Bugün 27 Aralık 2025 Cumartesi
  • Antalya9 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    6251.616
    %0.04
  • Dolar
    42.8797
    %-0.01
  • Euro
    50.4894
    %0.01

NURİ SEZEN / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
NURİ SEZEN / KONUK YAZAR

GÖRSEL ESTETİK

26 Aralık 2025 Cuma 22:49

 

İnsanoğlu varoluşundan bu yana güzel ve güzelliğe karşı hep duyarlı kalmış. Kuşlar içgüdüsel olarak yuvalarını hep güzel örerler. Bu hiç değişmez. İnsan ise, gelenekselliğini aşan bir arayışla yaptıklarını geliştirir. Süsleme arzularının yanında sevdiklerini somutlaştırmaya, görünür kılmaya çalışır. İnsanların bu çabalarında estetik bir arayış olduğu görülür

Estetik kavramı eski Yunan'da duyarlılık anlamında kullanılmış olsa da bugün güzelin kendisi ya da anlamı olarak kabul edilmekte.

Bildiğimiz kadarıyla güzelin ne olduğu ne olmadığı eski Yunandan bu yana bilim adamlarını, filozofları, sanatçıları ilgilendirmekte ve ona bir tanım verilmeye çalışılmıştır. Kişiden kişiye, coğrafyadan coğrafyaya tarihi süreç içinde bu konunun net bir cevabı olamamış.

Güzellik bir madde midir, yoksa maddede yansıyan bir ruh mudur?

Güzel, görülür Anlaşılır bir şey midir?

Güzellik içimizde mi dışımızda mı?

Güzelin bir ölçüsü var mı?

Güzellik duygusu; zamana, mekana göre ve kişiden kişiye değişir mi?

Güzel faydalı mı?

Her faydalı olan güzel mi?

Biz güzelin kendisini mi, yoksa çağrıştırdığı duyguları mı seviyoruz?

Güzellik, sahip olma arzusu duyduğumuz şeyler mi?

Güzellik bir Özlem mi?

Güzellik bir benzetme işi mi?

Antik filozoflardan Eflatun (MÖ V yy), güzelliği bu dünyada aramaz. Metafizik bir anlayışla, İdeler Aleminden kovulan ruh, o dünyanın özlemi ile yaşar. İdeler Alemini yansıtan varlıkları güzel bulunur. Güzeli bir çeşit hatırlama, yansıma işi olarak görür. Eflatun, güzelliğin duyu organları ile kavranılamayacağını, duyu organlarının algılama da yetersiz olduğu ancak, akıl yoluyla davranabileceği görüşünde. Onun öğrencisi ARİSTO (MÖ IV yy), hocasının aksine güzelliği bu dünyada yani yaşadığımız dünyada arar. Beş duyu ile kavrayamadığımız şeyler güzel değildir. Güzelin bir şekli-şemali, ölçüsü oranı olmalı düşüncesindedir ve

Güzeli, nesnel yönden ve öznel yönden inceler.

Nesnel yönden güzel: Oran, orantı, simetri, uyum, düzen içerir.

Öznel yönden güzel: Çok küçük ve çok büyük şeyler kavrayamadığımız için güzel bulmaz. Sanatta anlaşılırlık esastır. Doğayı incelemeyi öğrenmeyi öğütler.

 Alman KANT (1724-1804): Koyu bir Hristiyan olan Kant, güzellik biz varsak vardır. Güzellik insanın içindedir. İnsanın dışında zaman ve mekan yoktur demekte.

Kant’a göre güzellik:

Çıkarsız olacak.

Herkesin hoşuna gidecek.

Kendi dışında hiçbir amacı olmadan hoşa gidecek

Elde olmadan sevilecek.

Zorunlu olarak Hoşa gidecek.

Güzel kendiliğinden güzel olacak. Eserin adı, konusu, amacı onun güzellik nedenlerinden değildir.

Güzel karşılıksız algıdır. Güzeli akılla değil, duygularla algılayabiliriz.

Neden, niçin gibi soruların sorulmaması gerekir. Aklın hükümlerinin sınırlıdır. Dünyayı bütünüyle akıl ve ilimle anlamak mümkün değildir.

BERGSON’a göre ise güzel, sezgidir.

