BİNALİ EFE / KONUK YAZAR

Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını, demokratik laik sosyal hukuk devletinin en sadık savunucuları olan Aleviler yok edilmedikçe, Türkiye Cumhuriyeti, asla ve kata Ortadoğulu anlayışı olan diktatörlük, tek adamlık, Krallık dâhil, gerici, zalim, yobaz ve çağdışı anlayışın gelmesi pek mümkün görünmüyordu… O nedenle Alevilere; Maraş, Sivas ve Çorum gibi insanlığın ve İslamlığın yüz karası “iğrenç” seri katliamlar yapıldı ve yaptırtıldı...  

 

Müslüman görünen ama Müslüman gibi davranmayan “dinciler, kinciler ve yobaz sürülerini yöneten ve yönlendiren” sözde Müslümanlar, Alevilerin, Cumhuriyet ve Atatürk’ün sigortası olduğunu bildiklerinden; Yüz yıllardır, Çağdaş, ilerici, bilim ve ilimden hiç sapmayan “İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” diyen, Pir Hacı Bektaş Veli’nin yolundan şaşmayan, Alevi ve Aleviler gibi düşünen Bektaşi gibi yaşayan devrimci, solcu, entelektüel bilgi ve birikimleri olanlar var oldukça; Alevi, Bektaşi toplulukları başta olmak üzere bıktırmaya, ötekileştirmeye, asimilasyona tabi tutularak öldürülmeye ve öldürtülmeye, yakmaya kadar akla hayale gelmeyen projeler yapıldı, uygulandı ve devam etmesine rağmen Alevilerin bıkmayacağını, usanmayacaklarını, yıldırılamayacaklarını anlamış olmalılar ki; Dinci, kinci ve vatan haini FETO sonrası, Hükümet, Aleviler için yeni stratejiler geliştirmek ve bazı hakların verileceği hakkında bilgilerin gelmesi, (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, CEMEVLERİNİN ibadethane sayılması)  gibi bazı açılımlar Ülkemiz ve demokrasi adına son derece zaruridir. 

 

Ancak; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Seçim öncesi vermiş olduğu sözü ve seçim bildirgesinde Alevilere vermiş olduğu sözü tutması için, Önce Diyanet İmparatorluğunu ikna etmelidir… Yani; Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan’ın işi hayli zor görünüyor! Bu Ülkede, Aleviler ve Aleviler gibi düşünen ve yaşayan, Hürriyetinden, özgürlüğünden, evrensel insan haklarından, Cumhuriyet ve Atatürk’ten asla vaz geçmeyen insanlar var oldukça aydınlık günler mutlaka gelecektir. “Aklını kiraya veren” Ortadoğulu, Örümcek beyinliler kana susamışçasına halen “Alla hu Ekber “ diyerek öldürmek, yakmak, için fırsat kollamaları son derece üzücü olsa da, er veya geç kazançlı çıkacak olan kesim çağdaş medeniyetten yana olanlar olacaktır. Cumhuriyet dönemi içinde Alevi, Devrimci, Solcu, ilerici, çağdaş insanları yok etmek için adeta yarış içinde olan ve bence Müslümanlığın yüz karası bu yobazlar halen yer altı faaliyetlerini sürdürmektedirler. 

 

Devleti yöneten hükümet, Eğitim sistemini elden geçirmedikçe, hak, hukuk ve adalet yanı sıra vicdanlara hitap edilmedikçe; Alevileri ve Aleviler gibi düşünen ve yaşayan tüm inançlara aynı haklar verilmedikçe; tıpkı Sünni mezhebine verilmiş haklar ve olanaklar tanımadıkça, diğer inançlar yok sayılmaya devam edildikçe barıştan söz etmek safl ıktır. Müslüman Müslümanı, komşu komşuyu tıpkı, Maraş, Sivas, Çorum gibi öldürmeye, ötekileştirmeye devam ettiği süre; Ülkemizde Akan kan, Kanayan Yara devam edecektir! Kabul edin ve ya etmeyin, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan şu an Türkiye’nin en kudretli en güçlü adamıdır. 

 

Bu nedenle derim ki;  Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan isterse, asırlardır Sünni ve ALEVİ kavgalarından nemalanan İslam karşıtı güçleri diskalifiye ederek, Alevilerin haklı taleplerini karşılayıp yurttaşlık haklarını verdiği takdirde, İslam ve insanlık tarihinde adı altın harfl erle yazılacağından hiç şüphem yoktur. İşte o an itibariyle bir daha Maraş ve Sivas gibi katliamlar olmayacağı gibi Ülkemiz Hak, Hukuk ve Adalet simgesi olacaktır. Maraş katliamı üzerinden tam 40 yılı geçmesine rağmen halen acılar dinmedi. Bir daha böyle acılar yaşamaması için, ülkemizin birliği ve dirliği için “Alevilerin derdine Sünniler, Sünnilerin derdine de Aleviler sahip çıkmalıdır”. Alevi örgütleri; HBVAKV, AKD, Pir Sultan Dernekleri, ABF ve diğer alevi kuruluşlarıyla beraber Demokrat düşünceye sahip tüm kurum ve kuruluşların Maraş Katliamını protesto etmelerindeki amaçları kan akıtmak, intikam almak, kin gütmek için değil, tam tersi olan barışın sağlanması ve bu tür katliamların bir daha olmaması içindir. Temennimiz, arzumuz ve isteğimiz, Ülkemizde hatta başta Müslüman ülkeleri olmak üzere tüm dünya da ırksal, düşünsel ve inançsal boyutta böyle katliamların bir daha olmamasıdır.