Toplumumuzun her yaştaki bireylerine, özellikle gençlere ve Türk Yüksek Öğretim Kurumlarında görevli akademisyenlere, her düzeydeki okulda görevli öğretmenlere şunları hatırlatmalıyım;
Bugün burada bu yazıyı yazabiliyorsam, sizler bir yerlerde kamu görevindeyseniz, toplanıp konuşmaları yapabiliyorsanız, eğlenebiliyorsanız, iş hayatınıza devam edebiliyorsanız unutmayalım ki her şeyimizle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve kurduğu Cumhuriyetin kazanımlarına borçluyuz.
Bunu asla unutmayalım!
Bu Cumhuriyet hiç ama hiç kolay kurulmadı.
İstiklal Savaşında cepheye mermi taşırken donan kadınların;
Cephede ayağındaki çarıktan çorba yapanların;
Tel örgülerin üzerine bedenlerinden yol yapan yiğitlerin;
Günde yarım ekmek (somun) ve hoşafla doyup savaşanların;
Köyündeki tüm erkekleri şehit verenlerin;
Ayağındaki çorabı çıkarıp asker için yetkiliye teslim eden yaşlıların;
Üç aylık bebeğini ninesine bırakıp cepheye koşan anaların;
"Hey on beşli on beşli" diyenlerin;
Şehit olmayıp kol ve bacaklarını kaybedenlerin;
Mondros'u, Sevr’i parçalayıp çöpe atanların;
Ve daha nicelerinin emekleriyle, kanlarıyla, canlarıyla kuruldu.
Cumhuriyete her şart ve ortamda sahip çıkmak, onun kazanımlarını uygulamak temel görevimizdir. Bunu asla unutmayacağız.
Çünkü Cumhuriyet; köyünden bir yük samanla çıkıp kasabaya giden çocuk Oğulcan'ın fırsat eşitliği esasına göre eğitim alarak doktor, mühendis, genel müdür, vekil, başbakan, cumhurbaşkanı olduğu idare sistemidir. Bunların çok daha ötesinde üniversitede profesör, dekan, rektör olmaktır.
Onun için diyorum ki Ramazan Demir Cumhuriyet demektir, Cumhuriyet Ramazan Demir demektir, sizler Cumhuriyetsiniz, hepimiz Cumhuriyetiz!..
Bu yazı toplam 122 defa okunmuştur.