- IMKB
% - Altın
4330.776
%1.14 - Dolar
40.174
%0.18 - Euro
47.0587
%-0.00
- 15:11 - Amsterdam'dan ilk uçuş
- 14:51 - Günübirlik denetimlerde cezai işlem
- 14:40 - Olimpos'ta toplantı
- 12:43 - AGC'den Kardeşlik Protokolü
- 00:36 - "Çocuğunuzu puana değil, potansiyele göre yönlendirin"
- 00:15 - Özel:"Yargılamalar TRT'den yayınlansın"
- 23:24 - Antalya'da sıcaklar bunalttı
- 20:55 - Meclisten Böcek'e destek mesajı
- 18:49 - Kara'ya destek mitingi
- 18:38 - Daha yeşil bir eğitim
- 15:05 - Chp'nin Adayı Özdemir
- 12:57 - İklim Kanunu Resmi Gazete'de yayımlandı
- 11:10 - Denizi çöp kutusu gibi kullanıyoruz
- 00:32 - Kanalda can pazarı
- 00:21 - Polisle çatışan cinayet zanlısı öldürüldü
Gürsel Kaya





BAŞKANLARI KİMLER YAKAR?
Belediyecilik, hem kutsal bir görev, hem de ateşten bir gömlektir. Belediye Başkanı olmak için can atan ve varını yoğunu ortaya koyan milyonlarca insan var ülkemizde. Bir o kadar da mevcut başkana gıptayla ve kıskanarak bakan var elbette. Belediye Başkanlığı gıptayla bakılacak ve özenilecek bir makam değil aslında. Tam bir çıkmaz sokak.. Tam bir gayya.. Tam bir ateşten gömlek.. Bir tarafta vatandaş, bir tarafta parti örgütü, bir yanda merkezi yönetim, bir yanda belediye meclisi ve meclis üyeleri, bir yanda belediye çalışanları ve öte yanda tanıdık, eş dost, hısım akraba.. Ve en önemlisi diğer yanda kanunlar, kurallar manzumesi.. Gel de şimdi bu kadar baskı grubunun, böyle bir cenderenin içinde hizmet et!
Biz de bir âdet vardır; genlerimize kadar işleyen. Bencillik ve ben merkezci davranmak! Hiç bir vatandaş, bir başka vatandaş için hizmet beklemez, her nedense! Varsa yoksa ben. Varsa yoksa benim işim anlayışıyla hep kendini ve kendi işini önceler.. Bu süreçte araya olmadık hatırlı gönüllü insanları sokar.. Yetmez parti örgütlerini devreye sokar. O da yetmez, merkezi yönetimden baskı oluşturur. Bu cenderenin içinde boğulan ve seçildiğinin ilk altı ayında nerden düştüm ulan bu işe diye pişmanlık duyan belediye başkanlarını bilirim.. Vatandaşın bu bencilce ve ben merkezci hizmet anlayışının yanında parti örgütlerinin istekleri de bitmez bir türlü.. Örgütlerin kira, çay çorba giderlerinden tutun da toplantı, ulaşım ve konaklama giderlerine kadar neredeyse bütün yük belediyelerin üzerindedir.. Yeter mi, elbette yetmez.. Nerede iş bulamamış, niteliksiz insan varsa partili ayağından belediyelere sokulmaya çalışılır; bunun için başkanlar üzerinde baskı kurulur.. Adamın ya da kadının doğru dürüst bir eğitimi ve mesleği yoktur; ancak mutlaka belediyede çalışması gerekir! Niye? Seçim çalışmalarında iki bayrak salladı, üç afiş astı; yani çok çalıştı diye pazarlanır bu tarz insanlar.. Belediyeye işe sokulurlar, belediyeci olurlar; ancak çalışmaya pek niyetleri olmaz. Gözleri hep müdürlük koltuğundadır..
Belediye başkanlarının en zor işlerinin başında kadro oluşturmak gelir. Kadro oluştururken güvendikleri insanları en önemli görevlere getirirler genellikle. Daha doğrusu kendilerine bağlı kişileri.. Bu bağ daha çok kan bağına dönüşür ve bu görevler eş, baldız, oğlan, kız, yeğen, kuzen, kısacası akraba-yı talûkattan kim varsa onlara tevdi edilir.. İşte tam da buralardan yani doksandan goller gelmeye başlar zaman içinde.. Karısını özel kalem müdürü, yeğenini genel sekreter, oğlunu genel koordinatör, kocasını başdanışman, baldızını bilmem ne müdürü, yeğenini veya kuzenini ihalelerden sorumlu müdür yapan ve bunların ceremesini yıllardır çeken başkanlar bilirim.. Sen ne kadar dürüst ve düzgün insan olsan da alt kademede görev yapan insanların suistimali seni yakar, yakabilir! O nedenle derim ki; belediye başkanları birinci, ikinci, üçüncü, bilmem kaçıncı dereceden de olsa kendi akrabalarını belediye binasının dış duvarlarına bile asla yaklaştırmamalılar..
