- IMKB
% - Altın
3180.65
%0.02 - Dolar
35.6718
%-0.01 - Euro
37.4624
%0.01
- 20:43 - Sami Uğurlu: "İzleyenler adına çok keyifli bir maç olduğunu düşünüyorum"
- 20:23 - Trendyol Süper Lig: Alanyaspor: 5 - Başakşehir: 4 (Maç sonucu)
- 20:23 - Mustafa Keçeli: "Yediğimiz goller bize yakışmadı"
- 18:08 - Beşiktaş, Antalyaspor maçı için Antalya’da
- 17:24 - Trendyol Süper Lig: Alanyaspor: 2 - Başakşehir: 2 (İlk yarı)
- 15:43 - Büyükşehir’de genel sekreter yardımcılığına yeni atama
- 14:23 - Vefat eden Mürüvvet’in Başdeğirmen’in yarım kalan hayali çocuklarla can bulacak
- 13:23 - Demre’de dolu yağışıyla zarar gören seralar tespit ediliyor
- 11:23 - Büyükşehir personeline yangın eğitimi
- 10:23 - Kalp Rahatsızlığı Olan Çocuklar, Enerji İçeceğinden Uzak Durmalı
- 10:23 - Antalya’da en süslü deve seçildi
- 17:47 - “Biz olması gereken işleyişi söylüyoruz”
- 17:27 - Mumcu anıldı
- 17:25 - Alanya Belediyesi yeni binasında hizmete başladı
- 17:25 - Kepez’e Yeni Sağlık Tesisleri İnşa Edilecek
Eyüp Koçak / Muhabir Türk
Diyanet İşleri Başkanı olsaydım!
Son birkaç gündür You Tube’dan din ile ilgili değerlendirme yapan kişileri takip ediyorum. Öyle enteresan kişiler var ki! Herkesin din ile ilgili ortaya attığı bir öngörü, bir teori, bir kanun var. Sadece Türkler değil, İslamiyet ile ilgili çok çarpıcı iddialar ortaya atan yabancı kişiler de var.
Ama gelin görün ki, İslami konuda bir sentez ortaya koyan kişilerin hiç biri ortak bir noktada buluşamıyor. Birinin ak dediğini diğeri kara, diğerinin gri dediğini bir diğeri anlamsız buluyor. Yani ortada çok ciddi bir kaynak dezenformasyonu var!
Hatırlıyor musunuz bilmiyorum, bundan birkaç ay önce toplumda bir tartışma ortaya çıkmıştı. Deizmin gençler arasında yaygınlaştığı, toplumsal değerlerin genç nüfusta değişkenliğe uğradığı konuşuluyordu. Yanlış hatırlamıyorsam Diyanet de bu konuda uyarı mahiyetinde bir açıklama yapmıştı.
Şimdi düşünüyorum da, gençler böylesine karmaşık bir ortamda deizme nasıl yönelmesin ki? Kendisini peygamber ilan edenler, mehdi ilan edenler, deve sidiğini içmeye teşvik edenler, Kuran’ı özünden uzaklaştıranlar, risaleciler, terlikle cennete yollayanlar, şucu buculardan ortalık geçilmiyor. İnanın bir insanın dinini öğrenmesi ve tatbik etmesi böyle bir durumda imkânsız!
Peki, buna karşı neler yapmak gerekiyor? Bence böylesine karmaşık bir durumda Diyanet İşleri Başkanlığı’na çok büyük işler düşüyor. Ben bugüne kadar bu kurumun başkanlığını yapan kişilerin çok büyük bir sorumluluk ve vebal taşıdığına inanıyorum. İslam inancını en iyi ve en doğru şekilde tatbik etmek isteyenlere yol gösterici, aklını kullanmaya teşvik eder nitelikte olmalılar.
Peki günümüzde bu durum böyle mi? Diyanet İşleri Başkanlığı, bugüne kadar bu görevi layıkıyla yapıyor mu? Ben bu konuda ne yazık ki, bu soruya ‘evet’ diyemeyeceğim. Diyanet İşleri Başkanlığı Kuran’ı Kerim’i en doğru en ve sade biçimde genç nesile aktarmakta yetersizler. Kuran’ı sadece Arapça okuyuşla yeterli görüyorlar. Arapça ifadelerin ne anlama geldiğini, sadece belli bir zümrenin anlatmasını doğru buluyorlar. Oysa bu insanoğluna yapılmış büyük bir kötülük!
Peki, ben Diyanet İşleri Başkanı olsam ne yapardım?
Ben Diyanet İşleri Başkanı olsam, bir defa Kuran’ı Kerim’in parayla satılmasını yasaklardım. Çünkü dünyada kutsal kitabı parayla satın alanların Müslümanlar olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin en, en büyük bütçesine sahip Diyanet İşleri Başkanlığı, Kuran’ı Kerim’in basılmasından ve dağıtılmasından birinci dereceden sorumlu olmalı. Bu sorumluluğu almak için her yolu denerdim.
İkinci yapacağım şey, gençleri Kuran okumaya teşvik etmek olurdu. Bu öyle Kuran’ı Arapça en güzel şekilde seslendirme ile ya da zorlu metotlarla olmaz. Kuran’ın Türkçe açıklamasının tüm toplumca okunmasını isterdim.
‘Allah ne diyor, biz insanlara neyi anlatmak istiyor, bunun neler yapmalıyız’ sorusunu üfürükçü hocalara değil, dine gerçekten yönelen kişilere cevaplatırdım. Emin olun Kuran’ı anlayarak okuyan her insan, bu sorulara kolaylıkla cevap verebilir. Ben Diyanet İşleri Başkanı olsam, Türkçe Kuran seferberliği başlatırdım. Diyanet olarak, geniş katılımlı bilgi ve kültür sempozyumları düzenler, bu sempozyumları gençlerin eğleneceği bir atmosferde yapardım. Yani gençleri anlamaya, gençlere sözümü dinletmeye çalışırdım.
Şuan mevcutta uydurma tüm hurafelere karşı topyekun bir savaş başlatırdım. Kısaca; “Keşke Yunan Galip gelseydi” diyen bir zat’a ziyaretten çok daha önemli işlere imza atardım. Ama ne yazık ki değilim…
- Tatilde okullardaki oturma gruplarının bakımı yapılmadıİSA KAVLAK
- Gençlerin sosyal kültürel faaliyetleriMustafa Yetgin
- DENİZ BAYKAL’IN İNFAZINA GİDEN YOLEşref Ural
- Aksu’ya yakışmıyor!Ömer Yetgin
- Düşmeyiz ama Takviye ŞartKahraman Köktürk
- SAKALARDA ÖLÜMMuharrem Yellice
- GÖMÜLÜ MALİ YÜKÜMLÜLÜKLER GELECEKRaziye Gök Aktaş
- PEKİ YA İRAN???Gürsel Kaya
- NAZIM’I ABARTISIZ ANMAKYALÇIN DUMAN
- Bakü’de iklim anlaşmazlığı: Dünyayı kirletenlerin YüzsüzlüğüMustafa Yıldıran
- MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
- CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
- Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
- SEÇİMEyüp Koçak
- Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
- Antalya’da Erzurum Günleri
- Matso’da Kosgeb’in Yeni Destek Programları Anlatıldı
- Konyaaltı Belediyesi İş Arayanlarla İşverenleri Buluşturuyor
- Matso Başkanı Güngör: "Osb Tapularımızı Aldık, Manavgat’ın 30 Yıllık Hayal Gerçekleşiyor"
- Büyükşehirden Kadın Üreticilere Mis Kokulu Destek
- Atso Başkanı Hacısüleyman: “Konaklama Vergisinin Yüzde 50’si Yerel Yönetimlere Aktarılsın”
- Seradaki Çileğin Fiyatı 1 Ayda Dip Yaptı: Fiyatı 400 Tl’den 90 Tl’ye Düştü
- Atb Kesme Çiçek Sektörüyle Kenya’da
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim