Hayat şartları giderek ağırlaşıyor ve bu yük en çok da sabit gelirliler ile emeklilerin omuzlarında kendini hissettiriyor.
Ramazan ayında bulunduğumuz şu günlerde gerçekten de satın alma gücünün ne kadar önemli olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız.
Düşünün bir kere, markete girip de en az 500 liranın altında bir rakamla çıkmak mümkün değil.
Bu rakamlara da artık bir şey alamaz hale gelindi!
Örneğin 1 kilogram peynir 200 lira olmuş durumda.
Bir evin genel ihtiyacına, mutfak giderlerine, eğitime, sağlığa, ulaşım ve taşıma giderlerine zaten hiç girmiyorum.
Böylesi bir durumda ev kirasından hiç söz etmiyorum.
Tam da bu noktada hayat şartlarının her geçen gün daha da zorlaştığı günümüzde kuşkusuz ki bu ekonomik sıkıntılar en çok emekliler ile asgari ücretle çalışanları etkiliyor.
Şu anda ülkemizde SGK, Bağ- Kur ve Emekli Sandığı’ndan emekli olan milyonlarca emekli var.
Emeklilerin ortak derdi yaşam şartlarının zorluğu ve emekli maaşlarının düşük olması.
Asgari ücretin 22 bin lira olduğu günümüzde 12 ila 15 bin lira maaş alan milyonlarca emekli bulunuyor.
Ev kiralarının 15 bin liradan başladığı günümüzde ev kiralarının da altında bir emekli maaşı gündemden düşmüyor.
Yıllarca devlet ya da özel sektörde çalışıp vergisini ödeyen, istihdama katkı sağlayan ve ekonominin gelişimi ve güçlenmesi için katkı koyan milyonlarca emekli gerçekten zor şartlarda yaşıyor.
Bu realiteyi görmemiz gerekiyor.
Hele hele asgari ücretten SGK’ya primi yatırılıp da düşük maaş alan emeklilerin durumu gerçekten içler acısı.
1 kilogram zeytinin, beyaz peynirin 200 lirayı aştığı, 1 kilogram etin 700 lirayı aştığı, 1 kilogram tereyağının 450 liraya yaklaştığı günümüzde emekli maaşı ile geçinebilmek gerçekten çok zor!
Elektrik, doğal gaz, içme suyu giderleri zaten aldı başını gitti!
Emekli bir kişinin emekli maaşıyla geçinebilmesi çok zor.
Emekli maaşının elektrik, su, telefon ve ulaşım giderlerini bile karşılayamaz duruma geldiği ortada.
Meyve ve sebze fiyatlarının baş döndürücü bir hızla yükseldiği, eğitim ve sağlık giderlerinin katlamalı arttığı günümüzde emeklilerin karın tokluğuna yaşamlarını sürdürdüğü ortada.
Her zaman vurguladığım gibi kişi başına düşen gelir artmadığı sürece, çarşı – pazardaki enflasyon önce kontrol edilip sonra da düşmediği sürece emeklinin omuzundaki yük her geçen gün artıyor.
Doğal olarak maaş yeterli gelmediği için emekliler ilerlemiş yaşına rağmen ek bir işte yeniden çalışabilmenin yollarına bakıyor…
Böylesi bir durumda emekli maaşlarının bir düzene girmesi, kademeli olarak artırılması emeklilerin en büyük beklentisi.
Bu yazı toplam 424 defa okunmuştur.