Bugün 02 Eylül 2025 Salı
  • Antalya25 °C
  • IMKB

    %
  • Altın
    4600.398
    %0.08
  • Dolar
    41.1387
    %0.05
  • Euro
    48.0118
    %0.41

HALİL ERDEM / KONUK YAZAR

12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
HALİL ERDEM / KONUK YAZAR

İSLÂMÎ FORM KAZANAN ŞAMANLIK

01 Eylül 2025 Pazartesi 20:00

 

Ortak bir geçmişi dolayısıyla ortak hatıraları olan toplumlarda toplumsal bellek ve kültürel bellek, grup üyeliğinin bir ispatı olarak ortaya çıkar.
Kültürel belleğin hep özel taşıyıcıları olmuştur. Bu gruba şamanlar, ozanlar, öğretmenler, yazarlar, filozoflar ve adları ne olursa olsun kendilerine bilgi taşıma yetkisi tanınmış olanların tümü dahildir. Cem törenlerini gerçekleştiren kişiler, semah ekipleri de bu grupta yer alır. Burada insan belleği “veri taşıyıcısı” olarak yazının bir ön biçimi olarak kullanılır. Bu biçime özellikle ritüel bilginin aktarılmasında rastlanır. Ritüel yazılı olarak var olmasa da çok katı uygulanılması gereken kurallara tabidir. (Assmann, 2001 : 41,57)
Bir inanç, bir ritüel başka coğrafyalara, başka halklara geçerken değişime uğrayarak varlığını sürdürmeye devam ettiği görülüyor. Örneğin Şamanizm’in yaygın olduğu Asya halklarında yapılan semah doğayı, evreni betimler. Güç aldığı hayvanları özellikle de kuşları, insan olarak da evrende yer alan kendini betimlerken, bu gelenek Anadolu’ya geldiğinde benzer figürlere, farklı anlamlar yüklenerek uygulandığını görüyoruz. Örneğin Asya Şamanlarındaki kuş ruhlar âlemindeki geçişi temsil eder ve Şaman o kuştan güç alır. Anadolu semahındaki kuş turnadır ve turna Ali’yi temsil eder. Cem meydanı âlemi, semah dönenler ise o âlem içindeki varlıkları temsil eder. Semah dönenler kırklar
meclisine niyaz eder. Görüldüğü gibi bir Şaman semahının Anadolu’da İslami bir forma büründüğünü görüyoruz.
Bu değişimi başka ritüellerde de görmek mümkün. Sünni Müslümanlarda yaygın olan bir çeşit saçıntı geleneği olan tütsü ritüelinde ölülerin ruhunun gıdalanması, yani beslenmesi için perşembeden cuma namazına kadar olan süre içinde ya bir lokma dağıtılır, ya da bir közün üstüne un ve yağ dökülerek tütsü yapılır. Yakılan yağın ve unun kokusunu ölmüş yakınlarının gelip ondan gıdalanacağına inanılır. Bunu yaparken de Kuran’dan bir sure okunur. Bu ritüelin Asya’daki Şaman coğrafyalarında daha ağır ve pahalı bir ritüel olarak halen sürdüğünü görüyoruz. Asya uygulamaları şöyle: Ölen hayattayken hangi yemekleri seviyorsa, yakınları tarafından tamamı yapılıyor. Et yemekleri, börekler, tatlılar vb. büyük bir masanın üzerine yerleştiriliyor. Sonra ateşe verilerek yakılırken masanın etrafında Şaman dansları yapılıyor. Görüldüğü gibi bizde bu uygulama sadece un ve yağ yemeklere sembol olarak tütsüsü yapılıyor; aynı zamanda Kuran ayetleri okunarak İslâmİ bir forma da sokulduğunu görüyoruz. Başka bir uygulamada Şamanlar mezarlarına yemek koyarken, Müslüman Yörük Türkmen mezarlıklarında buğday taneleri serpiştiriliyor, su kapları konuyor. Yağmur duasında da benzer değişimler söz konusu. Burdur’un Güney ilçelerinde yağmur duasında ceketler tersyüz edilerek giyilir. Ayakkabıların üstüne çıkılır. Dua ederken eller gökyüzüne değil yere çevrilir, bu ritüel sırasında Kuran’dan ayetler okunur. Ölü bir yılanın baş aşağı bir ağaca asılması durumunda yağmur yağdıracağına inanılır. Görüldüğü gibi bütün bu ritüeller Şaman geleneğini taşırken araya Kuran’dan ayetlerin serpiştirilmesi ata dini Şamanlık ile İslam’ın sentezlendiğini gösteriyor.
Değişen diğer bir gelenek ise Şamanlıkla ilgisi olmamasına karşın iki bin yıl öncesinden günümüze kadar ulaşan ama değişen başka bir gelenek ise evlilik hukukunda görülüyor. Anaerkil düzenin yıkılıp ataerkil düzenin hâkim olduğu dönemlerde yani yaklaşık 2000 yıl öncesinde kadın artık savaşlarda bir ganimet olarak paylaşılmaya ve parayla alınıp satılmaya başlanınca, hem Arap Emevi toplumunda hem Asya’daki Türk coğrafyalarında yeterince para olmayan ailelerde bir kadın satın alınarak birden fazla kardeş koca ile birlikte aile olduğu görülüyor. Kadının kaç kardeş kocası olduğunun belli olması için de kadın başına kardeş koca sayısı kadar boynuz bağlıyor. Kaynak: Doğan Avcıoğlu Türklerin Tarihi cilt 2 sayfa 237 dipnotlar. (Bana göre de “boynuzlanma” deyimi iki bin yıllık bu uygulamadan günümüze kadar gelen bir deyim olduğu yönündedir.)
Bu kardeş koca uygulaması İslam medeni hukukuna göre şekillendiği görülüyor. Ölen büyük kardeşin karısına küçük kardeş nikâh kıyabilirken, büyük kardeş ölen küçük kardeşin eşini nikahına alamaz.
Sonuç olarak gelenekler zamanla, coğrafyadan başka bir coğrafyaya geçerken başka dinlerden etkilenerek, ya da sosyal ve ekomik koşullara göre değişebiliyor. Bu sadeleşme olduğu gibi başka bir dinsel forma bürünme şeklinde de gerçekleştiğini söylemek mümkün.

Yazılı Kaynakça.
Dergipark: Fatma Ahsen TURAN Şaman Ritüellerinden Alevi Semahlarına Esrarlı Yolculuk
ASSMANN Jan (2001 ) Kültürel Bellek Eski Yüksek Kültürlerde Yazı, Hatırlama ve Politik
Kimlik, Çeviren : Ayşe Tekin, İstanbul.
AVCIOĞLU Doğan Türklerin Tarihi 1972 2. Cilt sayfa 237 dipnotlar
ERDEM Halil Teke Yöresi Halk İnançları 2008 Ürün Yayınları

Bu yazı toplam 280 defa okunmuştur.
SPOR
Tüm Hakları Saklıdır © 1983 Antalya Son Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 474 99 63 | Haber Yazılımı: CM Bilişim