Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

              Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü… Kutsal bir varlık olan kadınlarımızın bu anlamlı gününü kutlarken, kadınlarımızın her geçen gün artan sorunlarına çözüm bulunabilecek mi?

            Kadınlarımıza  hak ettiği değeri vermek; giderek karmaşık bir hale gelen sorunlarını çözmekle mümkün olabilir ancak.

            Sevginin, hoşgörünün, merhametin, bereketin, yaratıcılığın, özverinin, kısacası yaşamın tüm evrelerinde kadınlarımızın rolü ve önemi ortada.

            Tartışılamayacak kadar büyük.

            Kadınların yükünün hafifletilmesi, kadın istihdamının önündeki engellerin kaldırılması, kadının şiddetten korunması çok sık telaffuz edilen kavramlar.

            Bu kavramlardan özellikle kadına şiddetin önlenmesi için, kadın cinayetlerin önüne geçilmesi için  yapılan düzenlemelerin sonuçsuz kalması gerçekten düşündürücü…

            Şevkatin sembolü olan kadınlarımızın her geçen gün artan ve tırmanan sorunlarına sadece bir günde odaklanmak ne kadar doğru?

Kadın cinayetlerinin arttığı,  cinsiyet ayrımcılığının hız kesmediği bir ortamda, kutluyoruz Dünya Kadınlar Günü’nü…

            Yoksa; gelişmiş bir ülke portresinden bahsedemeyiz.

            Kadın erkek eşitliği kağıt üzerinde kaldığı sürece, kadın vekillerin sayısının azaldığı bir ortamda, kadına şiddetin tırmandığı, kadın cinayetlerinin hız kesmediği bir ortamda, cinsiyet ayrımcılığının sıradanlaştığı bir ortamda bir demet karanfille “Sorunların takipçisiyiz” yaklaşımı hiç inandırıcı değil!

            Maalesef halen devam etmekte olan Rusya – Ukrayna savaşı en çok kadınlarımızı ve çocukları etkiliyor.

    Kadınlarımız şiddet gördüğü için sığınacak bir yer arıyor.

            İşsizlik; en çok kadınları vuruyor.

            Yaşamın zorlukları omuzlarına yüklenmiş durumda.

            Cehaletin en büyük darbesini onlar yaşıyor…

            En çok kadınlar eğitimden mahrum bırakılıyor.

            Etrafımızı kuşatan savaşlarda, en büyük zulmü gören başta kadınlar ve çocuklar…

            Yalnızca bir gün için böylesi kutsal varlıkları anımsamak günü kurtarmaktan başka bir şey değil.

            Kadına hak ettiği sevgiyi, saygıyı, statüyü, değeri vermek için somut adımlar atılmalı artık.

            Herhangi bir kadının çığlığı, hepimizin çığlığı olmalı…

            Döktüğü gözyaşı hepimizin acısı ve gözyaşı olmalı.

            Yaşadığı acı hepimizin acısı ve sancısı olmalı.

            Yaşanan tüm sorunları kadınlarımızla el ele vererek çözebiliriz.

            Sadece 8 Mart’ta değil; yaşamın her anında bu gerçekleri unutmamalıyız…

            Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün yıllar önce kadınlarımıza verdiği haklar, kazandırdığı  statü korunarak çağdaş yaşam ilkesinde çok daha ileri boyutlara taşınmalı.

            Bunu kadınlarımızla el ele vererek başarmalıyız.