Peki ya meclis üyeleri! Üç beş kontenjanının dışında meclis üyesi listesini hazırlama yetkisi olmayan başkan adayları, örgütün hazırladığı listeyi kabul etmek zorunda kalırlar.. Başkan seçilsinler de, gerisi önemli değildir onlar için! Hırlı mı hırsız mı, çalışkan mı dürüst mü, belediyecilik anlayışına uygun mu değil mi, vatandaşın menfaatine mi yoksa kendi menfaatine mi çalışır bilinmez.. Bilinir de işlerine gelmediği için bilinmez.. Yeter ki toplantılarda örgütün ve başkanın sözünden çıkmasınlar.. Ancak sözden çıkmamanın da bir bedeli olabilir bazıları için ve bunun ateşi başkanları yakabilir.. Namusuyla dürüstçe görevlerini yerine getiren, ülkesi ve vatandaşı için cansiperane çalışan gerek belediye başkanlarına, gerek meclis üyelerine, gerek belediye personeline, gerekse parti örgütlerine hiçbir diyeceğimiz yok elbette..
Şimdi bütün bu argümanları alt alta koyduğumuzda ne çıkıyor ortaya, bir bakalım.. Bir kere şunun altını kalın çizgilerle çizmek lazım, belediye başkanlığı zor zanaat.. Belediye başkanı olmak için yanıp tutuşanlar, aslında seçildikten sonra yanacaklarını, daha doğrusu yanabileceklerini asla unutmasınlar! Hatır gönül için ya da üç kuruşluk menfaat için olmayacak işleri oldurmaya kalkmamak lazım.. Değmez.. Sonra insan yapayalnız bir dünyada kalıveriyor. O yanında yöresinde başkanım başkanım diyen menfaat grupları selam bile vermekten çekiniveriyorlar aniden..
Bir de Dünya artık eskisi gibi değil. Yapılan, konuşulan her şey, bir dakika sonra başka ortamlarda gündeme geliyor. Van’da osursan, saatine varmadan İstanbul’da kokusu çıkıyor.. Gizlilik diye bir şey yok; bu nedenle herkes yiyip içtiğine, yatıp kalktığına, işinin eğrisine doğrusuna dikkat edecek. Ve her şeyden önemlisi adamcılıkla ve partizanlıkla değil, liyakatli personel ve meclislerle yönetilecek belediyeler…
Yanlış anlaşılmasın; sözümüz, yalnızca CHP’li belediyeler için değil, Akp’li ve diğer bütün belediyeler için geçerli.. Bir de eğer rüşvet ve yolsuzluktan başı yanan belediye başkanları yalnızca CHP’li belediye başkanları olmamalı. Bütün partilerin belediye başkanları ve belediyeleri mercek altına alınmalı.. Sadece bu günü değil, geçmişi de araştırıp soruşturmalı ve senin hırsızın benim hırsızım anlayışıyla hareket edilmemeli. Hırsız kimin olursa olsun, sonuçta hırsız, hırsızdır; partisine purtisine bakmadan hesabı sorulmalı.. Bir gün herkesin o dünyevî ve ilâhî mizanda tartılacağı da unutulmamalı..
Ve mizanın ayarı asla bozulmamalı, bozdurulmamalı vesselam…
BAŞKANLARI KİMLER YAKAR?Gürsel Kaya
YORGUN TÜRK, YORGUN TÜRKİYEEşref Ural
BİREY OLMAK YA DA OLAMAMAKGazanfer ERYÜKSEL
Bitmeyen sorun…Ömer Yetgin
YERALTINDAN FUTBOLKahraman Köktürk
Güvensizlik Çağında EkonomiMustafa Yıldıran
Trump, Evanjelizm ve Yeni Dünya DüzeniMuharrem Yellice
Kaldırım işgalleri meselesiMustafa Yetgin
Bayram tatilleri; kamu ve özel sektör çalışanı arasındaki derin farklarİSA KAVLAK
CUMHURİYET NEDEN İSTENMEZNuri Sezen
SANAL OFİSRaziye Gök Aktaş
NAZIM’I ABARTISIZ ANMAKYALÇIN DUMAN
MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
SEÇİMEyüp Koçak
Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
İlçe arıtma suyuyla yeşerdi
Antalya'da rüşvet operasyonu
Mersin'in 'İklime Hazır' projesi Barcelona'da tanıtıldı
Çamlıbel Mahallesi’ne basketbol ve futbol sahası
Akdeniz akşamları ‘Müzik Şehrin Kalbinde’ konseriyle renkleniyor
Yediemin Otoparkları Araç Mezarlığına Döndü, 25 Yıldır Bekleyen Araçlar Var
Antalya’da Bayram Öncesi Marketlerde Etiket Denetimi
Antalya Ekonomisinin Nabzı Tutuldu
Tel : 0532 474 99 63 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim