Bugün 14 Ocak 2025 Salı
  • Antalya13 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    3049.852
    %0.49
  • Dolar
    35.4901
    %-0.01
  • Euro
    36.4577
    %0.44

Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

Basın ve demokrasi…

24 Temmuz 2019 Çarşamba 00:26

 

            Medya; toplumun yapılanmasında ve gelişiminde kilit rol oynayan, demokrasinin olmazsa olmazı denilebilecek bir olgudur. Bu olgu yaşamsal değerler kadar mutlak surette dikkate alınması gereken bir konudur.

   24 Temmuz 1908 Basında Sansürün Kaldırılışının 111. Yıldönümünü her zamanki gibi buruk bir biçimde kutluyoruz.

            Gazetecilerin bayramı; aslında gündeme getirdiği bir olumsuzluğun giderilmesi, sorunların çözümü ile mümkün.

   Gazetecilerin yazmaktan çekinmesine neden olan “oto-sansür” bugün maalesef en keskin hatlarıyla etrafımızı çevreleyen kalın bir sis dalgası gibi giderek yayılıyor…

   Basın özgürlüğünün sözde kaldığı bir süreci maalesef hep birlikte yaşıyoruz.

    Basın özgürlüğünün olmadığı bir ortamda, sağlıklı bir demokrasiden, yaşam şartlarından ve özgür ortamdan söz edilebilir mi?

   Elbette edilemez…

    Basına sırtını dönen, eleştirilere kulağını tıkayan, benim dediğim doğru mantığıyla hareket eden kişi ya da kurumların; aslında gerçeklerden kaçtığını, doğrulara sırtını döndüğünü ve “gerçeklerle yüzleşmek istemediğini” rahatlıkla söyleyebilirim.

            Gerçeklerden kaçmak; sorunların çözümünün ertelenmesi; demokrasiye, insan haklarına, hukuka ve özeleştiriye tahammül edememek anlamını taşır.

Kent ve ülke sorunlarının çözüm aşamasında medyanın çok önemli bir görevi var. Bu görevi yerine getirebilmesi için demokrasinin tüm fonksiyonlarının işlemesi gerek.

            Bugün bir sorunun çözümüne katkı koyduğu için övülen gazeteci; başka bir noktada hedef tahtası haline getirilir.

            Aynaları “kırmak” kolaydır. Aynalar; gerçeğin ta kendisidir.

            Biz gazeteciler; karanlıkların aydınlığa dönüşmesi için bir kibrit görevi yaptığımıza inandığımız zaman en mutlu anımızı yaşarız.

            Eleştiriler, tepkiler, gözdağı ilkelerimizden saptırmaz…

                        Herhangi bir konu hakkında eleştirdiğiniz kişi ya da kişiler tarafından hedef haline getirilen yine gazetecilerdir… Doğruları gündeme getirirken uğradığı haksızlıklar, zorluklar, acılar ve tepkiler bir yana; gazetecilerin kamuoyunu doğru ve zamanında bilgilendirme misyonu zaman geçtikçe çok daha iyi anlaşılır.

           

            Toplumu bilinçlendirme misyonuyla yazdıkları haberler yüzünden maddi ve manevi kayıplar yaşayan, acılar çeken meslektaşlarımızın durumu ortada. Bu gerçeği yok saymak; kendi gerçeklerimizi ve sorunlarımızı ötelemekten başka, kronikleşmiş sorunları halının altına süpürmekten başka bir şey ifade etmiyor…

            24 Temmuz 1908’den bu yana bir asırı aşan bir zaman dilimi geçti…

            Bu süreç içerisinde halen “sansür” olgusunu konuşuyoruz ve tartışıyoruz…

            Çağdaş ve demokratik ülkeler bu süreci yıllar önce aştı ve çoğulcu bir yapının gelişimine olanak sağladı.

           

            Basın mensuplarının hangi koşullarda görevini yaptığını iyi gözlemlemek, olaylara ve sorunlara tarafsız bakabilmek, tahammül ve hoşgörü göstermek ve önyargısız olabilmek aslında birçok olumsuzluğu ortadan kaldıracak…

            Sonuç olarak; bağımsız ve tarafsız olarak, toplumun bilinçlendirilmesi, demokrasinin gelişmesi için canla, başla mücadele eden basın çalışanları tıpkı geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi “buruk” bir bayram yaşıyor.

Bu yazı toplam 648 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim