Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

         Sanat ve kültür; evrensel temalarıyla her zaman fark yaratan olgulardır.

         Yerel dokudan evrenselliğe uzanan çizgide ise sanatın varoluş öyküleri her zaman dikkat çekicidir…

         Ülkemizin geçtiği zorlu ve sıkıntılı sürece rağmen, sanatın evrensel değerler ile yoğrularak ışığının daha da güçlenmesi gerçekten önemli.

         Temelleri 1953 yılında Ankara’lı tiyatro öğrencilerinin otlarla kaplı Aspendos Antik Kenti’nde düzenlediği tiyatro gösterisi ile atılan Uluslar arası Antalya  Film Festivali; uzun soluklu bir sanat şöleni…

         Günümüzde artık Uluslararası Antalya Film Festivali olarak kutlanıyor ve içeriğine kattığı zengin motiflerle etki alanını uluslar arası boyuta taşıyor…

                   Bu anlamda bu yıl 55’ncisi  gerçekleşen  Uluslararası Antalya Film Festivali’nin geçtiğimiz günlerde gerçekleşen geleneksel kortej geçişine Antalya’lı yağmura rağmen ilgi gösterdi.

         Son yıllarda hedef büyütürken maalesef giderek eski çizgisinden hızla uzaklaşan Film Festivali’nde ‘’Altın Portakal’’ olgusunun ikinci plana düşmesi ve sembolleşen Altın Portakal heykelciğinin sürekli değiştirilmesi ve biçimlendirilmesi en çok tartışılan ve eleştirilen konuların başında geliyor.

         Ve festivalin ulusal film heyecanının kalmaması da büyük bir kayıp…

         Bir taraftan büyük hedefler ortaya koyarken, nitelikli ve özgün sinema filmlerinden giderek kopmak; festival heyecanına da gölge düşürüyor.

                  Bu anlamda son yıllarda Antalya Film Festivali’nin kan kaybettiğini düşünüyorum.

         Herşeye rağmen Antalya’lı festivaline sahip çıkıyor…

         Birçok etkinlikten haberdar olmamasına rağmen, festivale katılan sanatçı azlığına rağmen, Dünyaca ünlü sanatçıların ve sinema endüstrisine yön veren isimlerin davet edilmesine rağmen festival varlık içinde yokları oynuyor!

         ‘’Festival ne zaman başlıyor?’’ diye soruyor vatandaş? Oysaki festivalin başladığından haberi yok.

         Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes  Türel; festivalin sinerjisinin çok daha belirgin biçimde herkesi kapsayacağını zaman zaman vurgulasa da festivale yönelik eleştirilerin dozu her geçen gün artıyor.

         Festivalin halktan hızla uzaklaştığını düşünenlerin sayısı artıyor.

                  Ulusal Film Yarışması’nın etkinliğinin azaltılması ve Altın Portakal heykelciğinin sürekli biçimlendirilmesi ve değişime uğraması gibi eleştiri oklarına hedef olan ögelerin yanı sıra Uluslar arası Antalya Film Festivali; çok uzun soluklu bir sanat şöleni…

                  Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel; Altın Portakal’ı uluslar arası arenada tanınan ve ülkemizin tanıtımına katkı koyan bir festival hüviyetine sokmak için çalışacaklarına dair sık sık vurgu yapıyor.

         Evet… Temelleri 1953 yılında Ankara’lı tiyatro öğrencilerinin otlarla kaplı Aspendos Antik Kenti’nde düzenlediği tiyatro gösterisi ile atılan Uluslar arası Antalya Altın Portakalı Film Festivali; uzun soluklu bir sanat şöleni…

  Şimdiki adıyla Uluslar arası Antalya Film Festivali, içeriği, teması, etki alanı, halkla buluşması, Türk sinemasına en kritik dönemlerde verdiği tartışmasız destekle her zaman adından övgüyle söz edilen bir sanat görselliği olarak da belleklere kazındı.

   Antalya’nın sanata ve sanatçıya yıllardan beri verdiği destek ve önem ortada.

Yarım yüzyılı geçen  bir süreçtir düzenlenen uzun soluklu Antalya  Film Festivali’nde sinemanın tüm katmanlarının anımsandığı, sanatın evrenselliği noktasında dünya sinemalarından esintilerin de irdelendiği çok gözde eserler kazandırıldı Türk sinemasına.

         Ben 55 yıldır istisnai durumlar dışında ‘’kesintisiz’’ devam eden ve özellikle birbirinden değerli  ulusal sinema filmlerine ‘’ilham’’ olan Antalya’nın markası bu festivale Altın Portakal Film Festivali  demeyi tercih ediyorum.

         Uluslar arası hedef koyarken; ulusal sinema filmleri ile özdeşleşen festivalin ruhunun ‘’yeniden’’ yaşatılması gerektiğini düşünüyorum…