Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

            Son yıllarda en çok karşılaştığımız, gazete ve televizyonlarda en çok haber yapılan konulardan birisi de dolandırıcılık…

            Teknolojinin gelişmesi, cep telefonu ve bilgisayarın artık yaşantımızın bir parçası olmasıyla birlikte özellikle cep telefonu yoluyla, mobil bankacılık verilerinin kopyalanmasıyla ve farklı yöntemlerle dolandırıcılık olaylarının ardı arkası kesilmiyor!

            Dolandırıcılar işi öyle bir boyuta taşıdı ki; vatandaş olarak sipariş verdiğimiz bir ürünün gelen kargo paketini bile alırken tedirgin olmaya başladık!

            Dolandırıcılar araç alım – satımında,  tapuda, telefonda, internette kısacası her alanda maalesef insanların canını yakmaya devam ediyor!

            Dolandırıcılık son yıllarda öylesine arttı ki, her gün farklı metotlarla dolandırıcılığın yarattığı tahribatlara tanık oluyoruz…

            Yıllarca biriktirdiği parasının bir çırpıda dolandırıcıların hesabına geçtiğini gören birisinin yaşadığı travma gerçekten son derece üzücü.

            Korkutarak, ya da güven kazanarak kişilerin bilgilerine ulaşan kişi ya da kişiler dolandırıcılıkta adeta sınır tanımaz hale geldiler!

                        Emniyet güçleri gözü dönmüş bu dolandırıcılara karşı adeta savaş açarken, dolandırıcılar ise hiç umulmadık yeni yöntemlerle vatandaşın canını yakabiliyorlar…

            Son zamanlarda bağış adı altında kişileri dolandıran kişilere karşı polisin başlattığı çalışmalar yerinde.

        Yazımın başında da belirttiğim üzere çok farklı dolandırıcılık yöntemleri var.

        Vatandaşların bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor.

        Bir anlık dalgınlığın veya inanmanın faturası çok ağır olabiliyor.

            “Ben asla bu kişilere inanmam…” diyen kişilerin bir müddet sonra öyle ya da bu şekilde dolandırıcıların hedefi haline geldiğini gördüğümde irkiliyorum.

            Bir anlık dikkatsizlikten yararlanan, korku ve tedirginlik yaratarak masum vatandaşları dolandıran bu şebekelere karşı emniyetle el ele vererek çözümün bir parçası olmalıyız.

            Daha önceki yazılarımda da zaman zaman vurguladığım gibi bu konudaki bilgilendirme ve uyarı amaçlı materyallerin de kapsamının genişletilmesi kaçınılmaz.

            Yazılı ve görsel basında bu sorunu sürekli gündeme taşıyan uyarılar artmalı.

            Günün her saatinde dolandırıcılığa davetiye çıkaran bir mesaj ya da birebir konuşmayla muhatap olabiliyoruz.

            Yasal yaptırımlar ve cezalar  dolandırıcılığın önlenebilmesi veya azaltılabilmesi için yeterli değil…

            Bu konu önemli bir sorun…

            Cezalar daha fazla ‘’caydırıcı’’ olmalı…

            Özellikle yaşlı kişileri tuzağına düşüren bu gözü dönmüş kişi ya da kişiler yakalandıklarında en ağır cezayı almalı.

            Telefonda öyle hileleri veya bilgileri kullanıyorlar ki, önce korkutarak, sonra karşıdaki kişiye güven vererek amaçlarına ulaşıyorlar.

            Kimisi bir hediye kazandığınızı söyleyip arıyor, kimisi kendisini savcı veya polis olarak tanıtıp amacına ulaşmaya çalışıyor.

            Kimisi de banka bilgilerini ve kredi bilgilerini kullanarak sağlık sigortası borcunuzun olduğunu söyleyip kandırmaya çalışıyor…

                        Her türlü dolandırıcılığa  karşı çok daha etkin ve kalıcı çalışmalar yapılması artık kaçınılmaz…    

            Öyle bir noktaya geldik ki tanımadığımız bir telefon numarasına yanıt verirken bile tedirginlik yaşamaya başladık…