Bir varmış bir yokmuş gibi hayat.
Yani bir varsınız, bir yoksunuz.
Bunu sevdiğiniz kişileri kaybettiğinizde daha iyi anlıyorsunuz.
Biranda her şey bomboş gelmeye başlıyor, boşlukta olduğunuzu hissediyorsunuz.
Her şeye rağmen hayat devam ediyor ama yine de bir şeylerin eksikliğini sürekli hissediyorsunuz.
Kaybettiğiniz sevdiklerinizin gülen yüzleri hiçbir zaman eksik olmuyor zihninizden.
Tıpkı geçtiğimiz hafta içinde kaybettiğimiz Mareşal Fevzi Çakmak Okulu Müdürü Şehmus Bayram gibi.
Şehmus Müdürle ilgili dinlediğim hikayelerde, bir çok kişinin zihninden çıkmayacak birisi olduğunu bir kez daha anladım.
İçten gülüşüyle, açık sözlülüğüyle, özellikle de öğrencilerine verdiği değerle, sorun yaratan değil sorun çözen kişiliğiyle sevdirmiş kendisini.
Yakın akrabaları elbette sevgisini dile getiriyordu ama mahallelileri, öğrencileri, velileri ve mesai arkadaşları sanki en yakınlarını kaybetmiş gibiydiler.
Hayatını kaybettiğine kimse inanmıyor, inanmak istemiyordu.
Hani büyükler demiş ya, “İyiler erken ölür” diye adeta 51 yaşında hayatını kaybeden Şehmus Müdür için söylemişler.
Elbette uzun yaşayanlara kötüdürler diyemeyiz ama herhalde bazı kişilere ölümü yakıştıramadığımız için “İyiler erken ölür” diyoruz.
Tıpkı, Şehmus Müdür’ün arkasından dendiği gibi.
Gerçekten ani ölümü yakışmadı.
Aslında Şehmus Müdürle ilgili dile getirilen başka bir şey de kendisini iyi hissettiği için yüksek tansiyondan dolayı kullanması gereken ilaçları kullanmadığıydı.
Bazı belirtiler olmasına rağmen iyice fenalaşıncaya kadar doktora gitmediğiydi.
“Belki ilacını kullansaydı beynine pıhtı atmazdı, keşke ilaçlarını alsaydı, kendini kötü hissettiğinde doktora gitseydi” gibi söylemler aldı başını gitti.
Neticede olan oldu.
Şehmus Müdür’e ölüm yakışmadı, ani ölümüne inanmak güç ve daha erkendi.
Ruhun Şad, mekanın Cennet olsun öğrencileri güldüğünde gülen, üzüldüğünde onlarla birlikte üzülen, onların başarılı bir insan olarak yetişmesi için elinden geleni yapan eşsiz Adam.
Bu yazı toplam 2660 defa okunmuştur.