Antalya'nın Muratpaşa ilçesi, tarih boyunca birçok döneme tanıklık etmiş bir yerleşim yeri. Ancak son birkaç yıldır kentsel dönüşüm adı altında hızla değişen bir çehreye sahip. Elbette modern, depreme dayanıklı ve sağlıklı binalar önemli, ama bu dönüşüm sürecinde kaybettiğimiz bir şey var; yeşil alanlarımız.
Yıkılan eski binaların bahçeleri ve yeşillikleri inşaat sahasına kurban ediliyor. Yeni projelerde ise, ne yazık ki, eskiden olduğu kadar geniş yeşil alanlar ayrılmıyor. Halbuki şehirlerin nefes alabilmesi için bu yeşil alanlara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Bu yeşil alanlar insanlar için sadece birer “süs” değil; sosyal yaşamın, sağlığın ve çevrenin ayrılmaz birer parçası.
Bu betonlaşma dalgası, insan ve doğa arasındaki dengeyi bozmaya başladı. Çocukların oynayabileceği bahçeler, yaşlıların huzur bulabileceği gölgeler ve herkes için bir parça nefes alanı... Bunlar giderek hayal olmaya başlıyor. Ağaçların kesilmesi ve çimenlerin yerini betonun alması, geleceğimizi de olumsuz etkiliyor. İklim değişikliği zaten dünyayı tehdit ederken, biz yerel düzeyde çözüm değil sorun meydana getiriyoruz.
Peki, bu gidişatı nasıl durdurabiliriz? Öncelikle, yerel yönetimlerin projelere sıkı denetimler getirmesi ve yeşil alanların korunmasını zorunlu hale getirmesi şart. Vatandaşlar olarak da farkındalık yaratmak için sesimizi yükseltmeliyiz. Yeşil bir Muratpaşa, sadece bugünümüzü değil, geleceğimizi de kurtarabilir.
Çünkü bir şehrin ruhu, binalarının yüksekliğinde değil, doğasının yeşilliğindedir.
Bu yazı toplam 623 defa okunmuştur.