Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

Zaman zaman dile getirdiğim temel bir eksikliğimiz var. Az okuma gibi kronik bir rahatsızlığımız var!

Eğitim, kültür, sanat, bilim, teknoloji ve bilişim gibi konular çağdaş yaşamın önemli kulvarları.

Her birisi kendi içerisinde son derece kritik öneme sahip.

Demokrasinin kazanımlarında tüm kulvarları özümseyen çağdaş bir düşünceye ve projelere gereksinim var.

Bu noktadan hareketle; eğitimin başı çektiği bu gerçek ışığında kitap okuma alışkanlığını hızla arttırmak zorundayız…

Kütüphanelerin sayısının arttırılması gerektiğini bu yüzden hep söylüyorum.

Kütüphanelerin sayısı arttırılırken, gazete, kitap, dergi gibi materyallerin kolay ulaşılabilir ve okuduktan sonra paylaşılabilir olması da gerekiyor.

Okuma alışkanlığımızın giderek azalmasına ve hatta bitme noktasına gelmesine neden kayıtsızız?

Ve bu konuda neden duyarsızız?

Bu konuyu zaman zaman köşede dile getiriyorum ve kendimce neden-niçin ilişkisini sorgulamaya çalışıyorum.

Cep telefonlarının ve bilgisayarların hepimizi tutsak ettiği günümüzde telefon veya internete girip paylaşım yapmada boşa geçen zamanımızı neden kitap okuyarak değerlendirmiyoruz?

Bu soruları çoğaltmak mümkün…

Örnekleri de öyle…

Bilgimizi, kültürümüzü, eğitimimizi “yeterli” gördükçe okuma alışkanlığımız daha da geriye düşüyor sanki!

Maalesef eğitimde, bilimde, kültürde ve sanatta azla yetinmek gibi ciddi bir duyarsızlığımız var!

Bilişim ve iletişim çağındayız! Herkesin elinde cep telefonu ve sanki birbirimizle yarışırcasına mesafeleri kısalttık derken birbirimizden kopuyoruz!

Yeni bir şeyler öğrenme, kitap okuma alışkanlığımız ise dibe vurmuş durumda…

Mesajlaşma, oyun oynama, haber sitelerinde gezinme ve sosyal paylaşım sitelerinde paylaşım en kolay yaptığımız rutin işler oldu çıktı!

Okuma alışkanlığımız ise giderek ürkütücü boyutta düşmeye başladı.

Öyle ki; okumama alışkanlığı; sadece Antalya’nın değil, ülkemizin kronik bir sorunu… Yeni bilgiler edinmek, bilgi dağarcığımızı genişletmek adına çok fazla çaba gösterdiğimiz söylenemez…

Teknoloji geliştikçe, bilişim sektörü baş döndürücü bir hızla geliştikçe, yeni trendler oluştukça tam tersi bir pozisyonda okuma alışkanlığımızı maalesef kaybediyoruz.

Okumayan, araştırmayan, sorgulamayan ve analiz edemeyen bireyler topluluğu oldukça “eleştiri” modundan da kurtaramıyoruz kendimizi.

Tek taraflı bir düşüncenin ve algının esiri oluyoruz.

Yeterli bilgiyi edinemediğimiz için tartışmalarımız kırıcı oluyor, yapıcılıktan olabildiğince uzaklaşıyoruz.

İletişim çağında olmamıza rağmen kendini yetiştiremeyen bireylerin sayısının artması ciddi bir sorun…