- IMKB
% - Altın
3998.852
%-1.72 - Dolar
38.457
%-0.13 - Euro
43.6877
%-0.22
- 11:43 - Boğaçayı’nda yeni canlı türlerine yakın takip
- 10:23 - Antalya’da iki marketin fiyat rekabeti ekmeği 6 TL’ye kadar düşürdü
- 09:43 - 12.türk Tıbbi Onkoloji Kongresi’nde Yapay Zekâ Hastaların Umudunu Resmetti
- 18:23 - Isparta’da son 3 yılda 180 bin meyve fidanı toprakla buluştu
- 16:43 - ATB Meclis Başkan Vekili Bülbül: "İhracat için radikal politikalar geliştirilmeli"
- 16:43 - Kamp, karavan, outdoor, tiny house sektör liderleri Antalya’da
- 16:08 - Şakiroğlu: "Avrupa’da elektrik kesintileri bölgemize ilgiyi artırır"
- 15:13 - Korkuteli’de 156 hacı adayı için uğurlama töreni yapıldı
- 12:53 - GENÇOSD’nin yeni başkanı Ebubekir Tulpar oldu
- 12:45 - Türk-İş'ten Antalya'da 1 Mayıs'a davet var
- 12:23 - Muhtarlar talep etti, Kotan yanıtladı
- 12:23 - Büyükşehir’e ait toplu ulaşım araçları 1 Mayıs’ta ücretsiz
- 11:43 - Antalya Büyükşehir’den indirimli su tarifesi
- 11:38 - Antalya Arkeoloji Müzesi’nin renkli nöbetçileri tavus kuşları
- 11:18 - Başkan Uysal: "Sporu bahis sektöründen kurtarıp mahallelere yaymalıyız"
Yusuf Katrağ





Doğayı hapsedemezsiniz…
Dünkü yazımda, şehir merkezlerini vuran sellerin oluşma nedenlerinin dere yataklarını da içine alan yanlış yapılaşma ve altyapı yetersizlikleri olduğuna dikkat çekmiştim.
Böylesine çok sebepli ve önemli bir konunun sadece iki nedene bağlı olduğunu düşünmek elbette yanlış olur.
Eğer ki, şehir merkezlerinde oluşan sellerin ve yüksek sıcaklıkların nedenleri arasında aşırı betonlaşma ve yanlış dönüşümü de görmezsek şehirlerimizi yanlışlar üzerine inşa etmeye devam ederiz.
Aşırı betonlaşmayla başlayacak olursak, maalesef bizler özellikle rantı yüksek olan yerlerde binlerce yılda oluşan en verimli topraklarımızın üzerini betonlarla kaplıyoruz.
Öncelikle toprağa sadece verimlilik açısından bakmamayı da öğrenmeliyiz.
Doğanın en değerli parçalarından biri olan toprağın, hem güneşin aşırı sıcak ışınlarını içerisine alarak sıcaklığı düşürdüğünü hem de yağmur sularını emerek sellerin oluşumunu engellediğini de göz önüne almalıyız.
Doğada verimlilikle birlikte böylesine önemli bir görevi de bulunan toprağın üzerini betonlarla kaplamak, doğal dengede bozulmaya neden oluyor.
Toprakla buluşamayan güneş ışınları betona çarpıp geri dönerek daha fazla sıcaklık olarak dünyayı etkilerken, betonun üzerinde biriken yağmur suları da sel olup, önüne geleni sürükleyip götürüyor.
İkinci konumuz ise yanlış dönüşüm.
Ülkemizdeki yapılaşma şekline baktığımızda kırsalda gecekonduyla başlayıp şehir merkezlerinde apartmanlara döndüğünü, daha sonra bu döngünün kat artışlarıyla devam ettiğini görüyoruz.
Yani; bir zamanların gecekondu mahalleleri kırsalda varlığını sürdürürken, bugün şehir merkezlerinde yerini yüksek katlı binalar, apartmanlar almış durumda.
Gecekondudan apartmana olan yanlış dönüşüm de hem sıcaklıkların artmasında hem de sellerin oluşmasında önemli bir etken.
İsterseniz sizler de internetten karşılaştırma yapabilirsiniz ama şu iki resme dikkatlice bakmanızı istiyorum.
Birisi gecekondu mahallesinin, birisi de apartman mahallesinin fotoğrafı.
Sizce hangisi daha yeşil ve doğaya uygun?
Elbette gecekondu mahallesi.
Gecekonduların sıklığına veya seyrekliğine göre yeşillik oranı değişmekle birlikte doğanın dengesine daha uygun.
İşte bu noktadan hareketle bizim yapmamız gereken dönüşüm, varoş olarak görülen gecekonduları yok etmek değil, onları daha modernize ederek varoşluktan kurtarmak olmalıdır.
Yeryüzünü güneşin aşırı sıcak ışınlarından koruyan, yağan yağmur sularının önemli bir kısmını hapsederek sellerin oluşmasını engelleyen, gecekonduların arasından bir koruma kalkanı gibi yükselen ağaçları yok etmek olmamalıdır.
Yok edilen gecekondu bölgelerindeki ağaçların yerine parklar yapılarak yenileri dikiliyor diyebilirsiniz ama unutmamak gerekir ki siz doğayı bir yere hapsedemezsiniz, onunla savaşamazsınız.
Düşünen ve akıllı bir varlık olan insanoğlunun belki de şu dünyada tek baş edemediği şey olan doğa, gün gelir kaybettiklerini geri alır.
Sel de doğanın kaybettiklerini geri almak için kullandığı silahlardan sadece biridir.
Yeni projeler ve teşvik gerek…Ömer Yetgin
Roma Yolunu YürüdükKahraman Köktürk
YENİ TREND; SEKÜLER MİLLİYETÇİLİKEşref Ural
Fuarlar ve sosyal faaliyetlerMustafa Yetgin
Deprem gerçeği ve toplanma alanlarıİSA KAVLAK
İDİL URAL ÇOĞRAFYASI’NIN KADİM SAHİPLERİMuharrem Yellice
SANAL OFİSRaziye Gök Aktaş
HEYBEDEKİ BÜYÜK TURP:TÜRKİYEGürsel Kaya
NAZIM’I ABARTISIZ ANMAKYALÇIN DUMAN
Bakü’de iklim anlaşmazlığı: Dünyayı kirletenlerin YüzsüzlüğüMustafa Yıldıran
MUHASEBECİLERİN HAKLI İSYANIKamil Başkonak
CUMHURHİYET’İMİZİN 100 YILINI KUTLARKEN…Binali Efe
Kemer ve temizlik çalışmalarıAdem Vural
SEÇİMEyüp Koçak
Kesik Minare meselesi…Yusuf Katrağ
Atb Meclis Başkan Vekili Bülbül: "İ̇hracat İçin Radikal Politikalar Geliştirilmeli"
Kamp, Karavan, Outdoor, Tiny House Sektör Liderleri Antalya’da
Şakiroğlu: "Avrupa’da Elektrik Kesintileri Bölgemize İlgiyi Artırır"
Gençosd’nin Yeni Başkanı Ebubekir Tulpar Oldu
Tzob Genel Başkanı Bayraktar: "Gençleri Tarımda Tutamıyoruz, Mülteciler Olmasa Bu İşi Götüremeyeceğiz"
Kardelen Soğanlarının Doğadan Sökümü Yasaklandı
Gazipaşa’da Sezonun İlk Kiraz Hasadı Yapıldı
Antalya Sürdürülebilir Turizmin Yeni Lideri Oluyor
Tel : 0 242 311 76 60 0 242 311 76 61 | Faks : 0 242 311 46 64 | Haber Yazılımı: CM Bilişim