Ömer Yetgin / BUGÜNLÜK

Ramazan ayında olduğumuz bugünlerde marketlerde, kasaplarda kırmızı et fiyatları rekor derecede artmış durumda.

            1 kilogram kırmızı et artık 900 – 1000 lira arasında satılıyor ve Ramazan ayında bu fiyatların daha da arttığına tanıklık ediyoruz.

            Kırmızı etin yanı sıra sucuk, pastırma, salam, sosis gibi ürünler de ciddi artış eğiliminde!

            Başka bir açıdan baktığımızda bir asgari ücret parasıyla 17-18 kg et veya sucuk alınabiliyor!

            Bu durum tarım ve hayvancılığa son derece uygun olan ülkemiz için çelişkileri içerisinde barındırıyor.

            Tarım ve hayvancılığa o kadar ‘’uygun’’ bir coğrafyamız var ki; pilot şehirler belirleyerek besiciliğin ayağa kaldırılması ve vatandaşın ilk etapta ‘’makul bir fiyattan’’ daha sonra da ucuz et yemesi mümkün.

            Oysa son yıllarda tarım ve hayvancılık ciddi anlamda kan kaybediyor.

            Dışarıdan ithal getirilen etler; fiyatları aşağıya çekmediği artık bir gerçek!

            Bir tarım ülkesi dediğimiz ülkemizin dışarıdan et ithal etmesi çözüm değil; çözümsüzlüğü tetikliyor…

            Burada bir çelişki var.      

            Belirsizlik ve daralan meralar sorunu arttırıyor.

            Ülkemiz gerçekten çok potansiyelli bir yapıya sahip. Tarım için de, hayvancılık için de, turizm için de çok özgün bir iklim ve toprak yapımız var.

                        Ülkemizde et fiyatlarının oldukça pahalı olduğu artık bilinen bir gerçek.

            Yine aynı şekilde asgari ücretin 17 bin  lira olduğunu düşünürsek, bir kilogram etin 750 – 800  liraya çıktığı günümüzde gerçekten bırakın dar gelirliyi, orta gelirli bile yeterince et yiyemez halde!

            Geçmişten gelen sıkıntıların bugün daha da içinden çıkılmaz boyuta geldiğini görmek üzücü…

                        Tarım ve hayvancılık…

            Maalesef; bir çok ürünü  dışarıdan getirdiğimiz, ithal ettiğimiz  bir ortamda  tarım ve hayvancılık adına atılması gereken ‘’kararlı’’ adımlar var.

            Bunun da ötesinde tarım ve hayvancılıkla ilgili politikalarda reform tarzında icraatlara gereksinim var.

                                    Maliyetler o kadar artmış durumda ki besicilerin kazanç elde edebilmeleri giderek zorlaşıyor.

                        Özellikle dar gelirli ve emekli vatandaşlar bu durumdan oldukça dertli.

            En önemlisi de bana göre yem fiyatlarının çok yüksek olması ve vatandaşın satın alma gücünün her geçen gün kötüye gitmesi.

            Dar gelirlinin ucuz et yemesi artık giderek zorlaşıyor.

            Mera alanlarının daralması, yanlış hayvancılık politikası ve sürekli artan maliyetler nedeniyle besiciler zor günler geçiriyor.

                        Yazımın başında da vurguladığım gibi, ülkemiz tarım ve hayvancılık için son derece uygun kriterlere sahip.

            İklimi, doğası, güneşi ve geniş meralarıyla hayvancılık için çok uygun.

            Önemli olan potansiyeli gerçek anlamda hayata geçirebilmek…

            Bunun için kararlı ve radikal adımlara gereksinim var.