Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

            Yerel basının bugün ciddi sorunları var. Bu sorunların çözümlenememesi, halkın gözü, kulağı olan yerel basının her geçen gün daha da zor şartlar altında hizmet vermesine neden oluyor.

            Başta kağıda gelen ciddi zamlar olmak üzere, diğer malzemelerdeki hızlı artış yerel basını zora sokuyor.

            Okuma alışkanlığının sürekli düşmesi, dijitalleşmeye doğru yönelen akım yazılı basının karşısındaki sıkıntılardan sadece birkaçı…

            Yerel basının artan maliyetlere bağlı sorunlarının yanı sıra, diğer kronikleşmiş sorunların aşılamaması da büyük etken.

            Kurumsal bir firma Antalya’da bir etkinlik yapıyor ya da açılış yapıyor. Bununla ilgili reklamları bilboardlara verirken, yerel gazeteleri es geçiyor. Aynı firma bu kez sözkonusu açılışı ile ilgili ya da başka bir faaliyeti ile ilgili etkinliğinde ise yerel gazetelerin ilgili kişilerini arayıp haber desteği istiyor!

            Bu ne yaman çelişki…

            Yani anlaşılabilir bir şey değil…

            Neredeyse 3-4 gün sürekli attıkları mail’in değerlenip değerlendirilmediğini soruyorlar.

            Büyük firmalar yerel basına bu anlamda destek vermezse, okurlar sahip çıkmazsa, olumsuz bir haber karşısında ya da eleştirel bir haber karşısında yerel gazeteler hedef tahtası haline getirilirse; bu zorluklar nasıl aşılacak?

            Kent sorunlarına çözüm nasıl sağlanacak?

            En zor şartlar altında bile okuyucularıyla bütünleşebilmek için büyük çaba gösteren yerel gazetelerin  sürekli artan maliyetler karşısında ayakta kalabilmesi gerçekten çok zor.

                                    Eleştiri; her kişinin, her kurumun hakkı…

            Demokrasinin sağlıklı işlediği ortamlarda eleştirilerden haklılık payı çıkararak doğruyu bulan anlayışın uzun soluklu olduğunu söylemek mümkün…

            Bu noktada böylesine zor şartlarda Antalya ve Antalyalının sorunlarını çözme noktasında kendisini bir anlamda sorumlu hisseden yerel gazetelerin sürekli eleştirilmesi doğrusunu isterseniz beni üzüyor.

            Her kurumun ve kişinin eleştirme hakkı var.

            Tıpkı biz gazetelerin ve gazetecilerin olduğu gibi…

            Ama; realiteyi doğru bir çerçeveye sığdırmak gerekiyor.

            Gazetelere ve gazetecilere haksız eleştiriler yapılması, bu kurumda büyük bir özveriyle görev yapan, haber üreten, toplantıdan toplantıya koşan basın emekçilerini “yıpratıyor”

Her zaman dile getirdiğim gibi; kent ve ülke sorunlarının çözüm aşamasında medyanın çok önemli bir görevi var. Bu görevi yerine getirebilmesi için demokrasinin tüm fonksiyonlarının işlemesi gerek.

            Aynaları “kırmak” kolaydır. Aynalar; gerçeğin ta kendisidir.

            Toplumu bilinçlendirme misyonuyla yazdıkları haberler yüzünden maddi ve manevi kayıplar yaşayan, acılar çeken meslektaşlarımızın durumu ortada. Bu gerçeği yok saymak; kendi gerçeklerimizi ve sorunlarımızı ötelemekten başka, kronikleşmiş sorunları halının altına süpürmekten başka bir şey ifade etmiyor…

            Basın mensuplarının hangi koşullarda görevini yaptığını iyi gözlemlemek, olaylara ve sorunlara tarafsız bakabilmek, tahammül ve hoşgörü göstermek ve önyargısız olabilmek aslında birçok olumsuzluğu ortadan kaldıracak…