenler için değersizleşmesine, verilen sözlerin kalıcı olmadığına işaret olarak görülmeli..
Zira, seçimlerin üzerinden uzun bir zaman geçmeden yapılan parti değiştirmeler makul kabul edilemez.
Yapılan “ahlaksız transferler” elbette tek taraflı yapılmıyor.
Alanı var gideni var.
Bu sebeple transferler ahlaksızdır.
Çünkü, parti değiştirmelerin halkın iradesini önemsiz görmek gibi kötü ve ahlaksız bir tarafı var.
Bu transferlerin iktidar partisi tarafından yapılması seçmene sunulan “siyasi rüşvetler” sebebiyle de meşrulaştırılamaz.
Kuruluşunda demokrasi, hukuk, hak ve adalet prensipleri, milli iradeye saygı ve bağlılık, toplumsal ayrışma ve kutuplaşma karşıtlığı, nüfuz ve güç temerküzü, siyaseti meslek haline getiren vekillik veya başkanlık müessesine karşı üç dönem vaadinde bulunan, siyasi transferleri ahlaksızlık olarak tanımladığı anlayıştan, siyasi transferlerden medet umma noktasına gelmesi ve yaptıkları yerel yönetici transferlerini merkezi hükümetle uyum içinde ve daha fazla kaynak aktarımı gibi bir yönüyle ‘rüşvet,’ diğer tarafıyla ‘tehdit’ olarak kullanmak, yargı gücüyle rakiplerini hizaya sokma çabası, iktidarın acziyet ve zavallılığının göstergesidir.
İktidarın doğrudan milletten alamadığı seçilme gücünü ‘arkadan dolanarak’ hileyle elde etme çabası ve bunu bir başarı olarak görmesi gerçekten değerler aşınmasıdır.
Oysa, Ak Parti siyasette var olan bütün bu olumsuz ve ahlaki zafiyet içeren tutumları engel olmak için yola çıkmıştı.
Bu amaçla yola çıkan bir kadronun kurduğu partinin yirmi üç yılın sonunda, karşı olduğu bütün olumsuz unsurlara sahip çıkması ve daha kötüsü bunu bir meziyet olarak görmesi insanlara ‘pes yani’ dedirtiyor.
Peki, Erdoğan ve destekçileri bunu göremeyecek kadar basiret ve ferasetten yoksun mu?
Bana göre hayır.
Peki neden böyle davranıyorlar?
Söylenebilecek en makul şey, bunun Erdoğan tarafından bilerek tercih edildiğidir.
Çünkü böyle davranmak siyasete olan güveni zedeler.
İktidarın rakiplerine yargı üzerinden yaptığı baskı, oluşturduğu korku ve bir kısmına yapılan transfer teklifi ile elde edilen avantajlar, elindeki medya gücü ile toplumun büyük kesimi üzerinde yapılan manipülasyon umutsuzluk oluşturmakta ve
iktidar ortaya çıkan ümitsizlikten beslenerek, otoriter yapıyı tahkim etmeyi arzulamaktadır.
Bu oyunun bozulması ise, ortak muhalefet bilincini tahkim etmek ve temiz siyasetin mümkün yollarını topluma göstermektir.
Yaşanan durumu rutubet metaforu ile anlatayım.
Rutubet binanın bir yerinde başlar.
Gerekli ve yeterli tedbir alınmazsa bütün bir binaya yayılır ve binada çürüme kaçınılmaz olur.
Bunu siyaset kurumu ile benzeştirirsek eğer siyasi irade ve devlet yönetiminde; hukuksuzluk, yolsuzluk, otoriterlik, yoksulluk, kalıcı hale gelir ve bu kötü durum kutuplaşma yoluyla meşrulaştırılır ise, hepimize ait olması gereken devlet kurumunda;çürüme, kokuşma ileri düzeye ulaşır, rutubetin çevreye yaydığı çürüme ve çürümeye bağlı kötü koku engellenemez olur.
Ortaya çıkan bu kötü durum insanları ya öfkelendir yada yılgınlığını artırır.
Şimdi, Çerçioğlu ile ayyuka çıkan duruma yakından bakalım!
Çerçioğlu, iktidar için zayıf halkaydı.
Geçmiş dönemlere ait dosyaların yanı sıra CHP'nin Genel Merkez yönetimiyle de sorunlar yaşıyordu.
Buna eşinin şirketiyle ilgili iddiaları ilave edenler var ama, ben bu konuyla ilgili doyurucu bilgi sahibi değilim.
Bu yüzden bilmediğim değil, bildiğim yol üzere devam edeceğim.
Çerçioğlu'nun siyaset tarzı ile Erdoğan'ın siyaset tarzı birbirine benzer.
Her ikisi de yönettiği kurum ve insanlar üzerinde ‘hegemonik’ davranma özelliğine sahip..
Çerçioğlu, Kılıçdaroğlu sonrası CHP Genel Merkezinde yaşanan değişimden sonra Büyükşehir Belediye Başkanlığına rağmen eskisi gibi partide patronajlık ve hegemonik gücünü koruyamayacağını görmüş, gücünü sınırlandırmak isteyen Genel Başkan yardımcısı Bülent Tezcan ve Milletvekili Süleyman Bülbül ile ters düşmüştür.
İddialar doğru ise, Çerçioğlu bir tarafta yargılandığı davalar sebebiyle üzerinde oluşan baskılar, diğer tarafta partisinde güç kaybetmesinin neticesinde “korunmak için sığınak” aramaya yönelmiştir.
Bu fırsatı değerlendirmek isteyen ve geçmişte Aydın'da bir türlü istediğini alamayan, her seçimde güç kaybeden Ak Parti vekilleri ve yöneticileri için Çerçioğlu'nun yaşadığı zorluktan faydalanmak nimet olarak görülmüş olmalı ki, geçmişte her zeminde karşı oldukları Çerçioğlu'nu sahiplenmek ve yaptıkları ‘U’ dönüşlerini merkezi hükümetle ve özellikle de “Erdoğan Himayesiyle” pazarlama gayretleri toplumun gözünden kaçmıyor..
Kendini yeni yuvasına kabul ettirmek isteyen Çerçioğlu ise, terk ettiği partiyi kötüleyerek yaptıklarına meşruiyet aramakta..
Yeni duruma göre, Ak Partililer dün yolsuzluklar üzerinden suçladıkları Çerçioğlu'nu savunmayı “milli bir görev” olarak telakki etmekle yetinmeyerek adeta birbirleriyle yarışmaktalar..
Bu arada Ak Partililerin, CHP Genel Merkezinin apar topar Aydın kent meydanında yaptığı miting ve alanı dolduran öfkeli kalabalıklardan hayli tedirgin olduğu yaptıkları açıklamalardan anlaşılıyor.
Kent Meydanını dolduranları ‘taşıma kalabalıklar’ söylemiyle itibarsızlaştırma çabalarından bunu anlamak zor değil.
Onlar diyorlar ki, ‘Evet kalabalık vardı ama taşımaydı.’
Allah aşkına hangi mitingte çevreden katılım olmuyor.
Siz bunu dilinize doluyorsunuz?
Yeri gelmişken geçmişte birlikte siyaset yaptığımız arkadaşlara hatırlatmakta fayda görüyorum.
Utanma ve edep duygusu insan için önemli ve değerli sınırlar sağlar.
İnsanlar bu sınırları koruyamazsa, haya ve edep duygusunun koruyuculuğunu da kaybederler..
Bu iki muhafızdan insan kendini bağımsız görmeye başladığında kişiliğinde çürüme başlar ve değerler aşınır.
Neticeyi kelam; insan utanma, haya ve edep duygusunun varlığını önemsiz görür ise dünün yanlışları bugünün doğruları olmaya başlar.
Bütün bu yaşananlardan sonra, halk nazarında güven duygusu kaybolur, siyaset itibar kaybeder, toplumda çaresizlik ve umutsuzluk egemen hal alır.
Çare ise, mevcut iktidarı ve muhalefeti ile siyasetin temizlenmesi, toplumda güven duygusunun inşa edilmesi, yeni, yepyeni bir siyaset anlayışının hayata geçirilmesidir.
*Not:Tadı, Rengi ve Kokusunu yitiren su içilmez ve onunla temizlik yapılmaz.
TRANSFERLERE BEL BAĞLAYAN İKTİDARIN ZAVALLILIĞIALİ İHSAN DİLMEN
ESKİ LİDERDEN MEDET UMMAK!EŞREF URAL
MAVİ BALİNANIN YOLCULUĞUGAZANFER ERYÜKSEL
TÜRK VE BATI KÜLTÜRÜ'NDE ÖRTÜK FELSEFEMUHARREM YELLİCE
SAHTE İŞLERİN SORUMLUSU KİM?RAZİYE GÖK AKTAŞ
TÜRKİYE HUKUK DEVRİMİ YAPMIŞ MIDIR?PROF DR SAMİ SELÇUK
ÇOBAN PADİŞAHPROF DR RAMAZAN DEMİR
ÇELİŞKİLER İÇİNDE BİR KALEMSÜLEYMAN EKİN
BÜYÜCÜLÜK VE YENİ ÂŞIK TARZIHALİL ERDEM
ANTALYASPOR'DA BİRLİK ZAMANIKAHRAMAN KÖKTÜRK
EFSUNKÂR DEMOKRASİNURİ SEZEN
ERDOĞAN’IN ROZET MESAJI!GÜRSEL KAYA
78 KUŞAĞI BİR ROBİN HOOD KUŞAĞI MIYDI?YALÇIN DUMAN
Bitmeyen sorun…ÖMER YETGİN
Güvensizlik Çağında EkonomiPROF DR MUSTAFA YILDIRAN
Kaldırım işgalleri meselesiMustafa Yetgin
Bayram tatilleri; kamu ve özel sektör çalışanı arasındaki derin farklarİSA KAVLAK
MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…BİNALİ EFE
Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
SEÇİMEYÜP KOÇAK
Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim