BİNALİ EFE / KONUK YAZAR

20 Yıl önce Türkiye milletinin umudu ve tek kurtuluşu, bugün ki Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’dı. 20 Yıl sonra Türkiye’nin kurtuluş destanını, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yazacağına dair inananlar hatta çok güvenenler de küçümsenmeyecek kadar var. Ne garip bir ülke değil mi? Bin yedi yüz yıllık devlet geleneğine sahip olan Türkler, Yirmi Birinci asrın ilk çeyreğinde halen deneme, yanılma yoluyla devlet yöneticilerini seçiyor olmaları son derece düşündürücü değil mi? İlk Türk devleti; M.Ö 280 yılında, son kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti kuruluşu 100 yıl önce kurulmuş olduğuna göre, aradan 1740 küsur yıl geçmiş olmasına rağmen, bir arpa boyu yol almış olmamız gerçekten üzüntü verici. Daha dün devlet olan birçok ülke nerdeyse bizle boy ölçer durumdalar. Hatta bazıları her yönüyle bizden çok daha iyi durumdalar. Türk Milleti dolaysıyla Türk devletleri, tarih boyunca geri kalmalarının birçok sebepleri var ama en önemlilerinden birkaçını sıralayacak olursak; Irkçılık. Dincilik. Ve en önemlilerinden biri tarihler boyunca yaşamış oldukları coğrafyaların, Strateji öneminden kaynaklananmış olması. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşu 100 yıl önce olduğuna göre; Hz. Peygamberimiz; “İlim Çin de olsa gidip alınız “sözünün üzerinden 1380 küsur yıl geçmiş. Hz. Ali; “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” sözü özerinden takriben 1400 yıl geçmiş. Pir Hünkâr Hacı Bektaş Veli; “İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır” sözünün üzerinden 700 yıl geçmiş olmasına rağmen maalesef tam kavrayamamış olmamamalar üzüntü verici! Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk; Hayatta en hakiki mürşit ilimdir “demiş olmasının üzerinden nerede ise, Yüz yıl geçti. Hz. Peygamberimiz başta olmak üzere, İlim ve irfanın ser çeşmesi olan Hz. Ali gibi birinin sözünden ders çıkarmayan, Türk milletinin özünden süzülmüş, arı ve durunun sembolü, tasavvuf ‘un piri, Hacı Bektaş Veli gibi bir ermişin, dervişin, bilmişin sözünün anlamını anlayamayanlar, Ahmet Yasevi, Tabutk Emre, Yunus Emre, Hacı Bayram ve Mevlâna gibi birçok Tasavvuf Erlerinin dediklerini anlamayan veya anlamış gibi davrananların cehaleti, Dede Korkut, Pir Sultan, Karaca Oğlan, Dadaloğlu Aşık Veysel, Masunu Şerif gibi yüzlerce Ozanlarını hiçe saymalar, Alp Arslan, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman gibi saymakla bitmeyen ve en son Türk Milletin bağrında yetişen ilim, bilim, siyaset, hak, hukuk, adalet ile donanımlı, büyük komutan, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi dünya liderine sahip olan bir millet bu dahi hane bilgelerini, ermişlerini ozanlarını, düşünürlerini, karamanlarını yok saydıkça, sizin ki, bizim ki diyerek insanları ötekileştirdikçe Türk’ün Türk’le imtihanı bitmez.