HEGEL (1770- 1831): Estetik bilimini açıklayabilmek için eserin konusunu, gereğini, metodunu, amacını incelemek ister.

Alman sanatçı; sanat eserinde ruh ile maddenin bütünleşmesini, maddede ruhun yansımasını arar. Ruhsuz bir maddeyi anlamsız bulur. Hegel'e göre sanat, maddeye ruh yüklemektir. Sanattaki gerçeklik, doğadaki gerçeklikten daha gerçektir diyerek sanatın, gereğine işaret eder. Sanat, tabiatın kopyası olmamalı. Kopya daima orijinalinden daha adidir. Güzellik özgürlük ister. Sanat hür ortamda doğar.

“Sanatçı öğrenilmiş kuralların yarattığı Mekanik bir çalışmayı reddetmeli. Ahlak ve sanat kuralları ile kalıplaşmamalı, hür çalışmalı” der.

Sanatın amacı, hayatın karışıklıklarından, karşıtlıklardan usanan insana huzur vermektir.

Hegel tabiatta güzellik yoktu. Sanat tabiata ruh kazandırmaktır. Güzellik madde de ruhun yansımasıdır. Güzellik biçimde yansıyan ruh ve duygulardan ibarettir demekte.

FEŞNER (1801- 1887): Estetiği felsefeden kurtarıp ona bilimsellik kazandırmak ister. Deney ve seçim metotlarını geliştirir. Halkın en çok beğendiği isimleri, kullandığı ölçüler, oranları tespit eder 1/1.168 gibi bir orana ulaşır. Bu oranın güzellik ölçüsü olduğunu kabul eder. Buna göre güzeli, belirli bir ölçü, oran ve biçimde görür.

FROYD: Yukarıdaki görüşlerin aksine tercihlerimizin temelinde ne akıl ne duygular hakim. Davranışlarımızı tayin eden şuuraltımızdır. Sanat, şuuraltımızın ortaya çıkması olarak görülür.

Bu tercihteki sanatçılar, düşünerek sanat yapmazlar, şuuraltını ortaya çıkaracak çılgın yöntemlere başvururlar.

TÜRK HALK KÜLTÜRÜNDE ESTETİK

Eski Türk kültüründe doğa sevgisi Gök Tanrı inancından gelir. Güzel ruhlar; dağlar, zirveler, göller, ulu ağaçlar yanında bulunur inancıyla doğadaki tüm güzellikler sevilir, sayılır, korunur, kutsanırdı. Güzellikle kutsiyeti bir arada görürlerdi.

İslam inancında ise; Tanrı sadece insanları değil dağı- taşı, hayvanları, bitkileri de güzel ve ibretlik yaratmıştı.

Tanrının varlığını ve hikmetini çevrede görebilmek, İslami bir anlayış olarak, güzelliğin Yaratan’ın işi, aynası, Tanrı vergisi olduğu Türkler arasında kabul görmüş. Bu anlayışla Türk insanı, güzellik karşısında “ne güzel yaratmış yaradan” övgüsü ile, nazar değmemesi için tü... tü... diyerek dualarda bulunur.

Bir türkü de:

Başındaki poşi midir

Diyarbakır işi midir

Yanağında güzler açmış

Bu da Hakkın işi midir? Denmekte

Karacaoğlan:

Güzel ne güzel olmuşsun

Görülmeyi görünmeyi

Veysel’se:

Güzelliğin On Para Etmez. Bu bendeki aşk olmasa diyerek özlemin güzelliğine ve Kant'ın estetik anlayışına benzer bir güzelliğin; kalpte, gönülde görme anlayışına rastlanır.

 Fuzuli'nin duası:

 Ya Rab aşk ile kıl Aşina beni

 Her dem aşktan ayrı kılma beni!

 Karacaoğlan'ın:

 Nasıl methedeyim sevgilim seni

 İstanbul Bursa'ya değer gözlerin

 Kars'ı Ardahan’ı Erzurum, Van'ı

 Büsbütün cihana değer gözlerin

 Sözleriyle güzelliğin büsbütün dünyaya değer olduğunu belirterek sözü keselim.

 En güzel yılların herkes için olması dileğiyle.

Bu yazı toplam 369 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim