- IMKB
% - Altın
4197.297
%-0.01 - Dolar
39.8403
%0.09 - Euro
46.7358
%0.00
- 14:18 - Kent Lokantası için geri sayım sürüyor
- 23:49 - Orman yangınlarına müdahale
- 16:11 - KADIN BASKETBOLUNDA TARİHİ BAŞARI
- 15:39 - Kemerağzı Turizm Bölgesi’nde bulunan kamusal park alanlarındaki işgaller kaldırıldı.
- 15:29 - Muratpaşa Belediyesi, SMA ve DMD hastası çocuklar için yürekleri birleştiriyor
- 15:23 - “Sahne Kepez” etkinlikleri hayata geçiyor.
- 19:37 - Konyaaltı Belediyesi, gençlerin eğitimine desteğini sürdürüyor.
- 19:24 - 4 Yeni Şampiyon Boğa Suni Tohumlama Sektörüne Kazandırıldı
- 18:56 - Deprem bölgesindeki çocukların hayal dünyası bu kez oyuncaklara dönüştü.
- 14:56 - Kekik; geçim kaynağı oldu
- 12:00 - Şefkat ve Huzurevi sakinlerine “Temel Afet Farkındalık Eğitimi”
- 20:55 - ATSO Meclisinde Gündem: İsrail-İran Savaşı, Turizmde Gelir Kaybı ve Dijital Vergi Denetimi
- 20:37 - Kemer’de lavanta tanıtım etkinlikleri başlıyor
- 15:49 - Antalya Büyükşehir Belediyesi ile İMO arasında protokol imzalandı.
- 15:35 - KREŞ ÖĞRETMENLERİ YANGIN EĞİTİMİ ALDI
Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK





Bu şehre sahip çıkabiliyor muyuz?
Antalya'nın sakini miyiz; yoksa bu şehrin sahibi miyiz?
Bu sorunun yanıtını hiç düşündük mü?
Hem yerel yönetimler olarak, hem de merkezi yönetim olarak Antalya hak ettiği değeri alabildi mi?
Bu sorulara evet diyebilmek olası değil!
Antalya’yı diğer şehirlerden farklı kılan faktörlerin başında bir günde 4 mevsimin yaşanabildiği ender şehirlerin başında geliyor olması.
Bu özellik öyle bir potansiyel ki; Antalya’ya gelip de bu güzellikleri gören bir dahaki proğramına ‘’yine’’ Antalya’yı alıyor.
Durum böyle olunca her yönüyle göç olgusuyla karşı karşıya kalan bir Antalya fotoğrafı ile karşı karşıyayız.
Antalya’yı bu kadar popüler yapan özelliklere son yıllarda gastronomi alanında yapılan hamleleri de ekleyebiliriz.
Peki; herkes Antalya’ya bu kadar hayranken; bu şehirde yaşayan bizler bu güzelliklerin ne kadar farkındayız?
Ya da gerçekten farkında mıyız?
Bu şehre sahip çıkabiliyor muyuz?
Değerini bilebiliyor muyuz?
Gerek bu şehirde doğup büyüyenler, gerekse başka bir şehirden göç ederek yerleşenler bu kente ne kadar katkı sağlıyor?
Bunu hiç düşündünüz mü?
Antalya’da özellikle son 30 yıla damgasını vuran bir gelişme var ki; aslında buna “gelişme” demek de yanlış… Hızla bir göç dalgası ile karşı karşıya kalan Antalya’nın en büyük dezavantajı bana göre alt yapı yetersizliği ile birlikte bu göçün uzantısındaki sosyo-kültürel değişim…
Bu kentte yaşayanlarda bir memnuniyetsizlik var sanki…
Bu şehrin iklimi, doğası, güneşi, tarihi ve denizi bile “yetersiz” kalıyor bu memnuniyetsizliği gidermeye…
Yıllardır bu şehirde yaşamış, bu şehirde kazanmış ve çevre edinmiş insanların zaman zaman serzenişlerine tanıklık ediyorum…
“Bu şehirde yaşanmaz…”
“Komşuluk ilişkileri yok!”
“6-7 ay burada yaşamayacaksın”
“Nemi, sıcağı insanı öldürüyor, yaşanacak gibi değil!”
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün…
Bu şehirde kazanıp, bu şehirde çevre edinen, bu şehirde yaşayan bazı insanların “memnuniyetsizliğini” anlamakta güçlük çekiyorum.
Elbette insanların doğdukları yere olan özlemini anlayabiliyorum.
Bu özlem çok farklı bir şey…
Zaman zaman insanı hüzünlendiren, farklı duygulara kaptıran bu özlem başka bir şey.
Bu özlemi anlayabiliyorum.
Anlayamadığım ayrıntı; yaşadığı yeri sürekli eleştirmek, insanları eleştirmek…
İşte burada durup düşünmek gerek.
25-30 yıl burada yaşamış insanların memnuniyetsizliğini anlamak zor…
Bu şehrin daha da güzelleşmesi adına katkı koymayan bir anlayışın uzantısındaki memnuniyetsizliği bu şehre ve insanlara karşı bir haksızlık olarak görüyorum.
Antalya; kozmopolit bir şehir…
Bu bir gerçek…
Bu yapısıyla güzel aslında…
Evet bugün birçok sorunları var…
Çevre tahribatı var.
Çarpık yapılaşması, ulaşım sıkıntısı, görüntü kirliliği var.
Hızla betonlaşma gibi çok tehlikeli bir “rahatsızlığı” var…
Ancak… Bu şehir milyonlarca insanın her yıl büyük bir özlemle akın ettiği bir Dünya şehri…
Eşsiz plajları, denizi, güneşi, kumsalı, iklimi ve doğasıyla kıskandıracak güzellikleri barındıran bir şehir…
Sıcağından, insanlarından, neminden, gürültüsünden komşuluk ilişkilerinden şikayet etmek yerine bu şehrin güzelleşmesi adına bu şikayet eden insanların ne gibi katkı koyduğu sorgulanmalı…
Eleştirmek kolay…
Peki; eleştirmekten başka ne yapıyoruz?
Bu şehrin daha güzel olması için ne gibi çalışmalar yaptık?
Herkesin gıpta ettiği Antalya’yı körü körüne eleştirmek yerine, artık bir sakini gibi değil; sahibi gibi davranalım.
Bu şehre sahip çıkabiliyor muyuz?Ömer Yetgin
BİR BESTENİN HİKÂYESİGazanfer ERYÜKSEL
İSRAİL İRAN HALKINA OYNUYORGürsel Kaya
Trump, Evanjelizm ve Yeni Dünya DüzeniMuharrem Yellice
İçim yanıyorKahraman Köktürk
Kaldırım işgalleri meselesiMustafa Yetgin
ÖLDÜRÜLMESİ GEREKEN ÖLÜLEREşref Ural
Bayram tatilleri; kamu ve özel sektör çalışanı arasındaki derin farklarİSA KAVLAK
CUMHURİYET NEDEN İSTENMEZNuri Sezen
SANAL OFİSRaziye Gök Aktaş
NAZIM’I ABARTISIZ ANMAKYALÇIN DUMAN
Bakü’de iklim anlaşmazlığı: Dünyayı kirletenlerin YüzsüzlüğüMustafa Yıldıran
MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
SEÇİMEyüp Koçak
Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
Çamlıbel Mahallesi’ne basketbol ve futbol sahası
Akdeniz akşamları ‘Müzik Şehrin Kalbinde’ konseriyle renkleniyor
Yediemin Otoparkları Araç Mezarlığına Döndü, 25 Yıldır Bekleyen Araçlar Var
Antalya’da Bayram Öncesi Marketlerde Etiket Denetimi
Antalya Ekonomisinin Nabzı Tutuldu
Kepez’de Öğrenci Kent Lokantası Hizmete Girdi
Cw Enerji Bayilik Ağını Genişletiyor
Türkiye Kasaplar Besiciler Et Ve Et Ürünleri Federasyonu Başkanı Yardımcı: "İ̇nsanlar Zincir Marketler, Avm’lerin Kilo İle Et Gi
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim